Türkiye ekonomisi makro anlamda göreceli olarak sağlam görülse de, tırmanan siyasi risk primi orta vadeli olarak iyimser konuşmamızı engelliyor
AKP Kongresi ardından oluşacak yeni kabinenin vizyonuna yönelik piyasa kulisleri ister istemez satış baskısına neden oluyor
Yapısal reform isteği ve merkez bankası bağımsızlığını savunan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in yeni kabinede olmayacağı beklentisi temkinli havayı pekiştiriyor
Yılın ilk yarısında normalleşen finansal koşulların yılın ikinci yarısında yeniden değişmesini bekliyoruz (FED’in attığı havluyu geri almasını bekliyoruz)
USD/TL kurunda dün beklentimiz gerçekleşti. 2,9450 seviyesinin üzerinde 2,9750 seviyesi test edildi
2,9750’nin üzerine doğru bir atak psikolojk 3 seviyesinin yolunu açabilir. Aşağıda yine 2,9450 seviyesi takip edilebilir
Piyasa Özeti ve Yorumu
Türk mali piyasaları küresel piyasalara paralel yıla sert bir başlangıç yapması ardınan özellikle Şubat – Nisan sonu döneminde, her ne kadar geçici olduğunu bilsek de, hoşumuza giden pembe ve ılık rüzgarların esttiği bir dönem geçirdi. Küresel büyüyememe endişeleri ve düşen enflasyon ve artan deflasyon kaygılarına paralel önde gelen merkez bankalarını sağladığı yeni likidite ve daha da negatife çekilen faizlerin sağladığı finansal koşullarda rahatlama, devamında büyük bir endişe ile takip edilen Çin’de devalüasyon yerine Yuan’nın değerinin korunması ve elbette başta 27 dolar seviyesine kadar çöken petrol fiyatlarının 48 dolar seviyesine kadar toparlanmasının yarattığı risk iştahı, iyimser havanın arkasında yatan ana nedenler olarak hep tartışıldı. Haliyle dünyada var olan aşırı likiditenin risk-on modunda ilk uğrak yer olarak gördüğü ve yüksek getiri vaadeden gelişmekte olan ülke para birileri iyimser havadan nemalandı. Öyle ki, Brezilya’da yargılanma sürecinde olan Cumhurbaşkanı Roussef’e rağmen Brezilya finansal piyasaları getiri anlamında neredeyse birinci sırada yer aldı.
Türkiye özelinde, dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere, düşen emtia fiyatlarının da yardımı ile 2011 yılında 80 milyar dolara dayanan cari açık, alınan önlemker ve emtia desteği ile 30 milyar doların altına gerilerken, cari açık sorununa karşı içerde devam eden ve en önemli çıpa olarak görülen bütçe disiplinin korunması, Türkiye’nin en önemli kozlarından biri olarak görülüyor. Her ne kadar 2015 yılında gerek çift seçim gerekse birçok negatif gelişmelere göğüs geren Türk mali piyasaları % 4 büyüme kaydederen, 2016 yılı için de aynı düzeyde büyüme özellikle dünyanın büyüme sorunu yaşadığı bir dönemde önemle takip ediliyor. Enflasyon konusunda da, olumlu gıda fiyatları ve baz etkisi ile % 6,57 seviyesine gerileyen enfasyon, TCMB’nin faiz indirmlerine yer açmış oldu.
Bu olumlu tablonun bir yansıması ya da gerek içerde gerekse dışarda devam eden iyimser beklentiler ile Mayıs’a kadar olumlu bir havaya bürünen Türk Mali piyasaları, bir tarafta Mayıs ayının büyülü olarak görülen ay etkisi ya da Şubat – Nisan döneminde biriken ciddi anlamda karların realize edilme isteği ile başlayan satış baskısı, tırmanan siyasi risk primi ile ile daha da farklı bir boyuta ulaştı. Kısa vadede, özellikle Temmuz ayına kadar olan dönemde inişli çıkışlı seyrin devam etmesini bekliyoruz. En azından 23 Haziran tarihinde düzenlencek İngiltere referandum sonucu görülmek istenecektir. Şimdlik, ABD cephesinden gelen karmaşık veriler ve FED yetkililerinin faiz artırım yönünde verdikleri yine karmaşık sinyallere rağmen FED’in bir müddet daha bekle ve gör stratejisine devam etmesini bekliyoruz. Her ne kadar kısa vadede yurtdışı görünüm sakin olmaya devam edecek olsa da, içerde, iç kaynaklı görünümün belirsizlik arzetmesi kafalarda soru işaret yaratıyor. Yurtiçi yerleşiklerin kurun 3 psikolojik seviyesinen 2,79’a giden yolculuğunda bankalarda tuttukları döviz stoğunu (DTH) 16 milyar dolara yakın artırdıklarının altını önemle çizmek istiyoruz. Muhtemelen, AK Parti’nin olağanüstü kongre kararı alması ve Başbakan Davutoğlu’nun aday olmayacağını açıklamasının ardından ortaya çıkan yeni siyasi belirsizliğin getirdiği hızlı yükseliş, DTH stoğunda bir miktar da olsa bozulmaya imka tanıyacaktır. Ancak, tırmanan risklere karşı, döviz cephesinde inişili çıkılşı görünümün devam edeceğini, ancak kurun yılın ikinci yarısında yükselme eğilimli bir seyir izleyeceğini düşünüyoruz. Yeni hükümetin yapısal reform sürecinde izleyeceği duruş, Sn. Mehmet Şimşek veya Sn. Ali Babacan gibi emniyet sigortası olarak görülen isimlerin kabinede olup olmayacağı piyasaları yakından ilgilendiriyor. Haliyle, piyasaların güvenini kazanamayan kişilerden oluşacak yeni bir ekonomi takımı piyasaları bir miktar daha gerebilir. Kur cephesi ile ilgili olarak, çok kısa vadede aşağıda 2,9450 yukarı ise 2,9750 seviyelerine dikkat etmekte fayda var. Olası bir iyimserlik ile her ne kadar zor görülse de 2,89 seviyelerine doğru bir geri çekilme alım; 3 – 3,05 seviyelerine doğru olası bir atak ise döviz satıp TL’ye geçme yönünde fırsat olarak görülesi gerektiğini düşünüyoruz. Olası erken seçim, başkanlık veya anayasa değişikliği konusunda ısrar ve toplumsal huzurun bozulması, ister istemez enerjinin ekonomiden tekrar siyasete kayması, piyasalarda negatif fiyatlanmaya devam edilecektir. Öte yandan, piyasaların gözlüğü ile, reform isteğinin korunacağı veya mevcut ekonomi takımının devamı, Türk mali piyasalarına olumlu yansıyabilir.
Bugüne dönersek, küresel piyasalarda, zayıf şirket karları ile hafif de olsa satışların etkili olduğunu görüyoruz. Petrol fiyatlarının ABD’de azalan stoklar ve Nijerya’da üretim kesinti ile yeniden 48 dolar seviyesi dayandığını not etmek gerekiyor. Bugünün makroekonomik veri takvimi yoğun değil. ABD’de açıklanacak haftalık işsizlik maaşı başvuruları ile FED üyelerinin konuşmaları takip edilecektir. İçerde ise buün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu’nun görüşmesine bakmakta fayda var.
