Göç eden son ‘Kıbrıslılar’... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Göç eden son ‘Kıbrıslılar’…

Kemal Akkan BatmanKemal Akkan Batman

İsim önemli değil ancak saygın, emekli, öncesinde öğretmen ve akademisyenlik yapan, sonradan eğitimle ilgili bir işyeri açan, değerli bir kişi eşiyle birlikte neden KKTC’yi ‘ülkesini’ terk eder. Orta yaşlılık ve yaşlılık dönemini neden başka bir ülkede sürdürmek ister? Üstelik vatansever, halkçı ideolojiye sahipti gidenler!

KKTC’nin sokakları onların ‘aniden’ buraları neden terk edip gittiklerini anlatır.


Girne’den gitmişler. Eski Girne yok ki artık. Onların da canını sıkmıştı Girne’nin dönüştürülmesi. Sokaklarında inanılmaz büyük yapılar, adeta gökdelenler. Nefes almak imkansız, Güneş bile yok artık. Hangi parayla nasıl yapılmış bu ucube binalar, kimse bilmiyor. Bilinen paranın renginin ‘koyu’ olması.

Her yerde ‘mafya’ var artık, güzelim Girne’de. Eskiden insanların ‘ev’i vardı; dönüşümden sonra ‘mal’ oldu. Mal’ını kiraya verecek olsa türlü problemler. Kiracı kirayı vermiyor, türlü borç takıp gidiyor. Problemi dile getirecek olsa karşısında ‘mafya’yı bulup, tehditler alıyorlar.

Sokaklar mafya vari tiplerle dolmuş, hayatınızdan her an endişe ediyorsunuz’ diyorlardı gitmeden. Sapık dizilerden fırlamış mafya kılığında tipler, Girne’nin sokaklarını gasp etmiş.

İşyerleri başka bir kültürün örnekleri ile bezenmiş. Bizlerin alıştığı ‘adalılık’ kaybolmuş. Dönüştürme alışık olmadıkları ürünlerle dolu.

Girne’nin okullarında okuyanların demografik yapısı da dönüştürülmüş. Yarıdan fazlası buralı değil ki. Buralarda bizim kültürümüzü okullarda okutmaya kalksak, öğrenciler buralı değil ki! Sonrasında buralarda yuva, vatan, ülke kurma hayalleri de yok ki. Hani eğitim insanları, yeni nesli yaşadıkları topluma uyum sağlamak içindi? Onlar buralara uyum sağlamayacaklar ki deyip, valizlerine çok eski siyah-beyaz fotoğraf albümlerini de koydular ve zipleri çektiler.

Komşuları vardı çok eskiden Girne’de. Hani bazı zamanlar elinde bir tabak, içinde ‘çiçek dolması’ ile gelen komşuları; onlar da artık yokmuşlar. Onlar da dönüştürmeden sonra evlerini satıp, mal dedikleri apartmandaki daireleri almışlar, trafik ve keşmekeşten uzak başka bir yere, yeniden ‘göç’ etmişlerdi.

En çok da giderken ‘bay bay’ diyebilecekleri ‘komşuları’nın olmamasına üzülmüşler. Bu durum valizleri taksiye doldurmada onlara daha da hız kazandırdı. Zihinlerinde yeniden ‘doğru yapıyoruz buradan gitmekle’ cümlesi geçti.

Çocuklarını ve torunlarını nasıl bırakıp gidebiliyorlar, ortayaşlılık döneminde? Sokaklar cevaptı. Sokaklar bu kadar yapılaşmayı kaldırmadığını çığlık atarak anlatıyordu. Güneş sokaklara inmiyor artık. Kanalizasyonlardan pis sular fışkırıyor, yollar bile arabalardan şikayet ediyor. Trafikte keşmekeşinde Girne Akçiçek Hastahanesi’ne bile gidilemiyor artık diyorlardı. Gitseniz bile sabahın ilk ışıklar ile sıra numarası almak için yollara çıkmak lazımmış.

Sağlık için hep ‘özele’ gittik. Özelden sağlığımızı satın aldık. Peki ne diye o kadar vergi ödemiştik yıllarca? diye sorarak, evde önemli bir şey unutmadıklarını kontrol için bir kez daha evi kolaçan etmeye gittiler.

Halbuki her ikisi de yıllarca vergilerini, sigorta paralarını yatırmışlar, ortayaşlılıkta bunun karşılığın görmek istiyorlardı; ‘mümkün değildi’ diyorlar.

Her şeyi ‘satın aldık’ buralarda yıllarca. İçtiğimiz suyu satın aldık, çocuklarmız için eğitimi satın aldık, güvenliğimizi ‘özel güvenlik şirketinden’ satın aldık. ‘Ortayaşlılıkta devlet bizi korumadı; gençliğimizde bizim onu koruduğumuz kadar o bizi korumadı’ dediler.

Biz gidiyoruz dediler taksiye bindiklerinde. Topluma uyum sağlamak için aldığımız eğitim bizi burarala ‘uyumsuz’ yapmış. Biz buralara ait değilmişiz dediler.

Biz insana insan diyen, hayvanların ve çevrenin hakkını veren, çocukları ve kadınları koruyan, yaşlılara saygılı bir ortayaşlılık ve yaşlılık dönemi için, bizimle aynı düşünen diğer dünyalıların olduğu bir yerlere gidiyoruz.

Ne kadar trajik bir durum. Doğduğunuz, kişiliğiniz oluştuğu ‘yuva’ dediğiniz yeri, insan ömrünün en güzel geçmesi gereken, sakin ve huzurlu döneminde terk etmek!

İnsan ömrünün son çeyreğinde başka yerlere ‘yuva’laşmak için ‘göç’ etmek ya da daha doğrusu ‘ettirilmek’.

Saygın insanlarımızın bile bu duruma düşürülmesi, KKTC olgusunun hazin durumunu özetlemekte. Meslek sahibi, prestijli mesleklere sahip ortayaşlıların bile ülkeyi terk etmesi, her tarafın çürümüşlüğünün göstergesidir.

Bu konuda biraz kafa yormanın zamanı gelmedi mi daha? Ekonmik problemi olmayan ortayaşlılar bile KKTC’yi neden terk ediyor? Düşünmek lazım.

Bananecilik, özellikle adam kayırmacılık, ganimet düzeni, gelen-giden aynı olgusu ve özellikle eski siyaset artık yıkılmalı.

Yoksa ilerde buna neden olanlar da valizlerine en son eski siyah-beyaz albümleri koyup, valizin zipini çekip, arabalarını da sattıkları için taksiye binecekler ve Larnaka’dan, yeni ‘yuva’ya uçacaklar. Uçaktan adaya baktıklarındaysa Yunanlı pilotun şu anonsunu duyacaklar ‘Bugün size bir süprizimiz var. Hava açık ve berrak olduğu için aşağıya bakarsanız dağın üzerindeki bayrağı göreceksiniz’, tıpkı bizim duyduğumuz gibi.

Belki de buraları için zihninizden geçecek olan da ‘sahi dağdaki bu bayrak ne içindi?’ sorusu olacak; ancak iş işten geçmiş olacak.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar