Araçlarda trafik kontrolünde silah, adam dövenlerin evinde silah, tutuklu bulunan birinin evinde silah…
Sadece son 2 günde iki vaka.
Ne oluyor? Bir ben mi endişeleniyorum?
Herkes kendi adaletini sağlamaya mı başladı? Bir aylık bir geri taramada, 6 vaka saydım…
Kumarın, fuhuşun yasal olduğu yerde silah da oluyor elbette. Onun dışında uyuşturucu cenneti, insan ticareti cenneti, kara para cenneti olduğumuzdan, bu gibi yasa dışı işler de silah gerektiriyor belli ki…
Adam KKTC sınırından elinde susturuculu silahla geçiyor, geçer geçmez güneyde yakalanıyor, tetikçi olduğu iddiası var. Kimmiş bu adam, KKTC’ye ne zaman, hangi yolla girmiş, silahı nereden bulmuş, belli değil. İran’la İsrail birbirlerine girmişler, Güney Kıbrıs çalkalanıyor, bizden tek bir açıklama yok.
Acaba o suçlarla ilgili iki toplumlu komite çalışıyor mu hala? Bilgi transferi var mı? Umut edelim ki olsun. “Bizi alakadar etmez” diyecek durumumuz yok. Yakın geçmişte kuzeyde cinayet işleyen güneye, güneyde cinayet işleyenler kuzeye kaçtılar, örnekleri var.
İçteki otorite boşluğunun getirdiği bir sorun değil mi bu?
Neredeyse her gün silah yakalanması ne demek? Av tüfeği falan da değil, tabanca…
Var mı gailesi olan? Var mı bir asayiş planı olan? Ne gezer…Polis yakalar ya, bitti. Memleket Teksas olmuş, neden olmuş, nasıl olmuş, bunlara bakıp, bağlantıların peşine düşmek ve hepsinden önemlisi önlemek gerekmez mi?
Kamu güvenliği, suçların önlenmesi, şu bu…
Bu laçkalıkta zor.
İnsanların işi var şimdi, kurultaya çalışırlar…
***
ULUSLARARASI HUKUK MU, STATÜKO MU? TABİİ Kİ STATÜKO…
Bütün dünya bunu konuşuyor. OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne üye Türkiye de dahil 136 ülke, kurumlar vergisinin asgari yüzde 15 olmasında anlaştı.
Burada dertleri, geri kalmış ülkelere aşı ve benzeri yardımlar için ülkelere kaynak yaratılması. Çok uluslu şirketlerin gelirlerinden, devletlerin de daha çok pay alabilmesi.
“Pandemi var, ekonomiler zorda” falan demediler, global çapta bir vergi artırımına gittiler, kimsenin gözünün yaşına bakmadılar.
Güney Kıbrıs da kabul eden AB ülkeleri arasında. Hatta Maliye Bakanı, bununla kalmayıp, gelir vergisi ve diğer vergilerde de daha adil düzenlemelere gideceklerini açıkladı.
Uluslararası hukukun bir parçası olmak böyle bir şey.
KKTC’de Kurumlar Vergisi, şu anda yüzde 10… Buna bir de lütfen yüzde 5 gelir vergisi eklendi mi, tamamdır. Bir de dünyada eşi benzeri görülmeyen sonsuz teşvikler, muafiyetlerle bu rakam düşer de düşer.
Kaldın mı dünyanın dışında?
E, kalırsın, işine de gelir. Çünkü burada büyük büyük şirketlerle siyaset arasında, kurumsal değil, dostluk ilişkileri vardır. Varsın kasa boşalsın, varsın vergi adaleti olmasın, dostlara zarar gelmesin de.
İşte statüko budur. Hamasetin sebebi de bu değil mi?
Vatan millet nutuklarını günde beş defa bu rezil düzenin sürdürülmesi için dinlemiyor muyuz?
Aman düzen bozulmasın. Biz böyle iyiyik…
YERİN KULAĞI VAR
BUGÜN MECLİS VAR:
Gözler bugün Meclis’te olacak. Hükümet 26 sayısını bulup nisabı sağlayacak mı, sağlamayacak mı? Onlarca yasa görüşülmek için bekliyor. “Hükümetiz” diyenler yeter sayıyı bulamıyor ve muhalefeti suçlayarak, destek istiyor. Bu hükümet sayısal olarak da meşruiyet olarak da bitmiştir. Daha fazla ısrar etmek ülkeye ihanet etmektir.
ÇÖZÜMÜ ZORLAMALIYIZ:
Her iki laflarından biri yıllardır Kıbrıslı Türklere uygulanan ambargo ve izolasyonlardır. Evet bu nedenle adeta dünyadan izole bir şekilde yaşıyoruz ama bunun nedeni adada çözüm yerine “en iyi çözüm çözümsüzlüktür” diyen sizler olmayasınız. Olmayacak formüllerle bu ambargoların sürmesine neden siz olabilir misiniz acaba? Dünyayla bütünleşmenin, ürettiğimizi satabilmenin tek yolu adil bir çözümü zorlamaktır.
N’OLDU YA:
NEDEN?:
Türkiye’ye girişi yasaklanan 3. isim Ali Kişmir oldu. Neden yasak bilen yok, açıklayan da yok. Herkes bu kararla ilgili bir şeyler söylerken, kendi vatandaşlarının seyahat özgürlüğü kısıtlananlar susmayı tercih ediyor. Tufan hocanın dediği gibi; “Yurttaşlarınızın Türkiye’ye giderken ‘acaba girebilecek miyim’ sorusuyla karşı karşıya kalması ya da böyle bir soru nedeniyle gitmeme kararı vermesi ‘yetkili makamlar’ olarak umurunuzda mı?” diye sormak lazım… Bunu da görmezden geliyorsanız, bitmişsiniz demektir.
İŞİNE GELDİĞİ GİBİ:
DP’nin kurucular toplantısına davet edilmeyen Serdar Denktaş, “Ben oraya da davet edilmedim. Demek ki tamamen dışlanmış durumdayız. Bu dışlanmışlığın nedenini anlayabilmiş değilim” dedi. Halbuki Fikri bey seni defalarca aramış ama ulaşamamış. Merak etme, bugün nisap konusunda oy’una ihtiyaç duyanlar nedenini sana açıklarlar herhalde. Sen nisaba destek vermezsen Meclis’i açamayacaklarını iyi bilirler. Şimdi sıra sende, bunların hala daha o koltuklarda oturmasına destek verecek misin göreceğiz…
SARIÇİZMELİ UMUTLU AMA:
Mehmetçik Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli’nin, İmar Planı’nın geçirilmesi amacıyla başlattığı çadır eylemi, Birleşik Kurul’un toplanacağını açıklamasıyla son buldu. Başkan umutlu. Ama ne değişecek ki? Unuttunuz mu, bu İmar Planı’na en çok karşı çıkan kişi, şu anda Başbakan. Kurul toplanacak açıklaması yapılırken, Başbakan, “Bir mimar ve politikacı olarak baştan beri İskele ve Karpaz’ın nasıl gelişip zenginleşmesi üzerinde önemle durduğunu, yeni projelerle İskele ve Karpaz’ın daha da gelişeceğini” söylüyor. Siz anlayın artık…
GEÇİCİ ÖĞRETMEN İŞİNİ DE DURDURAMAZSAK:
Kamudan dünya kadar öğretmen alımı yapılıyor, hala daha da geçici sokuşturuyorlar. Ne cüretmiş ama… Ne hırsmış… Sınavı birkaç puanla geçemeyen adayların başta isyan etmesi gerekir. Bence gidip bir bir isim vererek dava açsınlar. Zaten artık yargıya gitmeden hiçbir iş hallolmuyor. Göstere göstere, hem de öğretmen sendikalarının gözleri üstlerindeyken. Sendikalar da açıklama yapmanın bir adım ötesine geçmeli artık…
