Hüzzam makamı! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Hüzzam makamı!

Barok dönemde birçok şey etkilendi.

Mimaride, edebiyatta, sanatta, müzikte.
Bu dönem, 14. ve 18. yüzyıllar arasında gelişip şekillendi.
Müzikte, orkestrasyon dönemi başladı.
Armoni gelişti.
Böylece o dönemden önce bütün çalgıların aynı melodiyi çalmaları terk edildi.
Sesler, ayrı ayrı enstrümanlara paylaştırıldı.

Müzikte çok seslilik gelişirken, demokraside de çok seslilik gelişti.
Fransız İhtilali ile birlikte demokrasiye şekil verildi.
Monarşiler, totaliter rejimler yerle bir oldu.
Tek seslilik giderek tarihe karıştı.

Bizde hala bütün çalgılar aynı melodiyi çalmakta!
Türk müziği bu yüzden gelişemedi.
Gelişmiş örnekler olmasına rağmen, güdük kaldı.
Diğer sanat dallarında da durum pek iç açıcı değil.
Zaten mimari yok gibi…

Sanatın her dalında kör kuyuya sıkışan hayat, siyasette de kendini gösterdi.
Demokratik kültür gelişemedi.
O da güdük kaldı.

2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Annan Planının zihinlerde yaşadığını söyledi.
Olabilir.
Öyle de olsa yaşıyor.
Ama neye yarar?
Çalgıcılara paylaştırılamadıktan sonra!

Vals ritmindeki müzikler 16. yüzyılda gelişti.
Fransız kaynaklı bir ritim.

O zamana kadar Türk besteciler vals ritmi nedir bilmiyor.
19. yüzyıl başlarında Osmanlı Sarayı’na bir Fransız besteci gelmiş.
Vals çalmış.
Çok beğenilmiş.
Padişah, ünlü Türk bestecisi Dede Efendi’yi Fransız müzisyenle ilgilenmesi için çağırmış.

Konu ile ilgili bir hikaye var.
Şöyle:
Fransız besteci Dede Efendiye sorar,
-Siz valsı hiç duymadınız mı? Bildiğim kadarıyla vals hiç bilinmiyor Osmanlı’da. Bu konuda bir eseriniz var mı?
İsmail Dede Efendi bu alaylı ifade karşısında biraz da sıkılarak şöyle demiş konuğuna:
-Bu vals nasıl bir şeydir üstadım? Bir örnek verebilir misiniz? Belki biliyoruzdur.
Bunun üzerine Fransız müzisyen, kemanıyla en popüler vals parçalarından birini çalar. Dede Efendi parçayı sonuna kadar dinledikten sonra:
Tamam azizim, der konuğuna. Şimdi hatırladım. Biz bu valsi yüzyıllardır biliyoruz. Arşivimde bir örneği olacaktı. Müsaade ederseniz bir bakıp notalarını getireyim.
Ve Dede Efendi konuğunun yanından 15 dakika ayrılarak, odasında 15 dakika içerisinde “Yine bir Gülnihal aldı gönlümü” adlı parçayı besteleyip, notaya geçirir ve Fransız müzisyenin yanına gelir:
-Buyurun üstat, der. Bulmak biraz zamanımı aldı.
Ve çalmaya başlar bestesini.
Fransız müzisyen parçanın daha ilk notalarını duyar duymaz kıskanmadan edemez ve mahcup olur…
Son darbe gelir Dede Efendi’den:
-Biz valsı yıllardan beri biliriz ama, kulağımız daha gelişmiş müzik zevklerine alışık olduğundan bunu pek kullanmayız…

Bu hikaye ne kadar sallama da olsa, Gülnihal adlı parçanın, ilk Türk valsı olarak müzik tarihine geçtiği bilinir.
Ama Dede Efendi ondan sonra yine bildiğini yapmış.
Hüzzam, Rast, Hicaz makamından tek sesli şarkılara devam etmiş.

Yıllar geçti.
Amerika rock, blues, caz ve özgürlük öğretiyor.
İngiltere Beatles, twist, shake ve demokrasi öğretiyor.
Fransa, vals öğretmeye devam ediyor.
Avrupa, klasik müzik, barış, çözüm ve insan hakları öğretiyor.
Rusya edebiyat ve aşk öğretiyor!..

Ne ayaklarımızı uydurabiliyoruz, ne aklımızı!
Hüzzam makamına devam!


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar