Bir pusulanın temel noktalarını anlama konusunda adanın dört bir yanındaki insanların aynı derecede kafası karışmış olması ilginçtir. Örneğin ne zaman eşim ben araba sürerken bana yolu tarif etse, sola dönmemi söylerken eliyle sağı işaret eder.
Bu da benim ona “Senin solun mu yoksa standart kabul edilen sola mı sevgilim?” diye sormama yol açıyor. Sağ ve sol anlayışındaki karmaşayı Ada’da yaşayan kişilerin siyasete bakış açılarında da gözlemlemekteyim. Hatırlarsanız 13 yıl önce solcu barışseverler, bizi barışa daha yakın hale getirmeyi planlayan uluslararası bir barış planına hayır demişlerdi. Şimdi ise, siyasi kontrol güçlerini biraz daha uzun süre elde tutmak isteyen kafası karışmış barışsever sağcılarımız var. Dediğim gibi bu durum ilgimi çekti ama gerçekten şaşırmadığımı da eklemeliyim.Bireyle çevresini uyumlu hale getirmeyi amaçlayan bir Çin felsefesi olan Feng Shui (Rüzgar- Su), pusulanın standart sekiz ana noktasına dokuzuncu bir konumu daha dahil etmenin önemini vurgular.
Bu nokta, çevresi tarafından etkilenen bireyi temsil eder. Bir evin inşası veya mezar yeri seçimi gibi önemli olaylar üzerinde karar vermek için sekiz talimat ve söz konusu merkez dikkate alınmalıdır. 1.7 milyar Çinlinin yanı sıra dünya çapında milyonlarca insanın bu fikri takip ederek yaşamlarını şekillendirmeleri önemlidir.
Batıdaki felsefe dünyası, önemli konuları kararlaştırırken yalnızca bir referans noktası baz alarak işleri basitleştirmiştir; Doğu Türkiye, Kuzey Avrupa, Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs.. Akdeniz’de, güneyden kuzeye daha iyi bir yaşam bulmak için göç eden insanlar ötekileştirilmiş, kültürel olarak daha az gelişmiş ve sömürülmeye mahkum olarak kabullenilmektedir. Avrupa’da, Almanya’dan Avusturya’ya kaygı verici bir hızla oluşmaya başlayan Göç ve göçmen karşıtı (anti-immigration) partiler göçmenleri Avrupa’dan çıkaracakları vaatleriyle seçmenin desteğini toplamakta yükselişte.
Aynı anda Malta’da, organize suç- politikacılar (yozlaşmış sıfatını eklemeli mi?) ve kitlesel göç arasındaki ilişki noktalarını birbirine bağlamaya çalışırken havaya uçurulan bir gazeteci – Daphne Caruana Galizia- var. Söz dörtbir yana çoktan dağılmış durumda, günümüzde bir akıllı televizyon deneyimi olarak kabul edilen NETFLIX’te dahi.. Son eklenen yükselişteki dizilerden birinde, Roma’daki kardinalin şimdi hayırseverliğe dönen eskinin açgözlü bir kentsel gelişimcisine “Anlıyorum ki göçmenler yeni uyuşturucu ama sadece daha kârlı” dediğini seyrediyoruz. Durum şu; adada çok sayıda göçmen ve sol veya sağ skaladan birçok güvenilmez politikacı var.
Güneydeki 5 kişiden neredeyse 1’i Kıbrıs’ta doğmamış ve kuzeyde de çok sayıda göçmen mevcut. Dolayısıyla cevaplanması gereken sorular çıkıyor ortaya; Adaya göç eden hayatlarını bu adada devam ettirme kararı almış bu insanları adaya, adalı olmaya nasıl entegre edeceğiz, kendi değerlerimize nasıl katacağız? Sömürülmelerine nasıl engel olacağız, nasıl koruyacağız onları? Toplumun içeresinde kendilerine ait sesi olan bir güce nasıl dönüştüreceğiz? Fransa’da göçmen çocukları parlamentoda, Almanya da durum aynı. İrlanda’da Başbakan Hint kökenli. Feng shui’nin bireyi ve çevreyi temel unsur olarak alan 9. elementini nasıl oyuna dahil ediyoruz? Alagadi’de yüzümde doğudan esen rüzgarı hissederek denize karşı oturup gün batımını seyrediyorum; ve kendimi bütün yönlerle ve daha birçok şeyle bağlantıda hissediyorum. İnsanlar “ Ha güneydensin?” diyor; “umarım hayır” diye düşünüyorum içimden.
