Planladığımız yaşamlarımızda doğal afetler ve depremler ne kadar yer almaktadır?
Bu soru şunu gösteriyor ki devletlerin insanı nitelikli yaşatmakla ile ilgili yapısal sorunları vardır.
Türkiye’nin birçok şehrinde deprem olacağı biliniyorken bilim insanlarının bilimsel verilerle ortaya koymasına rağmen, öncelenen bölgeler bilinirken neden ve nasıl bu durum yaşanmıştır.
Tüm bu yaşananlardan çok üzgünüm ancak yaşamlarını kaybeden insanlarımızın yapı güvensizliği nedeniyle mi hayatlarını kaybetti, imar aflarından dolayımı, rantçılara çıkar sağlanmasına göz yumanlardan mı, denetim görevini yapmayanlardan rant sağlayanlara kadar sorumludur.
Tüm bu durumu analiz edebilecek anlayacak nitelikli liyakatli insan kaynağı vardır, anacak tercihler din, hemşeri, yandaş ,tarikatlar vs gibi tercihler sonucu bürokratlar ve siyasiler bu neden ile sınıfta kalmıştır.
Geride kalan insanlarımızın tüm yaşanmışlıklarını anılarını ve ata topraklarından kopmasına göz yumularak başka şehirlere ve başka ülkelere göç etmelerine seyirci kalındı, depremzedeler çünkü yapayalnız tek başına çaresizlik sonucu son baharadaki gazel gibi darmadağın oldu.
Bu toplumsal travmadan nasıl çıkılacak, temel olarak barınma ihtiyaçları yaşadıkları topraklara güven duyarak yaşamlarını sürdürebilecekleri koşulların ortaya konması önemli olmak ile birlikte, sosyal ve kültürel yapıların oluşmasında bir o kadar önemlidir.
Yaşayanların yaşadıkları ile kalmayacağı cefakar Anadolu halkının yüzyıllardır yaşadığı çeşitli sorunların ardından depremle yüz yüze gelmesi ve sonuçlarının çok acı kayıplar olması üzücü bir durumdur.
Bütün sorunları çözecek olan sosyal adalet ve sosyal devletin ortaya koyacağı performans ve halkının sorunlarını halkçı eşit ve adil bir şekilde çözebilmesidir, yoksul halkın dezavantajlı toplumun bir parçası olmaktan çıkarılmalıdır, depremde olduğu gibi yoksulluğu da kadere bağlamak ve bunu topluma alıştıracak toplum mühendisliğinin uygulanması kabul edilemez.
Ülkeyi Son 20 yıldır yönetme sorumluluğu olan iktidarın tüm bu yaşananlardan doğrudan sorumlu olduğu ve bu sorumluluğu toplum faydasına kullanma noktasında şeffaf ve adil olması bu sürecin daha faydalı geçeceği ile ilgili bu durumu ortaya çıkarması önemlidir.
Türkiye’de ve Kıbrıs’ta beton ekonomisinin ülkenin insan merkezli ekonomi politikaları yerine rant merkezli politikaları gerçekleştirmesi bugün Kıbrıs’ta da doğudan batıya şehirlerimizin hepsi beton yığını haline dönüşmüştür.
Ülkemiz de rant uğruna betonlaşma hat safhada olmasına rağmen ekonomide ve çevrede sınıfta kalmıştır ,çok katlı yapıların son 15 yılda kontrol edilemez hale geldiği bu noktada hangi yönetmeliklerle bu yapıların hangi denetimlerden geçtiği ile ilgili bilgiye muhtaç bir durumdayız.
Anadolu halkı ile her daim ortaklaşan sevincimiz olduğu gibi acılarımızda olmuştur olacaktır da, yaşanmışlıkların mutlaka sonuçları olmalıdır. Bu gün Anadolu’da bu yaşananlara biz hazırlıklı mıyız.?
Depremin öldürmeyeceği, ihmalin ve alınmayan tedbirlerin insan yaşamına son vereceğini bilerek yaşanan acı tecrübelerden bir anlam çıkarabilecek aklı selim düşüncenin bu dönemde ortaya çıkması önemlidir. Türkiye’de ve Kıbrıs’ta Kaybettiğimiz tüm canlarımız için çok üzgünüz..