GUTERRES’İN NİYETİ ÜZERİNE.. - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

GUTERRES’İN NİYETİ ÜZERİNE..

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Sorunların insanları sıkboğaz ettiği bir dönemden geçiyoruz.. Başta koronavirüsümüz olmak üzere, (sorun değil ama) sorun haline getirdiğimiz cumhurbaşkanlığı seçimi.. Ekonominin hâlâ dar boğazlardan çıkamaması.. Turizm yönünden bu yılı büyük kayıpla kapattığımızı.. En önemlisi çocuklarımızın gençlerimizin süreklilik istemesine karşın zorunlu eğitim ve öğrenimlerinden alıkoymak zorunda bırakılmaları.. Belki de tüm bu sorunların bir sonucu olması gereken pahalılığın gemi azıya alması.. Ve sorunlar içinde sorun olarak gelişen Kıbrıs siyasi sorunu…

Doğrusu bu küçük toplumun kaldıracağı sıklet değildir! Nitekim dayandığımızı söylemek de mümkün değildir..


***

DERKEN tam da bu sıkıntıları yaşar, sorunlar ağırlıkları altında teknefes olurken baktık her halde kanı bitlenmiş olacak BM’ler Genel Sekreteri Guterres’in sesi BM’lerden işitiliyor. Şöyle ki “seçimden sonra müzakerelerin yeniden başlatılması müjdesinde!”

Ki TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu anında verdiği cevabında “neyi müzakere edeceğiz” demedi ama “önce Doğu Akdeniz’deki olayları da dikkate alarak neyi görüşeceğimizin kararına varmalıyız” dedi ve ekledi:

“Bunun için de önce BM’ler, Garantör Ülkeler ve Kıbrıs’taki Türk Rum Toplumları temsilcilerinin bir araya gelerek görüşülecek konuları saptamasından yanayız.”

Kısaca Çavuşoğlu ayni zamanda bir de “referans belgesi” oluşturulmasını istemekte.. Yani artık BM’ler istedi diye laf ola beri gele “müzakere” yok!

Öte yandan Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in de az biraz yumuşaması, TC ile üst düzeyde görüşmeler yürüttüklerini açıklaması tutun ki en azından Doğu Akdeniz’deki gerilimi bir çatışmaya ramak kalmadan gevşetti.. Üstelik her iki taraf da “diyalogtan” yana olduklarını söylüyorlar ki buna “iyi haber” diyoruz..

***

ANCAK ortada yıllardır tekrar tekrar denendiği için çok iyi bildiğimiz bir başka “Kıbrıs” gerçeği vardır.. Rum-Yunan siyasetinin yalanları üzerine oturtulduğu için gerçekleşemeyen çözüm ve zaman kazanma taktikleri..

Kıbrıs Türk halkı, liderleri bunları iyi bilirler. Şöyle ki ta 1960 Zürih Londra Anlaşması sonucunda kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini yıkan Makarios’tan beri!Sonrasında Denktaş Kleridis görüşmeleri! Annan planı, Crans Montana müzakereleri… Tümü de Rum tarafının Türk halkına ancak “azınlık statüsü” takdir edebildiği siyasi tutumlarda başarısızlıkla sonuçlandı!

***

GUTERRES’e dönüyorum: Ne kadar basiret ve dirayet sahibidir bilmiyorum ama adadaki şu gerçeği her halde görecek kadarına sahiptir diye düşünüyorum: Şöyle ki Kuzey’deki Türk Devletinin siyasi eşitliğini tanımak yada tanımamak olayı.. 2. Sınıf bir toplum olarak nitelenmek istenmemiz olayı! Çözümün ancak Rum-Yunan egemenliğinde gerçekleşebileceğini varsaymak olayı! Türkiye adadan çıkarsa çözümün sağlanabileceğini sanmak olayı!. Doğu Akdeniz’de artık söz sahibi olan Türkiye’yi dolayısıyla garantörü olduğu Kıbrıs Türk halkını koruyup kollayacak güçte olduğunu görüp anlayamamak olayı!

Ve asıl olay şu: “BM’lerce de kabul gören “ulusların kendi kaderlerini tayin haklarının” olduğu gerçeğini  çok iyi bilmesi gereken BM’ler Genel Sekreteri Guterres’in adadaki Türk halkını Rum sultasına bağlayacak çözüm alternatifleriyle oyalanması olayı! Ki tek kelimeyle gaflettir, Rumdan yana siyasi tavır koymaktır!

KALDI ki artık Kıbrıs odaklı “Doğu Akdeniz” gibi yepyeni bir sorun daha oluştu! Ki adayı bu sorundan soyutlayıp ayrı gayrı düşünmek mümkün değildir. Hatta “Doğu Akdeniz’de sorunların çözülmeden Kıbrıs sorununun çözülemeyeceği idrakine varmak gerekliliğinde!

Peki Guterres içinden nasıl çıkacağını bilmediği bu sorunlara dalar mı? Hiç sanmıyorum!.. (Hadi buraya kadar gelmişken  Tatar’ın Maraş’ına da bakalım:)

***

MARAŞ AÇILABİLİR Mİ? Tabi ki? Ancak sahipleriyle birlikte! Aksi halde 1974’den sonrası “istilaya” yeni bir “gasp” eklenir ki bu da “Kuzey’deki varoluş mücadelemizin siyasi stratejisi olamaz!” Sen 46 yıldır elinde tuttuğun ve her müzakerede Rum tarafına sunduğun Maraş’ı eğer ortada bir müzakere platformu yoksa… “Açsan” bile başın ağrır!

Oysa Sn. Tatar Maraş’ın yeniden iskâna açılmasını ciddi ciddi seçim propagandasının içine koydu.. Ve şöyle bir kaotik ortam oluştu.

Bir: Guterres seçimden sonra müzakereleri başlatmak istiyor!

İki: Tatar seçim sonrasında Maraş’ı açmak istiyor!

Üç: TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu “müzakerelere ancak tüm taraflarca oluşturulacak bir referansın kabulünden sonra başlanabilir” diyor.Dört: Rum tarafı sadece Maraş’ın açılmasını değil, Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri de bahane ederek neredeyse dünya alemi Türklere karşı haçlı seferlerine çağırıyor!

Beş: Bölgede “müzakere ortamı değil çatışma ortamı oluşuyor!”

Böyle bir ortamda Maraş’ı bir dünya sorunu haline getirmek hele KKTC’nin ekonomik büyümesini Maraş’ın açılmasına bağlamak… Doğrusu anlaşılması zor olay!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar