“Hedeflerim değişmedi” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
KıbrısManşet

“Hedeflerim değişmedi”

 Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreterine gönderdiği mektubun içeriğine ilişkin ilk açıklamayı Havadis’e yaptı. Akıncı, Havadis’in geleneksel öğle yemeğine konuk oldu, “hayallerin peşinde koşmadık diye, başkaları sahneye çıktı” dedi ve ekledi:


TABLOLARIN İADESİ: “Tablolar her an verilmeye hazırdır. Bizim açımızdan bir sıkıntı yok ancak Rum tarafının karşılığında bize verecekleri bantların dijital ortama aktarma çalışmaları devam ediyor. Herhangi bir engel yok bu işte sadece hazırlığın tamamlanmasını bekliyoruz. Sonbaharda büyük ihtimalle bu takas yapılacak”

 

DOĞALGAZ KONUSU: “Hidrokarbon kaynaklarında bizim hakkımız da olduğunu kabul ettiklerine göre o zaman uzlaşarak, ortak bir formül bulalım. Sen bu hakkını kazanırken biz de kendi payımız ne olacaksa onu kazanalım.  Biz bunun üzerinde uzlaşmaya hazırız”

 

MARAŞ KONUSU: “Maraş konusunda BM’nin kararlarını tamamıyla göz ardı ederek, BM ile çatışarak bir yol alınamaz. Gelişmeleri hep birlikte değerlendirmeye devam edeceğiz”

 

 HEDEF DEĞİŞMEDİ: “Benim toplumumuza gösterdiğim, öngördüğüm hedefler bugün de değişmemiştir. Kıbrıs’ta çözümün gerekliliği yine ortadadır. Çözüm olacaksa nasıl bir çözüm olabileceği de ortadadır. Hayaller peşinde koşmadık. O yöne bizi yöneltmek isteyenler olsa da bunu yapmadık. Biz yapmadığımız için başkaları çıktı sahneye, olmayacak şeyleri yazdılar, programladılar”

 

 

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Havadis’e KKTC’deki Kıbrıslı Rum sanatçılara ait tabloların iadesi, Maraş açılımı, Türkiye ile ilişkiler ve doğalgaz konularında önemli açıklamalarda bulundu.

Taşınmaz Mal Komisyonu konusunda da değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Akıncı, önemli mesajlar verdi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Havadis’in geleneksel öğle yemeğine konuk olarak, Genel Müdür ve Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün, Yayın Koordinatörü Öntaç Düzgün, Magazin ve Spor Müdürü Mustafa Özsoy, Haber Müdürü Duygu Alan ve Havadis Yazarları Cenk Diler ile Mehmet Moreket’in sorularını yanıtladı.

 

Soru: Tabloları ne zaman iade edeceksiniz?

 

Akıncı: Tablolar her an verilmeye hazırdır. Bizim açımızdan bir sıkıntı yok ancak Rum tarafının karşılığında bize verecekleri bantların dijitale geçirilme çalışmaları devam ediyor. Bunu Kıbrıs’ta yapamıyorlar bu sebeple Brüksel’e gönderdiler. Bir kısım görüntülü kayıt aldık örnekleri verdiler komiteye, onlar da bana gösterdi. Herhangi bir engel yok bu işte sadece hazırlığın tamamlanmasını bekliyoruz. Bana verilen bilgiye göre bir iki aylık bir konudur. Sonbahar’da büyük ihtimalle bu takas yapılacak.

 

Soru: Tabloların sergilenmesi konusunda bir çalışma var mı?

 

Akıncı: Komitenin o konuda bir düşüncesi var. Eğer iki taraf da kabul ederse uygun bir düzenleme önerecekler bize, bizim açımızdan o konuda da bir sıkıntı yok. Herhalde ortak bir alanda, bize verilecek o en azından işitsel kayıtların bir bölümü dinlenirken görsel olarak da bu iade edilecek tabloların bir sunumu yapılabilir. Ancak henüz detayı bağlanmadı o konunun ama bir düşünce var, ara bölgede bir sergi biçiminde olabilir. Bu da önemli bir güven artırıcı önlem olacak diye düşünüyorum. 45 yıldır bir depoda saklanan tabloların 45 yıl sonra iade edilecek noktaya gelmesi önemlidir. Aynı şekilde seneler evvelinden Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu ortak olarak çalışılan bir alan iken değişik müzik guruplarının kayıtları var orada. Mesele birini biz gün yüzüne çıkardık biliyorsunuz. Şehit Erdoğan Rifat’ın… O çok çok değerli bir çalışma oldu. Kamuran Aziz Topluluğunun var. Mustafa Kenan Topluluğunun var. Bunları aldıktan sonra biz Cumhurbaşkanlığı olarak bir CD haline getirebiliriz. DVD haline getirebileceğimiz görüntüler bulursak onları da yapacağız ama toplumumuza önemli bir arşiv kazandırmış olacağız bu çalışma ile. BRT’de olmayan çalışmalar var. Örneğin Dr. Fazıl Küçük’ün köy ziyaretleri, 19 Mayıs’ta öğrencilerin gösterileri gibi örnekler gördüm.

 

Soru: BM Genel Sekreteri’ne mektup yazdınız, bu mektubun içeriği nedir?

 

Akıncı: Genel Sekretere aslında Kıbrıs Türk tarafı olarak bizim izlemekte olduğumuz çizgiyi bir kere daha anlatma fırsatı bulduk çünkü bazı bulanıklıkların giderilmesi lazım. Yani Kıbrıs Türk tarafının pozisyonu nedir, bunu BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Sayın Elizabeth Spehar’a da anlatıyoruz son 1 yıldır BM Genel Sekreteri’nin Özel Temsilcisi Sayın Jane Holl Lute’a da defalarca anlattık ancak görüyorsunuz basında yer alıyor, Sayın Anastasiadis 6 defadır mektup yazıyor, bunların bazıları da yansıyor. Biz her gün, her saat mektup yazmıyoruz Genel Sekretere. Ancak içinde bulunduğumuz ortamda yazmayı gerekli gördüm. Doğu Akdeniz’deki bu gerilimin de giderilmesi gerekir, Rumların da bu konuda artık inatlaşmayı bırakıp ortaklaşmaya yönelmesi gerekir, Genel Sekretere bunları da belirten bir mektup yazdım.

 

Soru: Gaz konusunda ne oluyor, bir çatışma mı çıkacak?

 

Akıncı: Çatışma çıkmasını hiçbirimiz arzu etmeyiz. Öyle bir niyeti olan varsa da bu niyetinden bir an evvel vazgeçsin. Bizim Türk tarafının da Türkiye’nin de bu yönde ne bir arzusu ne bir planı ne de bir hedefi var. Biz hep şunu söyledik: Bu alanda çatışma değil işbirliği yapmak lazım, işbirliği yapabilmek için de konuyu konuşabilmek lazımdır. Ben göreve geldiğim ilk günlerde Sayın Anastasiadis ile bu doğalgaz konusu konuştuk. ‘Sen tek başına bu işi böyle sürdüreceksen Türkiye yine bu konuda tepki koyacak, Barbaros yine gelecek. Onun için söyle baştan bilelim de müzakereleri başlatmayalım’. Sayın Anastasiadis bana, ‘ Ben çocuk değilim, benim platformu kaldıran’ dedi. ‘Yakın bir gelecekte yine bu işlere girmeyeceğim’ dedi. Biz de ‘o zaman yoğunlaşalım, gel, 2016 sonuna kadar belki bu işi bitiririz’ dedim. Ben 2016 yılını hedef koydum çünkü biliyordum ki 2017 yılı geldiğinde bu bir yandan 2018 Şubat’taki seçimleri için havalanacak, aynı şekilde doğalgaz olayları yeniden alevlenecek ve Kıbrıs işi de maalesef yine iyiye gitmeyecek. Ancak neticede gördükleriniz yaşandı. O zaman da söyledim, şimdi de söylüyorum. Akıl işi ortak bir komitede bu işleri konuşup, görüşüp bir yön çizmektir. Sen bunu illaki egemenlik alanı sayarsan ve bizi yaklaştırmazsın biz de senin yaptığını yapmaya mecburuz. Çünkü iki yolu var bu işin; ya Türkiye’nin yaptığı en iyi engelleme operasyonunu gücü yeterse başka yerlerde de yapacak ki bunu ben de istemem, kendisi de istemez. Ya da ‘Sen yaparsan aynısını ben de yaparım’ diyeceksin. Şimdi sahada olay bu şekilde devam ederken diplomasinin de işlemesi lazım ki bizi sıcak çatışmalara kadar götürmesin. Biz Rum tarafı ile bu diyalogu oluşturup bir çıkış yolu arama çabalarımızı sürdüreceğiz. Somut öneriler de geliştireceğiz. Kendisi ile de bu konuları ele alacağız. İnşallah akıl yolunda buluşuruz.

 

Soru: Maraş konusunda Rum tarafı ortak komite çağrısı yaptı. Neden doğalgaz konusunda bir ortak komiteyi kabul etmiyor?

 

Akıncı: Doğal gaz konusunu sadece kendilerinin egemenlik alanı olarak görerek, ‘Ben devletim. Ben Kıbrıs’taki tek tanınmış devletim, münhasır ekonomik bölge sadece  benim alanımdır. Ben bu konuda lisans da veririm, kazarım da satarım da. Senin hakkın var, kabul ederim ama çözümden sonra Allah Kerim’ diyorlar. Ama hayır. Bizim hakkımızsa o zaman gel bizimle uzlaş, ortak bir formül bulalım. Sen bu hakkını kazanırken biz de kendi payımız ne olacaksa onu kazanalım.  Biz bunun üzerinde uzlaşmaya hazırız. Türkiye’yi de bizi de enerji denkleminin dışında tutma çabasından vazgeçilmesi lazımdır.

 

Soru: Türkiye bir takım atraksiyonlar yapıyor, üstelik büyük işler. Gemiler geliyor, gidiyor, sondaj yapmaya çalışıyor. Bir gemi daha alınıyormuş. Bu süreçte sizin ya da hükümetin dahiliyeti nedir? Lisansı verdik, ilgimiz kesildi mi?

 

Akıncı: Lisans çoktan verildi. Zaman zaman yeri geldikçe bir ilişki var. Hiç ilişki olmadığını söyleyemem ama istenilen düzeyde mi? O tartışılabilir.

 

Soru:  Türkiye ile ilişkileriniz nasıl? Size yönelik bir tavır söz konusu mu? Toplumda çok büyük bir rahatsızlık var. Halk, liderinden bir şeyler bekliyor. Tavra karşı tepki, geleceğe dair kesin cümleler.

 

Akıncı: ‘Tek adam bu işi yapamaz’ dediler ben de ‘Bu memlekette tek adam yok’ diyerek mesaj verdim. ‘Bu memlekette biat edecek adam yoktur bu makamda oturan’ dedim mesaj verdim. ‘Kıbrıs sorunu kimsenin tekelinde değil’ denildi ben de ‘Türkiye de dahil hiçbirimizin tekelinde değildir’ gibi çok açık mesajlar verdim. Bu ülkede değiştirmemiz gereken anlayış; çok açık ve net, Türkiye ile karşılıklı saygıya dayalı ilişkiyi sonuna kadar savunmaktır. Buna karşı tavırlarda da tavır almaktır. Biat etmemek, yanlışa boyun eğmemektir. Ancak Türkiye’ye düşmanca bir yaklaşım da sergilenmemelidir. Bu çok önemlidir, bu ayrımı yapabilmek gerekir. Çünkü Türkiye ile münasebetlerimiz bugün başlamadı, yarın da bitecek de değildir. Kıbrıs’ta bir çözüm eninde sonunda Türkiye’nin de desteğine muhtaçtır. Bunu da bileceğiz. Ben tüm bunların bilinci içerisinde Türkiye ile sağlıklı bir diyalog istedim, 4 yıldır da bunu yapmaya çalıştım ama şunu da söylerim; inisiyatif alması gerektiğinde de Kıbrıslı Türk lider onu da yapmıştır hem de birden fazla yapmıştır. Dolayısıyla yeri ve zamanı geldiğinde Kıbrıs Türk halkının çıkarlarına yönelik adım atmak gerektiğinde bir Kıbrıslı Türk lider bunun adımını atar, Türkiye ile diyalogunda da sağlıklı bir ilişkiyi sürdürmek için elinden geleni yapar. O konuda bir zafiyet yaratmaz benim yapmaya çalıştığım da budur. Çözüm doğrultusunda uğraş veren bir lideriniz var ama sadece bir lidere, bir kişiye umutlar bağlanarak yaşanmaz. Toplumsal olarak bizim mutlaka direncimizi arttırmanın yollarını bulmamız lazımdır. Benim bugün toplumumuza gösterdiğim, öngördüğüm hedefler değişmemiştir. Kıbrıs’ta çözümün gerekliliği yine ortadadır. Çözüm olacaksa nasıl bir çözüm olabileceği de ortadadır. Hayaller peşinde koşmadık. O yöne bizi yöneltmek isteyenler olsa da bunu yapmadık. Biz yapmadığımız için başkaları çıktı sahneye, olmayacak şeyleri yazdılar, programladılar. Bunun arkasından gitmeye çalışıyorlar. Türkiye ile ilişkilerde de yine aynı çerçevede hareket ettik.

 

Soru: Erdoğan’a muhalefet olmanın bir cazibesi var. Haleti ruhiye bu…

 

Akıncı: Benim derdim falana ya da filana muhalefet etmek değil ki. Kaldı ki ben bunu yapamam, ben Cumhurbaşkanıyım, benim omzumda bambaşka yükler var. Benim mesajlarım ölçülü olmak zorundadır. Olabildiğince net söylüyorum. Bu ülkedeki nüfus yapısının nereye gittiğini de yine ben dillendirdim. Hükümet o konuda da gerekli adımları atamadı mali sıkıntılar nedeni ile. Onun dışında biz köklerimizi hiçbir zaman inkâr etmedik ama bağımsız, tarafsız bir cumhurbaşkanı performansı sergilemeye çalıştım. İç konulara da olabildiğince eğilmeye çalıştım. Bundan sonra da devam edeceğim.

 

Soru: Maraş ile ilgili ne yapılmak isteniyor?

 

Akıncı: Sayılmak isteniyor. 2 yıl önce Sayın Çavuşoğlu geldiğinde hep beraber konuşuldu, Maronit açılımına ağırlık verilmesi konuşuldu. ‘BM kararları olan Maraş konusunda hazırlık ister, bu konuda çalışmak ister’ dendi ve cumhurbaşkanlığında alınan bu çerçevedeki bu karar, 2 yıl sonra Cumhurbaşkanlığının bilgisi dışında ‘Maraş açılımı’ diye takdim edildi ve envanter çalışması yapılacağı söylendi. Biz de bildiğiniz şeklinde bir davranış ortaya koymak zorunda kaldık. Benim görüşüm o konuda nettir. BM’nin kararlarını tamamıyla göz ardı ederek, BM ile çatışarak orada bir yol alınamaz. Gelişmeleri hep birlikte değerlendirmeye devam edeceğiz.

 

Soru: Maraş’taki mülkiyet konusunda Türkiye’nin istediği süre 30 Temmuz’da doluyor. Türkiye ne gerekçe göstererek süre istedi, bu süreçte ne yapacak?

 

Akıncı: O konuda ayrıntılı bir rapor görmedim ama ek süre için bir görecekçe göstermesi de gerekmeyebilir. Tabi bildiğiniz gibi evkaf olayı var bu işin içerisinde. Evkaf yöneticileri beni de aradı, zamanında ziyaret ettiler. Benim söylediğim; ‘Uluslar arası hukuk içinde kanıtlamak kaydı ile her türlü çabayı gösterebilirsiniz. Ama günün sonunda gideceğiniz yer, AİHM’in kararlarını kabul ettiğimize göre orada haklılığınızı tescil ettirmeniz lazımdır. Bu yönde buyurun çalışmalarınızı yapın, hepimiz destekleyelim. Yoksa ‘bu mal bizimdir’ diyip kestirmeden gidilebilecek bir konu değildir bu konu.’

 

 Soru: Taşınmaz Mal Komisyonu’na fon ayrılması konusunda Türkiye’nin tutumunda bir değişiklik var mı? Türkleşen mallar ne oluyor?

 

 

Akıncı: Türkiye eskiden beri ‘Siz de biraz katkı yapın’ noktasındadır. O konuda hazırlanmış tasarılar vardır. Bu konuda bir türlü yol alınamıyor. Bizim o tarafta 1 milyon dönüm fazlamız var. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sadece altından kalkabileceği bir şey değil. Yani bir çözüm olmazsa bu konuda AİHM’e gideni çağırıp dostane çözüm diye parası ödenecek, çekilecek, şuanda yapılan budur. Taşınmaz mal Komisyonu’nun güçlü olması son derece önemlidir. 7-8 bine yakın başvurudan 500-600’ü sonuçlandırıldı, onların da hepsi ödenmedi. Dolayısıyla ya çözüm olacak, toprak konusu mülkiyet konusu çözümün çerçevesinde halledilecek ya da Taşınmaz Mal Komisyonu bu şekilde giderse çare müessesi olmaktan çıkarılacak. Bu konu çok hayati bir konudur. Buna çok ciddiyetle eğilmesi gerekir.

Kişi malda oturur ama tapuda mal KKTC devletinin adına kaydedilir. Olası bir kapsamlı çözüm sonrasında da kullanıcının durumuna göre devlet arasında bir mahsuplaşma söz konusu olacak.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar