Görev liderlere düşer... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

Görev liderlere düşer…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Biz sağduyu dedikçe, eline pankartı alan sokağa dökülüyor.

Bu gerginlik nereye kadar..?


Her tarafıyla hassas bir toplum, bir ülke, böyle bir gerginliği nereye kadar taşıyabilir ki?

Bir noktada son verilmesi zorunludur…

Bunun çaresi de, parti başkanlarından tutun, sivil toplum örgüt başkanları, fikir önderleri olan herkesin bu sorumluluğu taşıdığını göstermesidir…

Yani Türkçesi, altlarındaki kitleyi demokratik, yasal çerçeveye çekmeleri şarttır…

Eylemlerin ortasında oradan oraya koşturan Erhan Arıklı’nın, sağduyu çağrısı komik duruyor mesela.

Hele de bir milletvekiline Meclis’te saldıran, bir diğerini tehdit eden adamını yanına alıp da bu şekilde konuşması, asla inandırıcı değil…

Aynı şekilde, Afrika gazetesini savunacağım diye toplananların içinde, Kürtçe slogan atanlara da…

Karşı grupta Kıbrıs’ın tek sahibi gibi sloganlar atıp, herkesi rencide eden, korkuya sürükleyenlere de…

Meclis’te kutsal sayılan yeminden sonra ideolojik slogan atanlara da….

Yaptıklarının hiç de sağlıklı olmadığı, adeta bir gerginlik sevdası olduğu, bizzat kendi liderliklerince anlatılmalı, marjinal davranışlar içinde olanlar demokrasi çizgisine çekilmelidir…

Dün bir fotoğraf vardı sosyal medyada, Meclis’i taşlayan biri, yarım saat sonra Meclis’in içinde yeralan kokteylde, UBP milletvekilleriyle fotoğraf çektirmiş…

Meclis’in onur ve haysiyetini ayaklar altına alan biriyle, milletvekilleri poz verebilmişler.

Bir başka vekil, Meclis’in damında insanlar gezerken, aşağıdaki göstericilerle kucaklaşmaktaydı.

Nerede o meşhur anketçiler, çıksınlar halkın arasına ve sorsunlar, sağdan da soldan da gelen bu provokasyonlara bu halk nasıl bakmıştır diye…

Onlar para almadan iş yapmazlar ama ben söyleyeyim…

Bu toplum, önceki gün meydana gelen olayların hiç birini onaylamamıştır.

Çok açıktır ki, aşırılık içinde olanlar şimdilik azınlıktırlar.

Türkiye kökenlilerin de, Kıbrıslıların da çoğunluğu, yapılanlara itibar etmediğini göstermiştir.

Yaratılmak istenen kutuplaşma, şimdilik önlenebilir noktadadır. Başarısız kılmak elimizdedir.

Bunun için de, kitleleri arkalarından sürükleyenlerin, toplumsal huzur ve güvenin sorumluluğu ile hareket etmesi, bu çirkinliklerin de geride bırakılması acil bir gerekliliktir.

Kimse olanları kaşıyıp, menfaat sağlamaya kalkmasın.

Ve kimse sorumluluğu başkasının üstüne atarak kurtulabileceğini sanmasın….

Yapanlar kadar, göz yumanlar da suçlanacaktır…

Bu kesin…

Ve bir de toplum, yapanın yanına kalmamasını beklemektedir.

Burası yasaları olan bir ülke, 18. yüzyılın Teksas’ı değil…

Göstere göstere anarşi yaratanlardan yargı yoluyla hesap sorulmaması ve herkesin bizzat teşhis ettiği kişilerin elini kolunu sallayarak gezmesi, bu gerginliğin bitirilmesine engeldir…

Güvenlik güçleri de bunun farkında olmalı…


 

YERİN KULAĞI VAR

GÜN BİRLİK OLMA GÜNÜ:

Önceki gün yaşananlar beni öğrenci olduğum 1970’lerin Türkiye’sine götürdü. Tıpkı o yıllarda yaşadıklarımızın bir kopyasıydı. Hesap soracak, ülkeyi barış ve huzura kavuşturacak, memleketin sorma gir hanına dönmesine engel olacak, önüne gelenin vatandaş yapılmayacağı, hukuk devletinin yeniden hakim kılınacağı, herkesin parti rozetine göre değil de, bu ülkenin bir vatandaşı olarak eşit haklara sahip olacağı bir hükümetin kurulması için, tüm kırgınlıkların ve siyasi hesapların bir yana bırakıldığı bir formüle bugün ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu bir kez daha anladım…

 

YAPABİLİR MİSİNİZ:

Öncelikle eğer ‘ben tüm kurumlarıyla bir devletim’ diyorsan, Meclis’in damına çıkanı tutuklayacaksın ve mahkemeye göndereceksin. Meclis’te aykırı davranan vekile Meclis İç Tüzüğünü çalıştırıp, yasalar ne emrediyorsa cezasını vereceksin. Ve burada dayanacağın tek şey de hukuk olacak. Medem 1983’ten beridir bağımsız bir devlet olduğumuzu iddia ediyoruz, bu ülkenin sahipsiz olmadığını, bir hukuk devleti olduğunu herkese göstereceksin. Bunları yapalir misiniz siz onu söyleyin…

 

YORUMSUZ:  

Gazetelerden: “Önceki gün yaşananların ardından akşam saatlerinde göz altına alınan iki kişi sabaha karşı serbest bırakıldı”… Ve ardından yapılan paylaşım; “Bu süreçte TC Lefkoşa Büyükelçimize, Başkanımız Mehmet Demirci’ye ve özellikle saatlerce Emniyet Müd. önünde nöbet tutan AK Gönüllülere teşekkür ederiz”…  Varın yorumunu da siz yapın…

 

BM KENDİNE BAKSIN:

Güney Kıbrıs hükümeti, BM’ye şikayet etmiş ve Kuzey’deki basın özgürlüğünün korunması için önlemler almasını istemiş. Bu muydu istenen..? Bunca yasamız var, bunca kurumumuz var, buna rağmen basın özgürlüğünü sağlayamayacak durumda olduğumuz damgası yiyoruz. Bir de bunu alkışlayanlar var. Hak ediyor muyuz..? Herhangi bir insan hakkımızı tanımayan BM’nin, KKTC’deki basın özgürlüğünü temin etmesini mi bekleyeceğiz. Öyleyse yazıklar olsun bize…

 

İNANDIRICI DEĞİL:

Önceki gün hem sokakta, hem de Meclis içinde yaşananları değerlendiren Erhan Arıklı, “YDP olarak gelinen noktadan son derece rahatsız ve üzgün olduğumuzun bilinmesini isteriz” açıklaması yaptı. Keşke eyleme verdiğiniz destekten de, Genel Sekreterinizin Meclis’te yarattığı anarşiden de bahsetseydiniz, o zaman daha inandırıcı olurdunuz …

 

BAŞSAVCILIK AÇIKLAMALI:

Bertan Zaroğlu söylüyor; Doğuş Derya’ya hakaret konusunda kendisine ceza davası açan Başsavcılık, 15 gün sonra davayı hem de gerekçesiz olarak geri çekmiş. Bunu mağdur Doğuş Derya’ya bile bildirme gereği duyulmamış. Madem geri çekecekti, neden açtı? Ortada yargının yaptığı bir yanlış mı var? Ya da şöyle soralım, lütfen kamuoyuna gerekçesini açıklar mı? Yargı şeffaftır. Hepimizin bilmesi lazım. Yargıya güvenimizi devam ettirmemiz için bu şart. Kafalarda kuşku kalmamalı değil mi..?

 


 

ZİRVEDEKİLER

Serdar Denktaş: “Biz çok zor zamanlar geçirmiş bir halkız. Bir devlet kurduysak, çok bedeller ödeyerek kurduk. Hiç bir provokasyon çeşidi, ister düşünce özgürlüğü ve manşet kılığında olsun, ister sağa sola taş atarak camı çerçeveyi indirerek vandalizm kılığında olsun bizi bölemez. Bu ülke sağdaki ve soldaki provokatörlerin şov yapacakları bir sahne değildir. Bu ülkede yaşayan insanların içselleştirdiği en önemli özelliklerinden biri hoşgörüdür. Son zamanlarda bu hoşgörüye büyük hasar verildiğini üzülerek görüyoruz”…

 


DİPTEKİLER

Özgürgün Onayladı: Mevkisi ne olursa olsun, artık söylediklerine itibar edip, yorumlamamak gerekir ama adam kışkırtma yapıyor açıkça. Özgürgün’den bahsediyorum. Kazada arkadaşlarını, evlatlarını kaybeden insanların Başbakanlık korkuluklarına dayanmasını hatırlatıyordu dün. Demek istiyor ki, “siz de yaptınız”. Yani bu yapılanı onyalıyor. Kendisinin de artık uyarılması gerekiyor. Yok mu bu UBP’nin içinde sağduyulu insanlar. Yeter yahu…

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar