Sandıktan çıkan sonuçlar siyasi partileri de dizayn etti. Bazılarını kapanma noktasına getirdi.
Bazıları, ilk turda alacakları oy ile pazarlık masasına eli güçlü olarak oturmayı hesaplarken, hüsrana uğradılar. Bunlar HP, DP ve YDP…
En başta, hiç kuşkusuz Kudret Özersay geliyor. Yine bağımsız aday olarak girdiği 2015 cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 21.25 (22bin 895) oy almıştı. Pazar gün yapılan seçimde ise yüzde 5.74 (6356) oy alarak önemli bir oy kaybı yaşadı. Özersay’dan kaçan oyları Türkiye’nin açık müdahalesine bağlamak bence yanlış olur. En hafif tabiriyle bu çöküşün nedeninin 2 koalisyon ortaklığı sırasında gösterdiği performans ile alakalı olduğunu söyleyebiliriz. Dörtlü koalisyondan çekilme nedenini doğru bir zemine oturtamadı, “dış baskı” nedeniyle hükümeti bozup UBP ile zoraki bir ortaklığa gitti. Sonuç olarak “hesap soracağız, kimisi mahkemeye, kimisi mahalleye” diyerek geldikleri koltuklardan “mahalleye” giden kendisi oldu. Onca rezalete, partizanlıklara rağmen hükümete koltuk değneği olmayı sürdürdü, son anda “artık yeter” deyip hükümetten çekilmesi pek işe yaramadı. Partisinin UBP tarafından eritilmesine ve hükümetin yanlışlarının kendisine kesilmesine göz yumdu. Ve 2018 seçimlerinde aldıkları yüzde 17.10’luk oyları da eridi gitti. HP’nin oyları Akıncı, Erhürman ve az bile olsa Tatar’ın hanesine yazıldı. Çok güvendiği Türkiye de bu seçimlerde onu değil de açık açık Tatar’ı desteklemesi bardağı taşıran son damla oldu. Peki ama, ikinci turda geriye kalan yüzde 5’lik HP oyu kime gider diye sorarsanız Tatar’a gitmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ya sandığa gitmeyecekler ya da oylarını Akıncı’ya verecekler…
Seçimden umduğunu bulamayan bir diğer aday ise YDP adayı Erhan Arıklı. “Birileri meydanı boş bulup bizim tarlayı sürdü” sözü doğruydu. TC kökenli taban üzerine siyaset kuran YDP, en rahat yönetilebilen grup oldu. UBP ile partilerini ideolojik olarak kıyaslayan taban, “Aslı varken, kopyasını ne yapalım” dedi anlaşılan. YDP’de parti içi çekişme de bu yönlendirmede etkili oldu. Şimdi sosyal medyada bazı YDP’li yöneticiler, kendi içlerinden “ihanete” uğradıklarını söylüyor, bunun hesabının sorulmasını istiyorlar. YDP 2018 genel seçimlerinde yüzde 6.96 oy almıştı. 2020 cumhurbaşkanlığı seçiminde ise adayları Arıklı’nın iddialı söylemlerine rağmen yüzde 5.36 (5937) oy alarak hayal kırıklığı yaşadı. İkinci turda YDP’nin hangi adaya destek vereceği konusunda henüz net bir bilgimiz yok. Ancak eğilimin YDP seçmenini “serbest” bırakma yönünde olacağı iddiaları var. Her halukarda çoğunluğun destek vereceği aday, kuşkusuz Tatar olacak. Ancak “ihanete uğradıklarını” söyleyenler ne yapar, onu da sandıkta göreceğiz…
Aynı durum DP için de geçerli. Varolan gücünün yarısını kaybeden DP tabanından kime dönüş olur, ne kadarı sandığa gitmez muamma. Şu ana kadar gelen tek işaret, Genel Başkan Fikri Ataoğlu’nun üstü kapalı bir şekilde Tatar’ı işareti oldu. Malum, işin içinde hükümet pazarlıkları var.
Sonucu belirleyecek olan bir başka grup ise ilk turda sandığa gitmeyen yüzde 40 civarındaki seçmen. Bu kez oy verirler mi bilemeyiz ama, gitmeleri halinde seçimin soncunu etkileyecekleri, hatta kazananı belirleyeceklerini söylersek yanılmış olmayız…
Ve CTP adayı Tufan Erhürman’a da bir parantez açalım. Kavga kültüründen uzak, uzlaşıcı tavrı, bilgi ve birikimi ile bana göre bu seçimi kaybeden Tufan hoca değil, Kıbrıs Türkü oldu. Sonuç olarak Erhürman, aldığı yüzde 21.67 (24bin 008) oyla ikinci turun belirleyici partisi konumundadır. CTP gücünün sandığa yansımasını sağlarsa destek verecekleri adayın ikinci turda kazanma şansı nerdeyse garanti olacak.
Son olarak UBP adayı Tatar’la ilgili bir şeyler söyleyeyim. Türkiye ziyaretleri, paralar ve son olarak da Maraş açılımı istenen desteği vermedi ki Tatar’ın ilk turda aldığı yüzde 32… Bunu zafer olarak lanse etmeye çalıştılar. Halbuki UBP kendi oylarını bile sandığa yansıtamadı. Çünkü partisinin 2018 seçimlerinde aldığı yüzde 35.57’in 3 puan gerisine düştü. Şu anda aldığı oyların 10 bini de DP ve YDP’ye ait. Eğer müdahaleler ve yönlendirmeler olmasaydı Tatar’ın alacağı oy oranı yüzde 25’ler civarında olurdu…
Seçim matematik hesaplarla açıklanamaz, biliyoruz. Ancak şu anki tabloda en net olan, CTP’nin Akıncı’ya tam destek vermesi halinde, sonucun açık olduğudur. Tatar, geriye kalanların tümünü alsa, bu rakama ulaşamıyor. Yani 2015’de Eroğlu’nun 2. turda sandıkta kalması gibi. Geriye, seçime katılmayan yüzde 40 kalıyor. UBP’nin yaptığı da şimdi bu kesimi sandığa götürme çabası.
YERİN KULAĞI VAR
İLGİNÇ BİR ANALİZ:
Devrim Barçın 2018 genel seçimlerinde UBP ve CTP’nin aldığı mühür sayıları ile Pazar gün yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde Tatar ve Erhürman’ın aldığı mühürleri karşılaştırdı. Buna göre, Tatar partisinin 2018’de 6 ilçede aldığı oyları sadece Lefke ve İskele’de az bir şey artırdı. Diğer ilçelerin hepsinde UBP oylarında düşüş var. CTP adayı Erhürman ise yine 2018 seçimlerine göre Lefke hariç, diğer tüm ilçelerde artırdı. İlginç değil mi?
HP’DEKİ BEZGİNLİĞE TABANI NE DİYECEK:
Kudret Özersay’dan sonra, HP’nin geçici Başkanı Yenal Senin de siyasi yaşamını sonlandırabileceği mesajı verdi. HP’nin çok iddialı bir şekilde girdiği siyasi yelpazeden bu kadar kısa süre sonra ayrılabilecek duruma gelmesi, herkesi düşündürmeli. Şu an için bu bezgin yorumların tabanda nasıl etki yaratacağı önemli. Zaten oylarının büyük kısmını başka adaya kaptırmış olan HP’nin geri kalanı Pazar günü ne yapacak, soru budur…
TÜRKİYE BASINI NİHAYET UYANDI:
Kuzey Kıbrıs’taki seçimler konusunda baştan sadece birkaç internet sitesi yazarı yorum yaparken, özellikle seçimler sonrasında, Kıbrıs Türkünün egemenliği, demokrasisi ve iradesinin Türkiye’nin dışında özgür olmasını savunan yazarlar çoğaldı. Güzeldi, heyecan vericiydi. Türkiye’de her görüşten insanların Kıbrıs’a sadece milliyetçi gözle bakıyor olması, üzücüydü. Bu yayınlar, Kıbrıs Türkünün ayrı bağımsız iradesini savunanlara güç verdi…
HEP AYNI TERANE:
Belli mihraklar ikinci turda Akıncı ve CTP’yi birbirine düşürmek için senaryolar yazmaya başladı bile. Hedefleri, CTP seçmeninin sandığa gitmesini engellemek ve Tatar’a avantaj sağlamak. Özellikle de Türkiye’deki havuz medyası ve buradan bilindik isimler “Rumcu, hain” söylemlerini yeniden pişirip önümüze koyuyorlar, hem de an ahlaksız bir şekilde. Ve böylece, seçmen üzerinde etkili olacaklarını sanıyorlar…
REZALET BİR KARAR:
Pandemi nedeniyle kapanan işyerlerinin çalışanlarına İstihdam Destek Merkezi Fonu’ndan verilen 1500 liralık katkılar, bundan böyle işverenin hesabına yatırılacak. Böyle bir karar nasıl alınabilir? Kaç işveren bu parayı çalışana verecek? Çoğunun işyeri zaten kapalı, işçileriyle temasları yok, bir kısmı da ülke dışına çıkmış durumda. Sermayenin temsilcisi UBP’nin “kimi” düşündüğü bir kez daha ortaya çıktı…
ELAM GÜNEYDE PROTESTO EDİLDİ:
Federasyon karşıtı, ırkçı faşist ELAM’ın eyleminden bahsederken, kuzeyde de güneyde de gerginliği körükleyenlerin federasyon karşıtları olduğu düşüncemizi yazmıştık. Dün güneyde ELAM da protesto edildi. Kalabalık yürüyüşte, Yunanistan’da Hrisi Avgi’nin siyaset yapmasının yasaklanması gibi, ELAM’ın da siyasetten dışlanması talebi vardı. Sosyal medyada birçok Rum “Rumlar saldırdı demeyin, ağırımıza gidiyor” diye yazdılar. Aslına bakarsanız, ELAM küçük bir parti, ancak bugüne kadar yaptıkları saldırıların hesabı hiç sorulmadı. Anastasiadis tarafından bizzat kayırıldılar. Hatta son başkanlık seçimlerinde ikinci turda Anastasiadis ELAM’ın da desteğini almıştı. Olayı ırkçı karşıt tavırlara dökmeden, akılcı davranmak lazım…
Foto Gündem: Dimitris Sillouris… Düşünsenize Meclis Başkanı, uluslararası kriminal bir Çinli’ye sahte kimlikle pasaport verilmesine aracı olmakla suçlanıyor. Geçmişte bizzat Rum Cumhurbaşkanı’nın ofislerinin Sırp kara paralarını aklama işine karışması, Rus off-shore bankalarıyla ilişkileri hep gündemdeydi ancak ilk kez bir istifa getirdi. Bunu başaran bir medya organı El-Cezire. Rum basını da korkusuzca üstüne gidiyor. Özgür basın adına cesaret verici…
