Frankfurt kentinde düzenlenen Uluslararası Otomobil Fuarı (IAA) ve Almanya’da halkın yaşadığı hayattan ne kadar mutlu olduğuna dair bir araştırma Alman gazetelerinde öne çıkan konuları arasında yer alıyor.
Otomotiv sektöründe dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olan Frankfurt Uluslararası Otomobil Fuarı’na (IAA) bu yıl yoğun tartışmalar eşlik ediyor. Elektrikli otomobiller, yüksek hacimli motorlara sahip araçların çevreye verdiği zararlar ve iklim değişikliği ile mücadelede otomotiv sektörünün rolü, tartışılan en önemli konular. Frankfurter Rundschau gazetesi de fuarın bu yıl bir otomobil gösterisinden öte, daha derin konulara sahne olmasından memnun:
“Otomobil satın alınırken kriterler artık sadece cebimizdeki para ve zevkimiz değil. Çok daha büyük konular, seçimimizde rol oynuyor. Peki bu çevreye ve insana uygun geleceğin ulaşımı nasıl bir şey? Eskiden otomobil alırken içinde olmasını istediğimiz ekstralara kafa yorardık, bugün ise sistemi sorguluyoruz. Cevabını ise ne siyaset, ne üreticiler, ne de dürüst olmak gerekirse, IAA’yı dinozorların cenaze törenine çevirmek isteyen aktivistler verebiliyor. Ancak fuarı bitmek bilmeyen bir pazarlama şöleninden çıkarıp tartışma platformuna dönüştürdükleri için bu aktivistlere teşekkür etmek zorundayız.”
Frankfurt Otomobil Fuarı hakkında yorum yapan bir başka gazete de Hannoversche Allgemeine Zeitung. Gazeteye göre otomotiv sektörünün daha çevre dostu araçlar üretmesini talep eden tüketiciler, araba seçiminde aynı duyarlılığı göstermiyor:
“Değişim için yaşanan heyecanın seviyesi aslında oldukça düşük. Şirketlerin amacı kar yapmak ve herkesin iyiliği açısından, dolgun maaşlar ödedikleri istihdam alanlarını korumak. Bunu sağlamanın en iyi yolu nispeten daha pahalı otomobiller üretmekten geçiyor. Peki müşterilerin büyük çoğunluğu parasını neye harcıyor? Büyük, güçlü, hızlı arabalara. Mantıklı otomobiller ise şirketlerin korkulu rüyası, zira bunların alıcıları fiyatta da mantıklı düşünüyor. Otomobil sanayine sövmek için çok sayıda neden var ama önce dönüp kendi garajımıza bir göz atmamız gerek.”
Allensbach Enstitüsü tarafından, Almanya’da yaşayan halkın memnuniyeti ile ilgili yapılan kamuoyu araştırması ortaya ilginç sonuçlar çıkardı. Berliner Morgenpost gazetesi, özetle yaşadığı hayattan gayet memnun ama gelecek kaygısı yüksek olduğu söz konusu ankette belli olan Almanya toplumu hakkında şu değerlendirmede bulunuyor:
“Bir anketin yaşanan çevreyi, şaşırıp kalınacak kadar doğru saptaması nadir görülen bir durum. Bu ankette, bu başarılmış. Allensbach’ın “Orta Kuşak” insanların yaşam hissi hakkındaki yeni kamuoyu araştırması bir yaraya parmak basıyor. Almanya halkının 30 ile 59 yaş arasındaki bireyleri artan egoizmden, saygısızlıktan ve agresiflikten şikayetçi. Trafikte, kamuya açık alanlarda, toplu taşıma araçlarında… Özetle, dirsekler yana doğru açılmış. Bağışlama, anlayış ve dikkat gittikçe daha az bulunuyor.”
Söz konusu anket Die Welt gazetesi tarafından da derinlemesine irdeleniyor:
“Daha yıllar önce yayıncı Johannes Gross şu tespitte bulunmuştu: ‘Almanya morali çok bozuk bir ülke ama halkı mutlu ve mesut.’ Allensbach’ın yeni araştırması bunu doğruluyor: 30 ile 60 yaş arasındaki Almanların çoğunluğu, kendilerinin daha önce hiç olmadığı kadar iyi hissettiğini ifade ediyor. Ancak aynı anda büyük bir durgunluk endişesi içindeler, iklim politikalarındaki hatalardan şikayet ediyorlar ve toplumsal soğukluktan muzdaripler. Diğer yandan yaklaşan çöküşün yarattığı korku, bünyesinde, kendi kendini bataklıktan çıkarma enerjisini de barındırıyor. Almanlar düzenli aralıklarla ülkelerini o denli yerin dibine sokuyor ki, geriye neredeyse ülkeyi önündeki on yıla ve dünyanın zirvesine fırlatacak reformları hayata geçirmekten başka bir seçenek kalmıyor.”
