Güney’den bir meslektaş da aynısını söylüyor... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Güney’den bir meslektaş da aynısını söylüyor…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Dünkü yazımda, Rum Yönetimi ve liderinin, içinde bulunduğumuz konjonktüre bakarak, Kıbrıs sorununun çözümünü akullarına getirmediklerini, bunun yerine çeşitli ittifaklar içine girerek, bölgede tek başlarına aktör olmanın hesaplarını yaptıklarını yazmış ve şöyle demiştim;

“Adam dünya devleti olma yolunda hızla ilerlediğini(!) görüyor… Doğu Akdeniz’deki yeni şekillenmenin baş rolünde görüyor kendini. Şimdi durup da çözüm mü düşünsün. Gördükleri gerçek midir, yoksa büyük abilerin planlarının küçük bir parçasıdır da, yakında duvara toslayacak mı, orası henüz belli değil ama, şimdilik çözüm diye bir gailesi yok”…


Demeye çalıştığım, Anastasiadis bütün hesaplarını, muhtemel enerji kaynaklarının batıya taşınmasında Kıbrıs’ın kilit rol oynamasına bağlamış, bu hesapların içinde de ne Türkiye, ne Kıbrıs Türklerini görmek istemiyor.

Hani Nasreddin Hoca’nın bir hikayesi vardır. Evinin etrafını telle çevirir de, ‘buradan geçecek koyunların tüyleri tellere takılacak, ben de zengin olacağım’ diye hesap yapar.

Oysa gerçek politika hiç de göründüğü gibi olmayabilir. Onun görmek istemediği başka hesaplar olabilir ve gün gelir sadece “bir adım” için kullanıldığını anlayabiir. O zaman da iş işten geçer.

Güney’de yayınlanan Fileleftheros gazetesinin yazarlarından Leftheris Adilinis de aynen benim gibi  düşünmüş…

Adilinis, 23 Eylül tarihli “Kapalı Mektup (Closed Letter)” başlıklı yazısında öncelikle bir durum tespiti yapıyor ve genel olarak Crans Montana’dan sonra çok şey değiştiğini, federasyonun artık masada olmayabileceğini, Türkiye’nin BM parametreleri dışında bir çözümden bahsetmeye başladığını söylüyor ve bunun da AKEL dışında kimseyi rahatsız etmediğini vurguluyor.

Yazının vurgusu son paragrafta…

Özetle diyor ki Adilinis; “Hükümet ve bir çok politikacımız, üçlü dörtlü bölgesel ittifaklar kurup,  Türkiye’yi devre dışı bırakarak, bol bol doğal gaz çıkarıp, Avrupa’ya doğal gaz boru hattı döşeyip, ya da burada bir likit terminal kurup, Kıbrıs sorunu çözülmeden de bölgede bir oyuncu olabileceklerine inanıyorlar. Kendilerine başarılar diliyorum. Umarım günün sonunda birbirimize ‘günaydın’ demek durumunda kalmayız”…

Bir başka deyişle, “Türkiye’yi izole edip, yolunuza devam edeceğinizi sanmak hayaldir, buna izin vermezler” demeye getiriyor.

İşte budur…

Eğer bu adada yaşayan, bu adada politika yapan birinin asıl gailesi adada ve bölgede istikrar ise, bu tür geçici ittifaklara değil, adanın gerçek sorununa çare yoğunlaşması gerekir. Çünkü uzun vadede hepimizin çıkarına olacak olan, öncelikle adada bir anlaşmanın sağlanmasıdır.

Kısa vadeli hayallerle bu adanın başına neler geldiğini onlar da biz de yaşadık, biliyoruz.

Şu anda kurulan ittifakların, gelecekte yeni sorunlara gebe olması da caba.

İnandığımızı bir kez daha yazalım, bu zihniyetlerle bu adada çözüm falan olmaz.

“Tüm sorunlarımızın çözümü, Kıbrıs meselesinin çözümünde… Evimizi düzeltmekle falan uğraşmayalım” deniyor ya…

Bu şartlarda bunu söylemek için de biraz saf olmak gerekir…

 

 

 

YERİN KULAĞI VAR

MECLİSİN DEĞERİ:

KKTC Meclisi’nin çatısına çıkarak “mavi” bayrak sallayan sanıklara mahkeme 4 bin TL ceza vermiş. Kıbrıs Türk halkının temsil edildiği yerin damını       işgal etmek bu kadar ucuz olmamalıydı. Olay sadece bir dam “işgali” değildir. Orası Kıbrıs Türk halkının temsil edildiği yerdir. Ve ne acıdır ki, 50 vekil bu karara tepki göstermek yerine, sessiz kalmayı tercih ettiler. Bundan sonra Meclis damına çıkıp eylem yapacak olanlar ceplerine 4 bin lira koysunlar tamamdır…

 

HER İŞİMİZ BÖYLE:

Metehan kapısına üçüncü geçiş yolunu açtık diye övünenler, kusura bakmayın ama yaptığınız o açılış sözde kaldı. Çünkü o kapı kapalı… Kullanılmıyor. Neden derseniz, o kulübeye koyacak personel yokmuş. Şimdi orası için münhal açıp personel alacaklarmış. Devlette yüzlerce geçici işçi var ama, oraya koyacak birisini bulamamışlar. Hatta öğrendiğimize göre, hiç bir memur orada çalışmayı kabul etmezmiş. Yasalara, hizmet şemalarına rağmen. İyi de yolu yaparken aklınız neredeydi be arkadaşlar…

 

 O DA ELEŞTİRDİ:

Katıldığı bir tv porgramında, “Bugün seçim olsa CTP oy kaybeder” diyen CTP eski Genel Sekreteri Kutlay Erk, kabinenin en başarılı ismi olarak Başbakan Erhürman’ı gösterirken, Eğitim Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Tarım Bakanlarını  “başarısız” olarak değerlendirdi.  CTP’de önemli bir isim olan Erk’in bu eleştirilerinin parti içinde nasıl bir karşılık bulacağını doğrusu merak ediyorum. Çünkü son günlerde “eskilerin” hükümete yönelik eleştirileri oldukça sert olmaya başladı…

 

“TEŞHİR VE UTANDIRMA”:

Yıllardır yapılan denetimlerde ortaya çıkan yanlışları yapanların kim oldukları açıklanmıyordu. Bakan Çeler buna son vererek, “Kim insan hayatına değer verir, kim vermez, millet bilsin dedik” diyerek bu şirket ve şahısları isim isim açıklamaya başladı. “Teşhir ve utandırma” olarak açıklanan bu uygulama nedeniyle Çeler’i kutlamak gerek. Yapanların gizli kalması değil, teşhir edilmesi ve herkesin bunların kim olduklarını bilmesi, belki ders olur ve bir daha yapmaya cesaret edemezler…

 

FİYATLAR DEĞİŞECEK Mİ?:

“İçme Suyu ve Zirai Suyun Kullanımı, Dağıtımı ve Hak Sahipliği ile Ücret Tarifelerinin Saptanması ve Tahsiline İlişkin Kurallar Tüzüğü” nihayet çıkmış. Buna göre, suyun vatandaşa satılacağı fiyatı devletin onaylayacağı vurgulanıyor. Şu anda belediyeler suyun  metreküpünü 2 lira 30 kuruştan alıyor. Peki bu durumda Belediyeler fiyatlarını değiştirmek zorunda mı kalacaklar? Yoksa her kaça derlerse, devlet bunu onaylayacak mı? Buna takıldım.  Mesela Lefkoşa Belediyesi’nin belirlediği 4.9-7 lira arası fiyatı devlet aynen onaylayacak mı?…

 

SİYASETE NOKTA:

Ekim sonu yapılacak UBP kurultayında son kez başkan adayı olduğunu vurgulayan Hüseyin Özgürgün, önümüzdeki dönemde milletvekili adayı olmayacağını açıkladı. Bu bir siyasi manevra olabilir, kurultay arifesindeyiz ya diyor ki “son kez bana onay verin ve siyasi hayatıma noktayı koyayım”…Bu açıklamalar UBP tabanında nasıl karşılanır bilemem ama, kim ne derse desin Özgürgün, kurultay iki turlu olursa ikinci tur için güçlü adaylardan birisidir…

 

 

 

ZİRVEDEKİLER

Tufan Erhürman: Başbakan, bir halkın varoluşunun, ekonomisi ve üretimi ile mümkün olduğunu söylüyor; “Kıbrıs Türk halkı varoluş kaygısı yaşıyorsa ekonomik varoluşu ve sürdürülebilirliği temel mesele olarak algılamak ve tartışmak durumundadır”… Eğer ayaklarınızın üstünde duramıyorsanız, zaten yoksunuz…

 

DİPTEKİLER

Vizyon Meselesi: Turizmde çözüm bekleyen o kadar çok sorun varken, bizim bakan farklı şeylerle uğraşıp kendince prim yapmaya çalışıyor. Örneğin KKTC ile Türkiye arasında doğru dürüst bir deniz ulaşımı yok ama, Fikri bey Mağusa-Bafra arasına hızlı feribot seferleri koymayı düşündüklerini açıklıyor. Düşünmüş düşünmüş ve turizmimize can katmak için bunu bulmuş. Tek eksiğimiz bu ya….

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar