Gaflet! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Gaflet!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

1963 sonrasında, “kökten” diyeceğimiz siyasi değişimi, “toplumsal yapılanma” ile yeniden restore eder ve bugünlere “devlet” olarak gelirken, “varlık savaşımımızı” iki temel üzerine oturttuyduk:

“Yetki” ve “sorumluluk!” Çok kısaca halktan  alınan yetkiyle ulusal sorumluluk taahhüdünde “Kıbrıs Türk Yönetimi” erkini oluşturduyduk..


Dikkatinizi çekerim: İlk kez bu yapısal değişikleKıbrıs Türk halkı cemaat oluştan devlet oluşa geçtiydi. O yıllarda, artık bazıları Allah’ın rahmetine kavuşmuş da olsalar hâlâ saygı sevgiyle andığımız liderlerimizin, politikacılarımızın “demokratik düzeni oluşturma gayretleri, “mağdur ve mazlum” oluşumuza karşın ibretlik ve tarihi başarımızdı…

Nitekim 1974 sonrasında “Güney Rum yönetimine dayattığımız “devlet oluş erkimizi” bugünlere kadar daha bir köklendirip büyütürken, tutun ki “çözüm masasında” da “siyasi eşitliğimiz olmazsa olmaz” kararlığımız devam etmektedir..

BU geçmiş süreci dolayısıyla “Devlet oluş ciddiyet ve sorumluluğumuzu neden hatırlatmak gereğini duydum?

1 Mayıs etkinlikleri nedeniyle! Ki dünkü yazımda “kebaplı piknik alemlerini” vurgulamıştım..

Oysa 1 Mayıs’ta “Lefkoşa Taksim sahasında gerçekleştirilen iki toplumlu kutlamalar da vardı ve medyada şöyle yansıtıldıydı:

DÜNYA Sendikalar Federasyonu üyesi PEO ile Dev-İş, KTÖS, KTAMS, BES, Koop Sen, DAÜ-Sen’in de katılımıyla hazırlanan ortak bildiride iki toplumun siyasi eşitliğinin, tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslar arası kimliğinin yer alacağı iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon desteklenirken; Guterres Çerçevesinin de çözüm referansı olarak kabulü onaylanıyordu…”

ANCAK “1 Mayıs etkinliğiyle ilgili haberlerde, “kutlamalara Türkler, Rumlar yanı sıra TC’li öğrencilerin de katıldığı, Taksim Sahasında Türkçe, Yunanca ve Kürtçe, ‘yaşasın 1 Mayıs’ sloganlarının atıldığı” da vurgulanıyordu…     (Şimdi maruzatımı söyleyeyim:)Haberlerdeki “Kürtçe” ya da “Kürtler” kelimeleri eğer Kuzey’de ve Güney’deki “Kürt işçilerini” vurgulamaktan öte  “siyasi” mülâhazalarla seslendirilmişlerse… Yukarıda sözünü ettiğim yarım asırlık “demokratik ve anayasal devlet oluş yetki ve sorumluğumuza” yakışır olmadı!

DOBRA yazayım: Türkiye ile siyasi beka sorunu olan Kürt topluluklarının, 1 Mayıs kutlamalarında KKTC saflarında ve tabi ki Güney tertipli programla yer almaları  sadece “provokasyon” değil; KKTC’nin Türkiye’nin “siyasi ilişkilerine karışması” gibi tatsız bir imajı da yarattı!

Güney Rum Yönetimi açısından Türkiye’ye yönelik “bulunmaz fırsatın,” 1 Mayıs kutlamalarında bu kez de Kürt’ler üzerinden yansıtılması fakat bu ortamın bizim tarafımızdan hazırlanmış gibi gösterilmesi, “devlet politikamız” açısından tam bir gaflet oldu!..

**********

KOOPERATİFLEŞEMEMENİN PAHASI!

Mağusa’da her Perşembe “Açık Pazar” kurulur. (“Kurulur” demek fazla çünkü Mağusa üstü kapalı, alt yapısı ve satış yerleriyle mükemmel bir pazar yerine kavuştu.)

Ben geçen Perşembe gidemediydim. Giden arkadaşlara sordum “fiyatlar nasıldı” diye.. Ağız birliği etmişlercesine ve tabi yakınarak, hemen hepsi de “çok pahalı” deyiverdilerdi.. Zaten kaç haftadır “fiyatlar nasıldı” soruma hep “çok pahalı” diye cevap veriyorlardı! Neden?

İŞTE basit bir örnek: Bu yıl narenciye dolayısıyla portakallar hem kaliteli hem de bol ürün var… Hayır “ucuz” değiller, çok pahalılar!” Nitekim üç tanesi anca bir kilo eder, en ucuzu 7 lira! Portakal memleketinde 7 lira kilosu portakal!

PATATES malum! Geçtiğimiz günlerde bir gazetemizde Hakan Gündüz adlı yurttaşımız anlattı şu Patates işini, anladık ki hâlâ sistemsizlikle Kooperatifçiliği ıskalamadan doğan büyük “yanlışlıklar” sonucunda bu ülkede “pahaya paha ulanmakta, üretici istismar edilirken, parsayı “aracıların, tefecilerin, toptancılar” kaparozlamaktadırlar! OLAYI H. Gündüz anlatıyor: (Özetle) “genç bir Patates üreticisi hem de Tarım Bakanının önünde patatesini satacağı alıcı ile pazarlık sonucunda 3 TL kilosundan anlaşma yapar.. Bilahare patatesler “alıcının” ambarına çekilir. Ödeme söz konusu olduğunda “alıcı” durumundaki şahıs (her halde toptancı olmalı) kavgalı bir yeni pazarlık sonucunda fiyatı kırarak, patatesleri 2 TL’den satın alır! Artı Patateslerin üzerindeki toprakların temizlemesinden doğan tartı kaybını da  yüzde 3’den yüzde 10’a yükseltir! (Bizse çarşı pazardan topraklı patates alırız değil mi?.)

Sonuç: Patates üreticisi genç, borcun harcın içinde kalmış, çarnaçar “alıcının” göz göre kendisine attığı kazığı sineye çekerek ve sadece bir partilik satıştan 25 bin TL. zarar ederek ürününü alıcıya teslim eder!..

HEP ayni olay! Toprakla uğraşan, üreten değil, öteden beridir Tarımsal ürünlerin kaymağını “toptancılar” yemektedirler.

Buna karşın (evet “Birlikleri” falan vardır mesela “Patates Üreticileri Birliği.” Yada “Hayvancılar Birliği” gibi…) Fakat “Kooperatifleşmediler!”

1967’den beridir “Kooperatifçilik” üzerine atılan nutukları, hatta son zamanlarda “kooperatif kuruluşlarına yönelik teşvikleri” işitiyoruz.. Fakat toprak sahibi Kıbrıs Türk insanı ne emeğini ne de ürününü dolayısıyla “Koop. sistemi” içinde ortaklığı benimsemedi.. Hem de Toptancılardan kazık yemek pahasına! Elinden üç dört liraya alınan sebze meyvenin piyasada on iki liraya satılmasına karşın..

TABİ ki Kooperatifçiliğe, örgütlenmeye bu kadar bigane kalınırsa, “pahalılık da başını alır gider, üretici, tüketici kaybederken, sadece tüccar kazanır!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar