“Gökyüzü Bazen Ciğerime Doluyor” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazartesi, Nisan 29, 2024
Köşe Yazarları

“Gökyüzü Bazen Ciğerime Doluyor”

“Ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız

Yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara
Eksik olan bir şey var sana bana dair
Belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif
Ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş
Heybetli gurupların belirdiği saatlerde”
(Attila İlhan)


Eksik etekli bir yaşama 9 ay 10 günlük süreden çok önce, saçı, kirpiği, kaşı eksik biri olarak doğduğumdan mıdır nedir, hayat:
“Kendini kandırma çocuk bal gibi de hayat böyle siyah beyaz geçmiyor
Bir şeyler eksik hayatında bunu sen de çok iyi biliyorsun.”
Dizelerini kafama indiriyor her “tamamlandığımda.”
Tam olma hissi ile kuşlar kadar hafif bir yolculuğa çıksam da, bu uzun sürmüyor.
Yaşanacak elverişli ortam, gerekli koşul ve ısı ayarının tutturulduğu, her şeyin öylece tastamam olduğu bir noktada fark edilip, keşfedilen, örselenip insanın ciğerine dokunan o eksiği fark etme ile başlayan garip bir boşluk açılıyor kendimle yaşamım arasında.
Bazen önüme konulan bir ambargoda kendimi yaşamdan geri çekişimde, ya da ceketimi alarak, omzumu her şeye dönmek istediğimde, bir ezgi (*) ile yitip giderim:
“Eksik bir şey mi var hayatımda
Gözlerim neden sık sık dalıyor
Eksik bir şey mi var hayatımda
Gökyüzü bazen ciğerime doluyor”
Bu şarkıya her başladığımda kaybedenler kulübünün doğal bir üyesi olarak bulurum kendimi.
Buğday başaklarının salınmalarından uzakta, rüzgarın uğultusu arasında, ışık ayarını tutturamayan bir akşamüstünün eksikliğini hissetmeye benzer bu duygu.
Tek bir eksiklikten daha büyük bir eksiklik.
“Eskisi gibi olamamak”la da kendini gösteren bir his.
Hayatın doludizgin akışına rağmen, “eksik kalan nedir?” sorgularını kafaya bir balyoz gibi indiren, tüm her şeyin tamamlanmasından sonra da tamamlanamayan şeyin olduğunu fark etmek = eksiklik.
Hayatı sorgulamanın lüks olduğu bir düzende, yorum, duygu, üretim eksikliği.
Şekil ve kalıp arasında sıkışıp kalan bir ruhun duyduğu sıkıntı hali.
Mahallede oynayan çocukların ütülü ve tertemiz elbiselerle oynadıkları oyundan zevk alamama hissi.
Ne bir aşka, ne bir terke, sadece kendine koşamamanın verdiği büyük eksiklik var hayatımda.
Eksik bir şey var tabii, mor perdelerdeki özeni yaşam telaşında unutan, “denizden yeni çıkmış ağların kokusu”nu, ciğerlerine dolduramayan bir kadının yorumlanması zor bir cümleye olan ihtiyacının eksikliği var hayatımda. Cezasının bitmesini bekleyen birinin dışarıya çıktığında bir daha eskisi gibi olunmadığını anlamasının hissi var.
Değişime ayak uydurmanın, teknolojik yalnızlığın ortasında sanrısı, kanısıyla “gökyüzü tüm uçaklarıyla ciğerimi deliyor” diyen o satır aralarının hissettirdikleri gibi eksik bir “şey” var hayatımda…
Peki ama nedir bu eksiklik? Neyin, kimin, hangi şeyin eksikliğidir.
O müthiş Sezen (Aksu) şarkısı “SIZI”daki gibi:
“Hiç aç, susuz yaşamadım ki
Hiç parasız pulsuz kalmadım ki
Hiç aşksız, sevgisiz olmadım ki
Neden, neye kime bu özlem?”
sorularını sorduran, boşluğun dolamadığı tam olamama hali nerden gelmektedir?
Tamamlanamama, bütün olmama, ulaşamama, kavuşamama demek midir?
Yoksa eksiklik bir çeşit “yerini bulamamak” mıdır?
Cümleyi tamamlayamamak mıdır?
Tadı eksik bırakan mıdır?
Ondan başkası tarafından doldurulamayan mıdır?
Eksiklik bazen bir ad, bir anı, bir kayıp, bir ayıp mıdır?
Olmasa bile var kalan mıdır?
Tamamlanmak için beklenen, kemale ermeyenin de, kifayet etmeyenin de ortak paydası mıdır?
Yoksa tamamlanınca eksiğin ne olduğunu fark ettiren midir.
Pir Sultan’a:
Pir Sultan’ım ırak yoldan gelirsin
Gevherin kıymetini nerden bilirsin
Eksikliğim çoktur sen de bilirsin
Eksiklikle kabul eyle gel beni
dedirten midir? “Sensiz bir eksiğiz” denen moda sloganın gerçek halidir.
İçinde kıpırdanan kaygan, kaypak, yer değiştiren duygular arasındakidir.
Tamamına erdirmeyendir.
Biraz uzağında geçmişinin takılıp da kaldığı yol ortasında tüm bu eksiklerle var olabilme kavgasıdır.
Aslında en büyük eksiklik, “eksik bir şey var” düşüncesidir.

(*) Nadir Göktürk’e ait Ezginin Günlüğü şarkısı Eksik Bir Şey’den alıntı.
———————————————————————————————-
Kayahan’a saygıyla…
Kayahan şarkılarının hayatımıza kattığı 8 ders

Şarkılarıyla Türk müziğine damga vuran Kayahan’ı bu sabah kaybettik. Geriye 90’larda ilk gençliğini yaşayanların, aşık olanların, ihanete uğrayanların, sevip de sevilmeyenlerin kısaca “yolu sevgiden geçen herkes”in hafızasına kazınan efsane şarkıları kaldı. İşte üstadın şarkılarıyla hayatımıza kattığı 8 ders


Odalarda ışıksızım
“Odalarda ışıksızım, katıksızım, viraneyim… Seni sensiz duvarlara yazan benim divaneyim…”
Sene 1992. Karşı komşunun güzel kızına bir türlü açılamayan, sivilceli ergenliğimiz tam da bu şarkının içinde saklı değil miydi? Abilerinin yakışıklı arkadaşına iç geçirip de, yastık altı hayalleri kuran genç kızlarımız bu şarkıda az heder etmedi kendini.
Kayahan, şarkı biterken durumu özetlemişti halbuki:
“Posta posta hatıralar voltalarda yar
Ben perişan günlerim dar, anlamazsın yar.”
Çünkü anlatamadığımız, anlatmaya çekindiğimiz aşkların anısına ağıt yakmaktı ilk gençlik…

Yemin ettim
Teyp takılırsa kaset tekerleğine kalemi geçirip de geri sardığımız bir şarkı daha! Hanginiz bu şarkıyı dinlerken derinden bir “Ah be…” çekmedi söyleyin?
Günümüzün atarlı-giderli aşklarının idrak edemeyeceği sözler: “Seni versinler ellere beni vursunlar. Sana sevdanın yolları bana kurşunlar.”
“Biz kahrolsak da, bari sevdiğimiz mutlu olsun” felsefesini damarımıza işleyen Kayahan’dan öğrendik bir yemin edip de dönmemeyi.

Geceler
Aşkın, efkarın mabedi geceleri hiç es geçer miydi usta? “Geceler yar yar, dört duvar efkar” diye inleyip, ağladığımız zamanlarda kendi ruhumuzda, bir başımıza duygularımızla tavaf etmeyi öğrendik ondan. Bütün aşklarımızda hep gecelere selam çakarak…

Esmer günler
Kendime torpil geçeyim: Sıradaki şarkı, şu an dinlediğimde bile hatırladığım ilk aşkıma gelsin.
Evet, bir nesli kahreden şarkıdan bahsediyorum.
Tabii 90’larda ne Facebook var, ne Twitter. Instagram’dan atarlı fotoğraf da paylaşamıyoruz. Elde var olan tek şey; Kayahan ve Nilüfer düeti eşliğinde içimize ağladığımız esmer günler.
“Sen de mi aklıma sığmıyor sen de mi? Sen misin her şeyi silmekten bahseden? Böyle gitmek var mıydı? Demek yine bana hüsran. Bana yine hasret var. Yine bana esmer günler düştü eyvah!”
Ayrılıklar da sevdaya dahilse Kayahan’dan öğrendiğimiz bir hayat dersi daha; aşkını bağıra çağıra, damardan akan kanı hisseder gibi yaşayacaksın. Ayrılığı kabullenip, susmak mı? Sen delisin!

Aşk bayrakları
Şimdiki eşi, o zaman vokalisti İpek Acar’la klibini hatırlamayanınız var mı? Klipte ‘Hadi yine iyisin Tayfun’un saksafon solosu da işin bonusu.
“Dalga dalga uçuşuyor aşk bayrakları
Asi gönlüm sarhoş olmuş yaz zamanı.”
Aşık olup da, küt küt atan kalbi saklamamayı, hayallerimizin peşinde koşmayı bu şarkıyla öğrendik.

Emrin olur
“Adını yazmışlar gökyüzüne. Fırtınalar düşmüş kaderime. Yolumu çizmişsin sen yine.
Emrin olur gülüm emrin olur.”
Kayahan’ın bu şarkı için uzun süre yalnız kaldığı söylenir. Velhasıl yalnızlığın dibine vurmadan bu kadar nefis bir şarkı nasıl çıkardı ki.
Dönelim gençliğimize: Sene 1997. Biz ona kul köle oluruz, o terk eder. İnsanın dünyası başına yıkılmışken, nasıl olur da bu kadar naif isyan eder? Koca bir gençliğe, efendi gibi acı çekmenin yolunu yordamını Kayahan gösterdi.

Sabahlar uzak
Kadehi masayı vura vura söylenmesi gereken bir Kayahan şarkısı der ki;
“Gel vefasız, gel vicdansız. Çağırmazdım acil olmasa. Gel insafsız ah kitapsız. Yanıyorum arzularınla.”
Kayahan’ın okuduğu şiirle bünyeyi tarumar eden şarkıdan çıkardığımız ders: Aşkta gurur yoktur. Göğüs kafesiniz kalbinizi taşıyamayacak kadar ağırlaştıysa, yarın için sabretmemeli. Hemen şimdi çağırmalı.

Beni anlamadın ya
“Beni anlamadın ya. Ben ona yanıyorum.”
Bünyede aşırı dozda duygu yüklemesi olmasın diye son şarkıyı “La fa, la sol” diyerek bitirelim. Sevip de ince ince sitem etmeyi ondan öğrendik.
Kayahan’ın son sözleriyle yazıyı noktalayalım: “Düş edin, düş ettiğiniz müddetçe yaşarsınız.”

ELVAN YARMA
HÜRRİYET KELEBEK

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar