Bu Çözüm İstemeyenleri anlamak çok kolay. Kendi subjektif niyetlerini ,isteklerini kamufle ederek halka milliyetçilik şekeri ile satmayı denerken, KIRALIN ÇIPLAK olduğunu unutuyorlar.
Cenevre’ye giderken, İngiltere’nin Kuzey Kıbrıs’ı ayrı devlet olarak tanıyabileceği propagandasına hız vermişlerdi.
İngilizler “Tavşan’a KAÇ, Tazıya TUT” politikasının dünyadaki en iyi uygulayıcılarıdır.
Kıbrıs’ta Türk ve Rum çatışmalarını yaratıp, iki toplumu düşman eden siyasetlerin uygulayıcıları İngilizler değil miydi?
Yunanistan iç savaşında, kendi saflarında Yunanistan Komünistlerine karşı savaşan Grivas’ı, Rumların İngilizlere karşı savaşında lider olarak kurgulayan İngilizlerdi.
Yoksul Türk gençlerini “OKSİDARİS POLİS” olarak yazdırıp,Rumların üzerine salan yine İngilizlerdi.
İngilizler, Oynadıkları BÖL VE YÖNET politikalarıyla iki toplum arasında düşmanlığı kalıcı hale getirirken, kendi ÜSLERİNİ tartışma gündeminin dışında tutmayı başardı.
İngiliz üsleri adada, İngilizlerin EGEMENLİK ALANI içerisine sokularak, onlara dokunulmazlık kazandırıldı.
Garanti ve İttifak Antlaşmalarıyla da, Kıbrıs’ın geleceğini belirlemede söz sahibi oldu.
İngilizler, üslerine zarar gelmedikten sonra, Kıbrıs Sorununun çözüm modellerinde ısrarlı olmayacaklardır. Onların tek hedefi, üslerini KORUMAKTIR.
Cenevre toplantısından sonra,İngilizlerin açıklamaları ilginçtir.
Muhafazakâr Parti Eski Milletvekili, Uluslararası Hukuk Uzmanı ve Rauf Denktaş’ın da Hukuki Danışmanı olan Michael Stephen, Kıbrıslı Türklerin Cenevre’ye giderek hiçbir şey kazanmayacağını ve o masada Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin güvenebileceği kimse olmadığını söyledi.
Michael Stephen’in bu açıklamaları 3 Mayıs Günü BRT de ve Kanal T de yayınlandı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması hakkında Stephen, bunun mümkün olduğunu ama Britanya’nın, Amerikalıların da kullandığı askeri üslerini tehlikeye atmamak için bunu yapmadığını söyledi.
İki ayrı DEVLET görüşünü savunanlara daha ne söylemeli.
Üstelik İngiltere, BM de VETO HAKKI olan 5 ülkeden biridir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, kararları veto etme hakkı bulunan daimi üyeler Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya’dır.
Güvenlik Konseyindeki VETO HAKKI OLAN tüm üyeler, Kıbrıs’ta çözümün iki ayrı devletle değil, FEDERASYON TEMELİNDE çözümlenmesi gerektiğinde UZLAŞMIŞLARDIR.
BM nin bu kesin çizgisi belli iken, Türk ekibinin geçmişte savunduğu ve tüm dünyaya kabul ettirdiği FEDERASYON tezinden ayrılması, gerçekte, çözüm zemininden uzaklaşma politikasından başka bir şey değildir.
Üstelik bu yeni politikayı BM nin kabul etmesi ÖNŞARTI ile savunmak, olmayacak duaya AMİN demektir.
Türkiye Dış Politikası, iyi satranç ustalarını barındırıyor. Mısır konusunda, İsrail konusunda, Libya’daki durumda geri adım atan Türkiye, AB yolunda önünün açılması durumunda, Kıbrıs Politikasını da çok kolay değiştirecektir.Görünen köy yolu budur.
