Gelen ağam, giden paşam... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Gelen ağam, giden paşam…

UBP’nin dört yıllık iktidarını çok eleştirmiştik. Hatta İrsen Küçük kabinesini, gelmiş geçmiş en kötü kabine olarak ilan etmiştik. Zira o dönemde, Kıbrıs Türkü olarak hiçbir dönemde işitmediğimiz sözleri ve yakıştırmaları, aşağılamaları da  duymuş, yaşamıştık… Bunların hepsi doğru. Eksiği var fazlası yok. Seçmen, 28 Temmuz seçimlerinde sandık başına gittiğinde bu yapılanların hesabını sormak, siyasilerin etrafında çöreklenen küçük bir azınlığın, çıkar grubunun defterini dürmek ve hak ettiği idareyi getirmek için oyunu kullandı… Hatta o kadar ki, dürüst namuslu adaylar seçilsin diye, karmaya asıldı.  Sonuçta seçim bitti… Meydanlarda vaat edilen o güzel günlerin tamamen bir yutturmaca olduğunu, hesap sormanın sadece, “seninkiler gidecek, yerine benimkiler gelecek”ten ibaret olduğunu, aslında bütün niyetlerinin kendi kadrolarını yerleştirmek olduğunu çok erken öğrendik. Alakalı, alakasız birçok isim, liyakat ve bilgi gözetilmeden, sadece “iyi partili” kıstaslarına göre atanmaya devam ediyor.
O zaman sormak lazım, sizin UBP’den farkınız ne, seçim öncesi topluma verdiğiniz sözler nerede..? Yok Kıb-tek özelleşemezmiş, yok Ercan’ı geri alacakmışız, bundan böyle parti rozetine göre değil, hak ediş ve liyakata göre atamalar yapılacakmış, mış mış mış…                                                                                   
Evet, her iktidar kendi çalışma arkadaşlarını seçme hakkına sahiptir. Zamanında UBP de aynısını yapmıştı. Ama Allahı var, hiç olmazsa UBP bu konuda, CTP ve DP kadar iddialı söylemlerde bulunmamıştı…                                                                                                                                                  
Hükümetin kuruluşunda TC ile yaşananlar, “Alo Ben Beşir” olayı ve iki ayı aşkındır iktidarda olan hükümetin elle tutulur tek bir icraata imza atmadığı gerçeği. TOMA olayı dışında hiçbir soruna çözüm üretememiş, olayları akışına bırakmış, otoritesini kuramamış bir hükümet. DP içerisinde UG’lilerle olan uyumsuzluk, Genel Başkan Denktaş’ın kararsızlığı ve her geçen gün parti içinden yükselen tepkisel sözler… Hükümetin büyük ortağı CTP’de durum daha da vahim. Sadece hükümette değil, parti içerisinde de otoriteyi sağlayamayan, beklenen performansı gösteremeyen, kısa sürede kendine duyulan güveni kaybetme noktasına gelen Yorgancıoğlu, her iki tarafta da sıkıntılar yaşıyor. Tüm bu olumsuzlukların çıkış noktası olarak gördüğü kurultay süreci de, Genel Sekreter Asım Akansoy’un adaylığını açıklamasıyla birlikte daha da karmaşık bir hal aldı. Bir tarafta seçim öncesi verilen, ancak hala daha adım atılmayan sözler, diğer tarafta yaklaşan kurultay stresi, Yorgancıoğlu’nun elini kolunu bağlamış durumda…                                                                                
Memleketin durumu ahvali böyle. Muhalefet partilerinin ise, kendi sorunlarıyla uğraşmaktan etrafa bakacak halleri yok. Memlekette bir hükümet olduğuna bin şahit ister. Böyle olunca da toplum olarak bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete… Ekonomi, siyaset kimin umurunda. Sertoğlu Zürih’te imza atmış, TC özelleştirmeler ve imzalanan protokolün uygulanması için bastırıyor… Ne yazık ki buna odaklanması gereken hükümet, kendi kadrolarını oluşturmak, “adamlarına” mevki makam dağıtmaktan başka bir şey yapmıyor…                                                                                                                                                        
Peki ama,bu düzene kim dur diyecek!!! Görevden almalar, atamalar… Birikimleri, tecrübeleri bir kalemde silip atmalar… Müşavir ordusuna yeni neferler… Bakan çocuklarına müdürlük vermeler…  “Ama geçmiştekiler de yapmıştı” argümanının arkasına sığınıp çarklarını döndürmeler… Aslında müstahakımızdır bu yaşadıklarımız.  Ne umduk, ne bulduk. Utanmasak başımıza b.k yağıyor, “bu iyiye işaret” diyerek, hemen koşup bir piyango bileti alacağız…
                                                                                               

YERİN KULAĞI VAR
O IŞIK HALA YANIYOR:                                                                                                                                          Bir 10 Kasım’ı daha basmakalıp demeçlerle geçirdik. Oysa O, her fırsatta, insanların kendisini düşünceleriyle anmalarını isterdi. Devlet adamlığı, devrimciliği, bağımsızlık ve özgürlük liderliği bir yana bir düşünürdü Büyük Atatürk. Keşke hiç olmazsa sıfırdan kurulan bir devleti nasıl yönetmek istediğine bir baksaydık, keşke bizim siyasette söz sahibi olanlarımız hiç olmazsa bu bakımdan onun takipçisi olabilselerdi…
YÜZÜNÜZ KIZARDI MI ACABA:                                                                                                                              Onkoloji alanında tek hekim olarak çalışan Dr. Özlem Gürkut’un sözleri tam bir feryat. Ayda 35-40 yeni kanser hastası ne demek. Bakan hemen açıklamış, “Türkiye’den doktor gelmeye devam edecek”… Peki doktorların geldiği Adana’daki hastaneye olan borçlar ne olacak? Yoksa yeni borç kapısı mı bulduk? Tabii yeni bakanın bu işte zerre kadar bir suçu yok. Suçu olanlar çok başka yerlerde keyif çatıyor.
OLMADI SAYIN KAŞİF:                                                                                                                                          Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif’in kızının Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’na Bakanlık Müdürü olarak atanması etik olmadı. Ancak Sayın Kaşif’in, kendi makam, mevki ve gücünü kullanarak kızını müdür yaptırması, inanıyorum ki bilgi ve deneyimiyle çevresinde sevilen birisi olan kızını da zora sokmuş, diğer taraftan parti içerisindeki kanatlarda yaşanan soğukluğu daha da derinleştirmiştir…
MİSAFİR EVE SAHİP ÇIKTI:                                                                                                                                      DP içerisinde UG kanadı ile yaşanan sıkıntılar, son atamalarla had safhaya çıktı. Özellikle birçok DP’li, partinin UG kanadının idaresine geçtiğini ve Genel Başkan Serdar Denktaş’ın gelişmelere seyirci kaldığını söyleyerek tepki koyuyor. “Evimize aldığımız misafir, eve sahip çıktı” yorumunu yapan DP’liler,  evimizde yabancı olduk” değerlendirmesinde bulunuyorlar…
DİREKTEN DÖNDÜK:                                                                                                                                                 Necati Şaşmaz’ı, meşhur dizisi Kurtlar Vadisi’ndeki rolü nedeniyle kültür elçisi yapmıştık. Hani dünyada tanınıyordu ya… Dizi Afganistan’da da haftada 4 gece yayınlanıyormuş. Gazne kentinde diziden etkilenip, Büyük İskender rolüne giren bir çocuk, filmde gördüğü yöntemle arkadaşını boğmuş. Allah’tan sözde elçilik iptal edildi de rezil olmaktan kurtulduk…
TEK BU OLSUN:                                                                                                                                                               TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, CTP’nin seçimler öncesinde halka birçok yalan söylediğinin seçimlerin ardından ortaya çıktığını iddia ederek, bunun en son örneğinin de Kıb-Tek konusunda yaşandığını kaydetmiş. İnşallah bununla kalırlar. Çünkü CTP’nin seçimler öncesi verdiği sözler dağlar kadar, yarısını yapsa bu toplum ihya olur…
TAKTI BİR KERE:                                                                                                                                                           Hataylılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Bertan Zaroğlu, vatandaşlık işini gerginlik boyutuna çekmeye çalışıyor. Geçenlerde 5-10 kişi ile İçişleri Bakanlığı önünde eylem yapan Zaroğlu, on binlerin katılacağı miting yapacağını da iddia etmişti. Şimdi ise,  vatandaşlık hakkı kazandıklarını iddia ettiği 800 kişiye, birlikte mahkemeye başvurma çağrısı yapıyor. Bence konuşmak yerine, olayı akışına bıraksa çok daha iyi olacak sanırım…


ZİRVEDEKİLER                                                                                                                                                   Yeniboğaziçi: Yeniboğaziçi, eski adıyla Aysergi köyü, Kıbrıs’ın ilk ve tek Cittaslow (yavaş/sakin şehir) yerleşim birimi unvanını resmen kazandı. Böylece Yeniboğaziçi, dünyadaki 183 Cittaslow arasına girdi. Arada bir bile olsa,böyle güzel haberler duymak içimizi ısıtıyor…

DİPTEKİLER:                                                                                                                                                                  Ciddi Tehlike: Öğrenci olayları görünümü altında bir kutuplaşma, çatışma boyutuna vardı. Dertleri bizi hiç ilgilendirmediği gibi, toplumda gereksiz bir endişeye, korkuya sebep oluyorlar. Bundan da önemlisi üniversitelerimiz adına kötü bir reklam oluyor. Emniyet güçlerinin olaya daha caydırıcı yaklaşmasını, gerginliklerin alevlenmesine müsaade etmemesini bekliyoruz. Bunun için de ne gerekirse yapılmalı. Bir de bu işi biz, kendimiz, usul halle sonlandırmalıyız. Sonra birileri de çıkıp, “İşte TOMA bunun için gerekliydi” demesinler…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ölümünün 75’inci yılında törenlerle anıldı. Atatürk’ün ölüm yıl dönümü nedeniyle ilk tören Lefkoşa Atatürk Anıtı’nda düzenlendi

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar