Güney’deki şaşkınlık - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Güney’deki şaşkınlık

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Geçen hafta siyaset sahnemizde  kayda değer bir vukuat yada enteresan bir gelişme yoktu..

Ancak Rum tarafından işitilen bir ses doğrusu ya beni şaşırttı çünkü alışılmışın dışında bir açıklamaydı.


Aslında ne o yakada ne bu tarafta haberin içeriği  çok ciddiye alınmadı ama söz konusu 2. Hristostomos olunca etki tepkileriyle etrafı şöyle bir dalgalandırdı ve geldi geçti!

OYSA ne diyordu bir STÖ’nün, çoğu 50 yaşın altındaki gençler toplantısında Başpiskopos Hrisostomos? “Kıbrıs’ta iki devlet kurulmalıdır!”

Her ne kadar “iki devlet” lafını müzakereler sürecinde de “kurucu” nitelikleriyle işitiyorsaydık da “ayrı iki devleti” Hrisostomos gibi fanatik bir papazın seslendirmesi sürpriz olmalıydı!

ANCAK Hrisostomos’un bu çağrısı “koşulluydu!” “Evet iki ayrı devlet oluşacak ama tamamen AB’nin bünyesinde kalacak şekilde.”  Ve kendi ifadesiyle de “Kuzey Türk devleti artık Türkiye sütünden kesilirken tüm ‘yerleşikler’ dediği TC kökenliler de geri gitmelidirler!”

(Tabi Başpispokopos’un bizim Din İşleri sorumlusu Atalay beyefendiyle olan  iyi ilişkilerden söz ederken, “ne istediyse yaptık,  Hala Sultan’ı ziyaret ve Güney’deki camileri onarım konuları ifa eyledik. Ama Kuzey’de 500 kilisemiz tamir beklerken, ora yönetimi bize izin vermemektedir!  Türkiye ise  yılda sadece bir kiliseyi onarabileceğimizi söylemektedir…” Açıklamalarında da bulundu ve bu konularda TC ile iyi ilişkileri bulunan Putin’den yardım isteyeceğini de söyledi…)

TABİ Hrisostormos’un bu açıklamaları başta Akel olmak üzere “adanın taksimi” olarak nitelendirilirken, Haravgi gazetesi de “Başpiskopos kim adına konuşuyor” diyerek tepkisini gösterdi…

Bu arada  Hrisostomos’a üstünde durmak istediğim bir karşı çıkış daha yaşandı Güney’de.

       MESELA Diko’nun başkan adayı Nikolas Papadopulos, Başpiskopos’a  tepki gösterirken, “son asker ayrılıp, garantiler kaldırılana kadar  Kıbrıs sorununun çözülmesinin mümkün olmadığını” söylüyor ve  şunu ekliyordu:  “İki toplumlu iki kesimli federasyon çözümüne eğer  garantilerle  dönüşümlü başkanlık ve  Türk askerinin mevcudiyetinin devam etmesi, nüfusta sayısal eşitlikle veto hakkının da dahil edilmesi söz konusu olursa  problemler  yaşanacaktır!..”

KISACA: Anlıyorum ki Güney’de çözüm konusunda kafalar epey karışık! Fakat bu karışıklığın nedeni “çözümün bir türlü gerçekleşmemesi değil, gitgide Kuzey’e dönme ve adaya egemen olma hayallerinin sönmeye başlamasıdır!

Eğer Hrisostomos bile mayna edip “iki devletten” söz edecek kadar hem kendini şaşırmış hem halkını şaşırtmışsa ve  hâlâ “Türkiye ile garantisinden” çok korkuyorlarsa,  biline ki gelecekte de “çözüm” hayaldir! Geriye kalan tek seçenek “Kuzey” de Güney’i de hizaya getirecek adam gibi devlet olmamızdır!


 

            “SEÇİMİMİZ” HAYIRLI UĞURLU OLSUN!

Nihayet Yüksek Seçim Kurulu seçimle ilgili “nihai” kararının birinci etabını tamamladı, açıklamasını yaptı. Bundan sonra ve kampanya boyunca artık saz söz dümbelek, siyasi partilerle adayların uhdesinde olacak!

Bundan sonra Allah Allah!  Memlekette yollar sırat köprüsüne dönmüşken, trafik dediğiniz tokuşan, çarpışan arabalar atraksiyonlarıyla kan akıtıp canlara kıyarken; düşünün ki şimdi de bu yollara 8 siyasi partinin “konvoyları” duhul eyleyecek!

Savulun seçim geliyor! Tam 389 aday! Say say bitmez!

Tutun ki “küçük ülkenin büyük şovu!” Yahut kel başa şimşir tarak! Neymiş efendim, ancak böylesi bir seçim sistemiyle memleket düzgün yönetilebilirmiş!

Ayıplar olsun! İktidara gelip memleketi yönetemeyenler sonra Mecliste bir araya gelip “yönetemedikleri memleket” için yeni seçim sistemi icat ediyorlar!

Fakat o da ne? “Memleketi yönetemeyen, kurumlarını doğru düzgün çalıştıramayan, ekonomik büyüme yerine rant ekonomisini ikame eden, kentleri çarpık yapılaşmalarla boğan, çevreyi pisleştiren… Bu “siyasi parti ve iktidarları” yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları onca “icraatlarına” karşılık şimdi iddia ediyorlar ki  “öyle bir seçim sistemi yaptılar, bundan sonra seçilenler istemeseler de mümkünatı yok memleketi doğru yönetecekler!”

Breh breh! Yani biz seçmenler 7 Ocak’ta ne yapacağız? Kuzu kuzu sandıklara gidip bunca yıldır şikâyet ettiğimiz kötü yönetimlerin yöneticilerini yeni seçim yüzü hürmetine yeniden seçeceğiz ve umut edeceğiz ki artık memleket çok iyi yönetilecek!

Allahım sen aklıma mukayyet ol diyeceğim de yok! Biz de dalgaya kapıldık, “adam gibi adamlar seçeceğiz” yok “hukukun üstünlüğüne inanlarla yolumuza devam edeceğiz” lafazanlıklarında bir yeni seçim sistemine fit gittik!

Hayır çabaları küçümsemiyorum!  Zaten “bireysel” düşünceler değil, asıl “büyük düşünce ve eylem” toplumsal iradenindir..

       Buna karşın diyoruz ki onca külfete, KKTC iyi yönetilsin diye onca yasa ve çabalara karşın eğer araya sıkıştırılan bu yeni seçim sistemi  de bir işe yaramaz ve özellikle son yıllarda görülen “siyasi iflas” yine sürmeye devam ederse  her halde icat edeceğiniz bir başka seçim sistemi olmayacak, artık Türkiye’den  bir vali getirin de bizi yönetsin!


KISACA TAKILDIĞIM: (ENGELLİ KARDEŞLERİMİZ MECLİSE GİRMELİ DE..)  

Engelli kardeşlerimiz de sorunlarının çözülebilmesi için “kendilerinin de Meclis’e girmelerinden başka çarenin kalmadığını söylüyor ve engelliler için “kota” çağrısı yapıyorlar..

Hiç mahzuru yoktur hatta o Meclis’te aslında her kesimden her meslekten vekiller olmalıdır ki sorunlarını direkt ortalara dökebilsinler.. Ancak:

Engelli arkadaşlar alınmasın!  Gelip giden yönetimler sağlıklı insanları bile canlarından bezdirip hasta ederlerken, siz engelli kardeşlerimize, sanır mısınız ki himmette bulunacaklar da sorunlarınızı çözüverecekler? Aksine korkarım ki engelli girdiğiniz o Meclis’ten kurtulmak için engelleri aşıp kaçarken bu kez siz erken seçim çağrısı yapacaksınız!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar