Hükümetlerin ömrü... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Mart 19, 2024
Köşe Yazarları

Hükümetlerin ömrü…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Sevgili Başaran Düzgün dünkü yazısında, erken seçimin gerekliliği üzerinde durmuş ve “Bu hükümetin ömrü buraya kadardı” demiş…

Tespit doğru da, gündelik olayların içinde kaybolup gitmeden baktığınızda ne kadar acı bir sonuç… Çok uzun yıllardır hiç bir hükümet 5 yılı doldurmuyor.


Üstelik yeni koalisyon formülleri de tükeniyor ve sürekli erken seçim yapılıyor…

Hükümetlerin ömürlerine baktım…

Tam bir felaket…

Koalisyonlar kurulup bozulmuş, yetmemiş, bir de kabine değişiklikleriyle zaman kaybedilmiş.

Bunların arasında sadece 11 günlük bir hükümet bile var. İrsen Küçük hükümeti… 2012’nin Eylül ayında kurulmuş, sadece 11 gün yaşamış, değişmiş…

En uzun hükümet, 7. Eroğlu Hükümeti… UBP-DP koalisyonu…

2001’in Haziran’ından, 2004’ün Ocak ayına kadar, 31 ay…

Kendi içinde kabine değişmiş, koalisyon ortağı değişmiş olsa da, bu dönemde seçimler zamanında yapılmış, erken seçim olmamış.

Listenin tümüne bakınca, insan, bu ne lüks, bu ne bolluk diyor…

Normalde 35 yıl içinde 7 seçim yapılması gerekirken, 2018 başında yapılacak seçimle 9 seçim yapmış olacağız…

Devletin parası, pulu, emeği, zamanı, ülkenin geleceği için değil; sadece kişilerin ya da partilerin çıkarına bol keseden harcanmış…

Haydi artık siz yapılan seçim masraflarını, seçim ekonomilerinin giderlerini, değişen bakanların maaşlarını, yaratılan müşavir ordularının maliyetini hesaplayın…

Ya devletin devamlılığı..?

Tam bir yap-boz…

Bu kadar kısa süreli hükümetlerin ülkeye bir faydası olabilir miydi..?

Hükümet programını uygulayabilen bir hükümet olmuş mudur acaba..?

Hiç sanmam…

Baksanıza şu son hükümet, 2 yılda, önlerine konan ekonomik programın bile yüzde 6’sını yapabilmiş…

Size diyorum, tarihimizde 11 günlük hükümet bile var. 4 aylık, 7 aylık, 8 aylık bir çok hükümet var…

O gitmiş, öteki gelmiş, tam nereye düştüğünü anlayana kadar, altından koltuğu almışlar…

Makamlar bu kadar sık değişirken, hükümetçilik sandalye oyununa dönmüşken, o koltuklarda oturanlar siyasette gözü kara, cesur kararlar mı alırlar, yoksa o fırsatları koltuğu korumak için mi kullanırlar…

Tabii ki ikincisi…

İşte onun için KKTC’nin oturmuş bir sistemi yok…

Onun için gelecek öngörüsü yok…

Onun için planı projesi, stratejisi yok…

Gün geçsin, gelecek seçim garantilensin, hepsi bu…

Böylesine istikrarsız bir ortamdan ne beklerdiniz ki…

Sonunda, bir gün biri çıkacak ve “vazgeçelim, biz yapamıyoruz” diyecek…

Beklerim, yakındır….

 

 


YERİN KULAĞI VAR

BİRİNDE BOLLUK, DİĞERİNDE YOKLUK:

Erken seçimle ilgili UBP’de aday enflasyonu yaşanırken, adayların yeni ve gençlerden oluşması için büyük bir çaba harcanıyormuş. Uzun yıllar vekillik yapan ve yıpranan eski isimlerin, bu seçimlerde merkez tarafından tasfiye edileceği haberleri sızdırılıyor. Yerlerine yıpranmamış ve genç isimler getirilecekmiş. Özgürgün bu konuda ne kadar başarılı olacak bilemeyiz ama, ortağı DP’de durum tam tersi. Mevcut milletvekillerinin bile adaylık düşünmedikleri konuşulurken, partinin aday sıkıntısı yaşayabileceği, gelen iddialar arasında…

 

İZİN Mİ ALMALIYIZ:

7 Ocak olur mu bilemem ama, Ocak ayının içinde erken bir seçimin yapılacağı neredeyse kesin gibi. Bu karara sevinenler kadar üzülenlerin de olduğu bir gerçek. Yalnız anlayamadığım, erken seçim kararı sonrası bazılarının, “Türkiye bu kararı beğenmedi, Türkiye ne der?” gibi yaklaşımları. Son birkaç gündür topluma bu mesaj verilmeye çalışılıyor. Burası bağımsız bir devlet değil mi? En azından biz öyle olduğunu sanıyoruz. O zaman Meclis’in aldığı bir kararı uygulamak için, ille de bir yerlerden icazet veya izin alınması mı gerekiyor..? Ama Rumlar çıkıp, “Kuzey, Türkiye’nin alt yönetimidir, o ne derse o olur” dediğinde, demediğinizi bırakmazsınız…

 

ERKEN SEÇİM HERKESE FAYDALIYMIŞ:

UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz’un açıklaması tam bir felaket. UBP ülkeyi yönetmeye talipmiş… E şimdi kim yönetiyor? Ellerini DP mi tutuyor? İnanmam… Asıl gerekçeyi sona saklamış, seçim herkese faydalı olacakmış da, UBP de tek başına iktidara gelmek istermiş… Yani sizin anlayacağınız, varsa yoksa partileri… Ülkenin kaybettiği zamanın, paranın önemi yok. En azından “daha yapacak işlerimiz var” deselerdi…

 

GÜN ONLARIN GÜNÜ:

Yıllardır hep o bildik görüntüleri bu seçimler öncesi de yaşayacağız. Kendi kişisel menfaatleri için bu günleri bekleyen fırsatçılar, içki masalarında bağlanan işler, “bu kadar oyum var” diyerek, bunu nakite çeviren açıkgözler. Ve yıllardır görmezden geldiği seçmeni kucaklama yarışına giren vekiller… Her seçim dönemi yaşadığımız ve bu tiplere yine gün doğdu. Önlerinde, yıllardır adam yerine konmamanın acısını çıkaracakları iki buçuk ayları var. Kıymetini iyi bilsinler…

 

AMA SİZ O TAVUĞU KESİYORSUNUZ:

Eğitim Bakanı Berova  eğitime sadece “para” gözüyle bakıyor ne yazık ki… Yine çıkmış, “93 bin öğrenci, 700 milyon dolar gelir getirdi” demiş. Evet, bu furyada sayı arttı artmasına. Ama şikayetler de bir o kadar arttı. Kalite düşüyor. Neredeyse gecekondu üniversiteler var. Asgari ücretin altında maaş alan kadrolu akademisyenler var. Peki bu durumda, bu gelir sürdürülebilir midir? Sadece konjonktürel. Altın yumurtlayan tavuğu kestiklerinin bile farkında değiller…

 

SAATLER DE YASA DIŞIYMIŞ:

Yaz, kış yaz saati uygulaması bizde de yasa dışıymış. Dün Tufan Erhürman hatırlattı, yasada “Greenwich” ifadesi varmış. Aman, bu da dert mi… Hükümet kararlı, Türkiye’de yapıldığı gibi, yasayı değiştiriverirler, olur biter… Kopyası orada değil mi… Erhürman’a hatırlattığı için  teşekkür bile ederler…

 


 

ZİRVEDEKİLER

Başaran Düzgün: “Memleket dört yılda 3 hükümet gördü 3 başbakana tanıklık etti. Böylesi bir durumda ‘icraat yapacağız, ülkeyi kalkındıracağız’ laflarına söyleyenler bile inanmaz. Mal sahibi halktır ve halkın oylarıyla yeniden vekaletini vermesi zamanı gelmiştir. Şimdi artık seçim zamanıdır”…


DİPTEKİLER

Bedis’in Dehşet  Hikayesi: CTP milletvekili Erkut Şahali dün Meclis’te, Orman Yasasına ve de Eski Eserler Yasasına aykırı bir şekilde kiralanan Bedi’s piknik alanının dehşet hikayesini anlattı. Kiracı, orman alanına bir bina kondurmuş, konu da yargıya gitmişti. Yargı, sözleşmenin iptalini ve zararın, kararı veren sorumlulardan tahsil edilmesi emri vermişti. Meğer Turizm ve Çevre Bakanlığı, oradaki binayı bizzat bizim olan, devletin parasıyla kiracından satın almış, yıkıntısını da orada bırakmış. Bakan çıktı, o kulübeyle İskele’ye Orman Dairesi yapacaklarını falan anlattı. Kısaca yargının emri uygulanmamış, kimseye bedel ödettirilmemiş. Nasıl ödettirilsin ki, emri veren bizzat siyasiler…

 


nufüs

 

Resmi nüfus artışı 77 bin 942, TC’li üniversite öğrencisi artışı 23 bin 348, yabancı öğrenci sayısındaki artış 24 bin 367, buna karşılık polis sayısındaki artış sadece 57… Nüfus/Polis oranları “Ortalamanın üzerindedir/Yetersizdir” tartışmalarına ayrı bir bakış açısı getirmesi dileğiyle,  Toparlanıyoruz Grubu…

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar