Rum tarafında bir Rum askerinin 2 Filipinli kadının hunharca katledilmesi, Türk tarafında ise Nijeryalı bir gencin öldürülmesi , dikkatleri yeniden göçmen işçilere ve ırk ayrımına getirdi.
Kuzey’de Afrika kökenli öğrenciler, Kıbrıslıların kendi sorunlarına karşı duyarsız olduğunu savunurken, Güney’de de çalışmaya gelmiş yabancı işçiler, Rum polisinin ve halkının davranışlarından şikayetçi olmaktadırlar.
Bir ülkede ekonomik durum bozulmaya başladı mı, o ülkede ırkçılık da yükselmeye başlar.
Irkçılık önce yabancı işçi düşmanlığı ile başlar. Sonra adım adım, FARKLI olana saldırmaya dönüşür.
Suriye’den kaçıp canını kurtarmak için yabancı ülkelere doğru başlayan göç, gerek Avrupa’da, gerekse Türkiye’de milliyetçilik ve ardından da ırkçılık akımlarını güçlendirdi.
Türkiye içerisinde güçlenmeye çalışan ırkçı düşünceler, önce Suriye’li düşmanlığı ile beslendi. Şimdi ise farklı olana saldırmak, ırkçılığın silahı oldu.
Türkiye’de Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yönelik şiddet hareketi, FARKLI OLANA yaşam şansı vermemenin bir yansımasıdır. Bu yansıma durdurulamazsa ,FAŞİZMİN AYAK SESLERİ haline dönüşecektir.
Avrupa’da, özellikle Suriye’li göçmenleri kabul etmeme de ırkçılık hastalığıdır.
Oysa, Avrupa da , Amerika da geçmişte göçmen hareketinin içinde yer almışlardı.
Avrupa’dan ABD ye giden göçmenler, Amerikan toplumunu yaratmıştı.
Globalizm çağında, Dünya Pazarı tek Pazar haline gelirken, Kapitalizm tarafından ezilen ulusal burjuvazinin kendi iç pazarını koruma çabaları, o ülkelerde Irkçılık mikrobunun güçlenmesine yol açmaktadır.
Siyasal veya kendi ülkelerindeki koşullara güvenememe şeklindeki çıkmazlardan dolayı DÜNYA’daki ve Akdeniz’deki göç hareketleri yakın bir gelecek içerisinde durmayacaktır.
Kendi ülkelerindeki anti demokratik yapıdan, gelecek endişesinden ve baskılardan dolayı, insanlar AVRUPA yönünde göç dalgalarına devam edeceklerdir.
Özellikle Uzak Doğu’dan Kıbrıs’a ve diğer AB ülkelerine yasal veya kaçak, işgücü akımı , daha iyi bir yaşam umuduyla devam edecektir.
Göçmen olsun veya yasal işçi olsun, başka ülkeye giden insanlar, işçi ücretlerinin düşmesine ve ülke içerisindeki çalışanların iş koşullarının zorlaşmasına neden olmaktadır.
Bu durum ise, ülke içerisinde ırkçılık mikrobunun yayılması için, elverişli bir zemin oluşturmaktadır.
Irkçılık, ilk başlarda yabancı düşmanlığı, daha sonra ise, FARKLI olanı ezme haline dönüşmektedir.
Ülke içerisinde demokratik yapının güçlenmesini isteyen herkes, yabancıların da, bizim gibi insanlar olduğunu hatırlaması ve bunu sık sık hatırlatmamız , bir insanlık ödevidir.