Hukuk Devleti, Yargı Devleti Değil Mi Zaten - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Hukuk Devleti, Yargı Devleti Değil Mi Zaten

Köş, MoreketMehmet Moreket

Hükümetin yasa gücünde kararnameleri arka arkaya sıralamasının ardından, sadece siyasi değil, toplumsal muhalefet de davaları arka arkaya sıraladı…

Açılan davalara ara emirleri alındı, yürütmeler durduruldu. Şimdi davaların görüşülmesi bekleniyor.


Bir süreden beri biz de bu satırlarda, eğer yürütme demokrasinin diğer unsurlarını bypass ederse, yargıya gitmekten başka çare yoktur. Bu da hukuk devletini korumanın şartıdır demiştik.

Anlaşılan hükümet bu işten nihayet rahatsız olmuş…

Nasıl olmasın ki… Attıkları her adım ara emriyle durduruluyor.

Daha bir kaç aylık hükümet, ara emirleri rekoru kırmış durumda.

Yaptıkları her iş büyük bir tepkiyle karşılanıyor…

Dolayısıyla beklenenden çok önce yıpranmış, halkın güvenini kaybetmiş durumdalar…

Önceki gün Serdar Denktaş Meclis’te bu rahatsızlığını şu sözlerle ifade etti;

“Hukuk devleti, yargı devletine dönüşmemeli”…

Nasıl yani..?

Yargı devleti de hukuk devleti demek değil mi zaten?

Ama ben kendisinin ne demek istediğini anladım.

O, son yıllarda Türkiye’de moda olan “yargıçlar devleti” ya da “yargıçlar hükümeti” kavramını kastetmiş ama dehşet bir hata yapmış…

“Yargıçlar devleti” ifadesi, bir takım yargıçların, hükümetin siyasi icraatlarını engellemesi anlamı taşıyor. Bunun dünyada örnekleri var.

Anayasa Mahkemesini, yasama organının yerine geçmekle suçlamak maksadıyla kullanılıyor.

Son hatırladığım da, bir dönem CHP’nin tüm yasaları Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye başlaması üzerine Recep Tayyip Erdoğan tarafından kullanılmış olduğu…

Halbuki burada mahkemeye götürülen işlemler, Bakanlar Kurulu işlemleri.

Meclis’ten geçmiş yasalar değil, Bakanlar Kurulu kararı ile alınan, yasa gücünde kararnameler.

Dolayısıyla yargı, yasamanın işine engel olmuyor, yürütmenin icraatları aleyhine açılan davalara ara emri alıyor…

Yine aynı noktaya geliyoruz.

Başka yolu yok.

Eğer siz yasaların etrafından dolanarak, bazılarını görmezden gelerek, Meclis’te görüşülmesine bile olanak vermeden, dayatmayla bir takım düzenlemeler yapıyorsanız….

Ve en önemlisi bunlar kamu yararına değil de, aksine  bir takım zümrelerin yararınaysa, bunu düzeltmek yargının işi…

Bu arada şükür ki, bu dehşet icraatları yaparken, hukuki yönüne fazla bakmıyorlar da, her seferinde yürütmenin durdurulmasına yetecek hatalar yapıyorlar.

Her ne kadar insanlar sokaklara dökülmüyorsa da, çok daha çağdaş bir şekilde bu işi mahkemelere götürme yolunu seçiyorlar.

Bu belki Serdar Denktaş’ın hedeflerine uygun olmayabilir ama, devletin ve halkın geneli için, demokrasinin, hukuk devletinin korunması adına umut verici…

YERİN KULAĞI VAR

“GERİ ZEKALIYIZ” YA:

Neyi kime, nasıl verdiklerini bile bilmiyorlar ama, ülkenin her karış toprağını birilerine peşkeş çekmekten de geri durmuyorlar. Önergeyi yapan bakan ve onay veren tüm bakanların, Suat Günsel’e kiralanan arazinin, “sit alanı” olduğundan haberleri yokmuş. Ama çıkıp, “araştırıyoruz, gereği neyse yapılır” diyor. Peki ama, herkesin bildiği bir konuyu, Bakanlar Kurulu olarak siz bilmiyor musunuz, yoksa bilmek mi istemiyorsunuz..? Bence Başbakan Özgürgün’ün bir zamanlar dediği gibi vatandaşı, “geri zekalı” sanıyorsunuz…

NE DİYECEKLERİNİ ŞAŞIRDILAR:

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu, yeni makam araçlarıyla ilgili olarak, halkın yüzde 60’ının Mercedes sürdüğünü ifade ederek, “biz de sürsek ne olur” demiş. İyi de o yüzde 60, sürdükleri mercedesleri kendi paralarıyla alıyor, sizin gibi bizim ödediğimiz vergilerle değil. Aradaki fark bu ama, siz öyle pişkinsiniz ki, bunu bile görecek durumda değilsiniz….

 

MAKAM ARAÇLI BÜROKRATLAR:

Kim ne derse desin, biz çok zengin bir devletiz. Ben buna inanıyorum. Artık bıraktım bakanların makam arabalarını, şöfürlü RHA’larla işe gidip gelen bürokratlarımız bile var. Örneğin bir İçişleri Bakanlığı Merkez Kaymakamı ye yine aynı Bakanlıktan Yerel Yönetimler Müdürü son günlerde tespit edilmiş. Dahaları da var. Öğrendikçe yazacağız. Vazgeçirmenin başka yolu yok…

MUHALEFET SINIFTA KALDI:

Hükümetin memleketi parsel parsel satışında ne yazık ki muhalefet sınıfta kaldı. Yapılanlara karşı, birkaç beyanat ve mahkemeye müracaat ederek muhalafet görevlerini yaptıklarını sananlara vatandaş en az iktidar kadar kızgın. Yapacak birşeyleri yokmuş gibi elleri kolları bağlı, seyrirci kalmaları kabul edilemez…

VER HEPSİNE DE KURTULALIM:

Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, vatandaşlık konusunda, “Yıl sonuna kadar 5 bin kişi. Bilmem 5 bin mi olacak 15 bin mi olacak? Kaç kişiye insanlık dışı bir yaklaşımla yaklaşıldıysa bugüne kadar bu ada içerisine hapsedilmiş yaşmaya mahkum edilmişse onlar alacak” dedi. Bence rakamlarla uğraşmak yerine hakkı olan olmayan kaç kişi varsa hepsine verin gitsin, siz de kurtulun biz de kurtulalım. Zaten niyetiniz bu değil mi..?

 

ÜZÜM YEMEK Mİ, BAĞCIYI DÖVMEK Mİ?

Muhaceret affının mahkemece durdurulduğunu bilmeden KKTC’ye gelen ailenin geceyi Ercan’daki nezarette geçirmesi özellikle sosyal medyada büyük tepkilere neden oldu. Peki ama bu ülke bir hukuk devleti ise ve yasalarla yönetiliyorsa, yasanın emrettiği neyse o yapılır. Dünyada bu tür uygulamalar da aynen bizdeki gibi. Ülkeye girişi yasak birisi bir sonraki uçak vaktine kadar nezarette bekletilir. Ama bazıları için burada amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Ve bunların bu olaydan kendilerine siyasi rant elde etme gayreti olduğunu görüyorum…

 

 


ZİRVEDEKİLER

Kudret Özersay: “Bakanlar yeni makam arabalarının penceresinden bu ülkeye BAKMAYA devam ettikçe bu saçma sapan kararları almaya da devam edecekler. Asıl endişem Girne’deki bu alanın arkeolojik bir sit alanı olduğunu bilmelerine RAĞMEN kiralama kararı almış olmalarıdır ki durum buysa buna şaşırmam. Bu Hükümet, topluma ait olan herşeyi yok etmek için gerçekten çok iyi çalışıyor!!!”…

 


DİPTEKİLER

Halktan Gizlenen Atamalar: Hükümetimiz sadece yasaları bypass etme rekoru kırmadı. Alakasız bürokrat ataması ve de müşavir sayısını katlama rekorunu da kırdı. Gelen tepkiler üzerine ne yapmışlar biliyor musunuz, atamaları gizlice yapma kararı almışlar. Yani basına duyurmama… Atamaların Resmi Gazetede yayınlanma zorunluluğu yok. Ancak atamaların üçüncü ayağı olan Cumhurbaşkanı, kamunun bilgi alma hakkı bağlamında, atamaları açıklayabilir. Biz de buradan kendisine çağrıda bulunuyoruz…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar