Güneyin niyeti ! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Güneyin niyeti !

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

“Keçi can derdinde kasap et derdinde!”

Şu sıralarda Güney’le içine düştüğümüz siyasi durum tam da böyle! Adamlar işlerini güçlerini bıraktılar, atlarını nalladılar, düştüler Kıbrıs siyasi sorununun çözüm derdine! Bizim derdimiz ise malum! Sabah “battık” feryatlarıyla kalkıyoruz  akşama kadar… Ertesi gün de ayni nakarat!


Bütün olay dün de anlatmaya çalıştığımca “Rum tarafının “çözüm alternatifi” olarak büyük umut bağladığı “birleşik Kıbrıs federal sisteminden” uzaklaşılmakta olduğuna yönelik tedirginliğiyle kuşkuları! Bu kuşkuları körükleyen de DİSİ’nin lideri Neofitu..

Nitekim Anastasiadis diyor ki “Neofitu’nun açıklamalarından  usandım. Tsunamilerle ilgili değerlendirmeler işitmekten yoruldum. Bu tehlike edebiyatından da…”

Neofitu ise “partim adına sonuna kadar konuşacağım” dayatmasında Anastasiadis’e posta koymaya devam ediyor!

PEKİ ama neden?  İşte bu cevabı verirken DİSİ başkanının  “federasyon niyetini” içeren   açıklaması dolayısıyla ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha görüyoruz.”                   Şöyle ki   Neofidu’ya göre “Federal sistem,  Rum tarafının  tüm ada egemenliğini ele geçirerek azınlıktaki Türk cemaatını da egemenliği altına alacağı  bir siyasi oldu bitti yaratacak en ehven çözüm şeklidir!”

Oysa Anastasiadis her defasında müzakere masasında gevezelik yapmakta dolayısıyla sağlanamayan çözüm nedeniyle “federalizm” alternatif olmaktan  uzaklaşmaktadır…

(Ancak zaman zaman Güney’den kulağımıza çarpan bu tip değerlendirmelerdir ki bizi hem gelecekler yönünden  uyarmakta hem de çözüm konusunda  teyakkuzda olmamıza  yaramaktadır.) Çünkü:

GÜNEY “bugünleri” değil, geleceğin Kıbrıs’ını hayal ediyor.  Hasmımız da olsa doğrusu da bu olmalıdır diyoruz.  Çünkü eğer bir siyasi sorun “ulusal dava” ise ve “varoluş mücadelesi” olarak kabul görüyorsa elbette  bu uğurda yürünmesi gereken yol da hedefe uygun olacaktır..

Lafı gevelemeden desem ki “adamlar hâlâ Enosisi unutmadılar,” belki bizim çevrelerde “abartılı bir iddia olarak  karşılanır ama Rum kilisesini tanıyanlar Rumların kiliselerine ne kadar bağlı olduklarını bilenler bu iddiayı yabana atmazlar!

NİTEKİM  Barış harekâtından sonra Kıbrıs’taki siyasi sorunla çatışmaları değerlendirmek durumunda kalan rahmetlik Ecevit, Türk ve Rum halklarının farkını (benzer anlatımımla) “Rumlar emirlerini kiliseden,  Türk mücahidi ise liderlerinden alırlar” derdi.

YANİ diyorum kafamızın bir köşesinde olsun çünkü “birleşik federal Kıbrıs Leyla’nın Mecnun’una kavuşması masalı değildir! Birgün istenmeyen bir çözüm geleceklerimizi karartabilir bu adada duramayız!                                                             **********

BU DA “VERGİ” MACERAMIZ!

2017 yılının “kurumlar ve şahıslar vergileri” yayımlandı. Konuyla ilgili “değerlendirme yapabilecek durumda değilim. Önümüzdeki günlerde ekonomistlerin, maliyecilerin değerlendirmelerini bekleyeceğim  de  ancak diyorum bu konuda şunu söyleyebilirim:

İncelediğim kadarıyla gördüğüm mesela en çok Kurumlar vergisi veren “ilk beş” (Kıb-Tek dışında) aramızdaki TC kökenli şirketlerden oluşuyor.

Kişisel  vergilerde de keza artık gözümüze daha çok çarptığınca önlerde seyrediyorlar.. Adları dillerden düşmeyen bizim anlı şanlı ticaret erbabımızla şirketlerimize baktıkta doğrusu, “ama bu kadarcık vergi” demekten kendimi alamıyorum.. Ki 1977 yılı bu yıl kadar kötü değildi! Memlekete giren arabaları  hayretle sayıyorduk.. Enflasyon da yüzde 14 küsurlarda seyrettiydi! Yani 2018’e göre bal kaymak bir yıldır. Nitekim  şimdilerde enflasyon yüzde 24’in de üzerinde olmalı, bekleyin ki devlet gelecek yıla yansıyacak verginin muradını görsün!

BİR başka gerçeğe döneyim: Bir devrelerde “vergilendirme” olayını hem Mağusa’daki vergi dairesindeki tanıdık görevlilerden hem de işinsanlarının anlatımlarından anlamaya çalışıyordum..

Anladığım da şu oluyordu: “Bu memlekette vergi devletin değil, mükellefin takdiri oranında verilir!” Çünkü devlet vergi almasını bilmez!

Yeminli muhasipler ise “muhasibi oldukları kişi yada şirketin takdirleri” kadar vergi takdiri yapar..

Yani “devlet umduğunu değil, bulduğunu tarh eder!”

GELELİM Kıb-Tek’e. Bu yıl maşallahı var ilk sırada aldı yerini. Bir devrelerde bu vergi şampiyonluğu “Koop. Merkez Bankasının” elindeydi. Sömürülmekten iyicene takattan düşmüş olacak, görevi Kıb-Tek’e devretti. Şimdi  yurttaş parasını Kıb-Tek’e, Kıb-Tek de devlete akıtmakta! Devridaim işte!

NE var ki taşıma suyla değirmen dönmüyor.. Yani diyoruz bu kadarcık vergi ile  bu devlet çarklarını döndüremez…

Bazı çevreler “nüfusumuzun azlığını” dezavantaj olarak görüyorlar.  Eee, nüfus artsa bu kez de üretim yetmezliği söz konusu olacak, dolayısıyla ithalat azacak! Kısaca Dön baba dönelim hacılara gidelim olacak!                                                                **********

KISACA TAKILDIĞIM: (SAYENDE VE SAYELERİNDE!) 

Geçen Pazar günü bir gazetemizde “Söz Sizin” sayfasında Mağusalı bir yurttaş  “Derinya Tiyatrosu ve BM’ler Kampı” başlıklı yorumunda “Derinya kapısının” kaç yıldır açıldı açılacak dendiği halde açılmadığından yakınıyor ve bir  yerde şöyle diyordu: “…Tüm bunlar olurken, sözde yetkili siyasilerimizin açıklamaları umut verici olmaktan çok uzaktı!”

Dikkatinizi çekerim. “Seçilmişlerimize” dolayısıyla devleti yöneten hükümet yetkililerine, “sözde” diyor! Çünkü bizatihi devleti yönetenler dedirtiyorlar bunu! Neyin uğruna? Özgür düşüncenin mi? Yoksa yıllarca  kendimize “mandıra toplumu” dedirtmemizin sonucu mu?

Parlan efendi, Devlete “sözde” diyen insanların ülkesi ancak KKTC kadar olur! Sayende ve sayelerinde!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar