HARMONİNİN BOZULDUĞU YERDE KAKAFONİ BAŞLAR! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

HARMONİNİN BOZULDUĞU YERDE KAKAFONİ BAŞLAR!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

BOZULMA Dörtlü Koalisyon Hükümetiyle başladıydı. Saner koalisyon Hükümetiyle yeniden derlenip toparlanmak denedi ama olmadı.

Sadece Ankara ile oluşturulan çok iyi ilişkiler kamu çalışanlarıyla sigortalıların maaş sorunlarını halletti ama özellikle “özel sektörü” de kapsamına alan ötesi tüm sorunlar birbirlerine ulanarak üstesinden gelinemeyecek toplumsal krizlere dönüştü..


BAŞTA Kıbrıs-Tek olmak üzere devletin çarkları durumundaki tüm kurumlar çöküverdi.

İşte devletin harmonisi orada bozuldu..

Saner ve dilbaz yardımcısı Arıklı kendileriyle birlikte tüm KKTC çalışanlarını da mağdur duruma düşürdüler! ***

HER halde devletler için en büyük kriz, artan ihtiyaçları karşılayamayacak bütçesel zafiyetlere düşmeleridir..

Ki KKTC 1974’den beridir ne vergiden ne üretimden dolayısıyla ne de ihracat kalemlerinden besleniyor..

Çok kısaca “Ankara’nın parasal himmeti oranında sürdürüyor varlığını. Aradaki ekonomik sektörleri de kapsamına alan krizler ise sadece paylaşım kavgasının sonucu oluyor!***

NİTEKİM geçen hafta bir yandan lime lime dökülürken ihaleler sorunuyla başı ağrıyan KIB-TEK’i seyrederken, öte yandan stokçuluğu da kapsamına alarak  gündeme gelen “gaz sorununu izledikti!”

Ve olayın bam telinde çalarken stokçulukla suçlanan hatta ceza yiyen bir dolum tesisi sahibinin  dobra dobra şöyle dediğine tanık olduktu: “Stok yapmasam kriz yaşanır!” ***

İŞTE memleket ekonomisinin gerçeği! Her  sabah kalktıklarında kendilerini hangi sürprizlerin beklediğini bilmeyen ticaret erbabı, devletin ekonomi politik üzerine oluşturduğunu sandığı kurallarıyla laflamalarına değil… Başta döviz olmak üzere ötesi tüm sürpriz zamlara, ansızın vergisi artacak emtiaya karşı korumak zorundalar bunu iyi biliyorlar! ***

NİTEKİM yazayım: O stok yaptı denilen dolum tesisi sahibi eğer kendini vatan millet memleket hamasetine kaptırsaydı, stoku sıfırlanırken sayesinde memlekette belirli ellerde toplanan daha küçük çaplı stoklar oluşurdu!

***

TÜM BUNLARA karşın Saner Hükümeti istese de gelecek yılın Ekim ayından önce sorunların giderilmesi konusunda radikal tedbirler alamaz..

Oysa “halkın tahammülü kalmadı!” Öncelikle doğru ve akıllıca yönetildiğini hissetmek bunu somut olarak görmek istemektedir. Ne var ki Saner hükümeti bu beklentiye cevap veremeyecek yeni bir partisel (UBP) seçim sathı maline girdi.. 24 Ekim’deki UBP kurultayı hazırlıkları daha şimdiden toplum sorunlarının önüne geçti!

Yani şu anda Saner Koalisayon hükümetinin yaptığı, söz konusu süre içinde vaziyetleri idare etmektir!

İşte size bir devlet için “korkunç” denmesi gereken en kötü dönem!

***

VE SADEDE GELEYİM: Parlamenter sistem sağda ve solda güçlü siyasi partilerin yada ittifakların meclisteki temsiliyetleriyle oluşurlar..

İdeal olan yanı şudur: Ta Eski Yunanın Agora’sından Roma’nın Senato’sundan kalmışlığınca Muhalif muvafık milletvekilleri yada senatörler Milletin Meclisinde ayni zamanda kazandıkları “dokunmazlık” zırhlarıyla her türlü eleştiride bulunabilirler, önerirler, sorunları anlatırlar, çözüm yolu gösterirler…

TUTUN ki “hakiat’i beraat müsademei efkârdan doğar”  denildiğince o Meclislerdeki tartışmalardan çıkan “doğrular” memleketin kanun nizamları yada yol haritaları olur… ***

NE VAR Kİ parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin  Meclisleri laflamalar yada günlerce sürecek konuşmalarla  zaman öldürmekten kurtulamadıkları yerde hükümet krizi yaratırlar…

Nitekim Türkiye Meclisi  yakın zamanlara kadar bunun tipik örneğiydi! Sabahlardan akşamlara süren “iktidar muhalefet kavgaları” bitmez itmezdi. Ak Parti döneminde “başkanlık sistemine” geçildikten sonradır ki peşi peşine yatırımlar başladı. Baş döndüren alt yapı yatırımları gerçekleştirilirken sanayi ve teknolojide ilk kez dünya devleri arasına girdi..

***

KEZA Rum tarafı da Başkanlık sistemiyle yönetilmektedir ve “Sağ, Sol” siyasi partiler birbirleriyle sürekli kavgalıdırlar.. Siyasi partiler aşırı uçlarda olmalarına karşın mesela bir Anastasiadis’in başkanlığında “Rum Ulusal Konseyin”de Güney Rum Devleti için kararlar alabilmektedirler ama..***

KIBRIS Türk halkı “liderlikler, yönetimler” aşamalarından geçerek vardılar devlet olgusuna. Ki 1974’den hemen sonra bir vesileyle rahmetlik Denktaş’ı ziyaretimde sordumdu:Neden başkanlık sistemini tercih etmediniz?”

“Hiç düşünmedim” demişti.. (Zannedersem dava arkadaşlarını kendine destek veren kitleleri hayal sükûtuna uğratmak istemediydi. Kendini “tek adam” olarak öne çıkarıp bir “liderlik sultası” imajı yaratmak istememişti..)

***

BİZE DÖNÜYORUM: Dörtlü koalisyon hükümetlerinden bile korkmayan siyasilerimiz nedense “Başkanlık sistemine” hiç yaklaşmak istemediler.. Mevcut sistem üzerinde değişiklik yapmayı bile denemediler..

Fakat artık denemelidirler. Çünkü KKTC öyle geldi böyle gidemiyor!

***

İŞTE PEŞPEŞE VURAN ZAMLAR: Batmış bir devletin melalini söylüyor! Ekmeğe kahveye bile zam..

Ki Ersan Saner hükümeti çok iyi biliyor: Yarın bu zamların açtığı yaraları yine kendisi kapatmak zorunda kalacak..

İster TC’den sağlanacak parasal kaynakla isterse borç üstüne yeni borçlanmalarla..

Diyerek bir başka soruna hatırlatma yapayım:

***

DİKKAT DİKKAT: Okullar açılıyor. Hazırlığınız tamam mı? Yeni yıl sorunsuz başlayabilecek mi?

Her ne kadar her şey tamam falan deniyorsa da artık bu ülkede yapılanlara ellenmeden fiilen yaşanmadan inanmak mümkün değildir..

Ve ekleyim: Olay “çocuklarımızla” ilgilidir. Pandeminin yeniden artış gösterdiği bir ortamda okulların açılması çok daha ciddi kuşkular yaratmaktadır..

Eğer “hazırız” dendiği halde hazırlıklar yetersiz yada tamamlanmamışsa, “azıcık eksiği aradan kaçırtırız” deyip okulları tedrise açmak yeni bunalımlar yaratacak ki bunun fatıurasını bu kez de öğrenciler ödeyecek!

Ha, “bu memleket böyledir işler böyle yürür, şimdiden alışsınlar bu da bir eğitimdir” deniyorsa, eh olur!

***

ÖTESİNE GELİNCE: Maraş’ı açtınız ne oldu diyecektim.. Artık günde kaç kişinin ziyaret ettiğinin rakamsal haberleri veriliyor.. Sanırsınız Walt Disney!

Fakat çözüm aşamasında neyin parçası olacak, öncesinde ne yapılacak henüz belli değil.

Kaldı ki kapalı Maraş’ın sadece yüzde üç buçuğu! Ya maazallah yarısı falan hatta bütünü açılsaydı? Yarın da siyasi sorunla birlikte ona bakarız..

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar