Flamenko, tango, blues (Hafta sonu yazıları 10) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Flamenko, tango, blues (Hafta sonu yazıları 10)

Çıplak el ve topuk sesleri.

Çat çat, çataçat çat…

Flamenko müzik dinlerken insan zaman tüneline giriyor.
Üstelik o tünel kıpır kıpır.
O ritimler…
O topuk sesleri..
O perküsyon tarzında el çırpmalar.
Yer yer coşku, yer yer hüzün…

Dansız Flamenko çıplak kalır.
İlle de dans.
Estetiğin doruğa ulaştığı noktalar.
Kadın ve erkek vücudunun kıvrım kıvırım halleri…

Ses, Flamenko müziğin önemli bir unsurudur.
Şarkıcının yorumu Endülüs’e bir yolculuk gibi…

Flamenko, İspanyol müziği olarak bilinse de kökleri Endülüs’e dayanır.
“Latince konuşan asimile olmuş yerli İberik halklar, Berberi-Arap Müslümanlar, İspanyalı Yahudiler ve Çingeneler tarafından beraberce ortaya çıkarılan bir tür olarak kabul edilmiştir.”

Tango dans müziğinin hikayesi daha çarpıcıdır.
Ezilenlerin müziğidir Tango.
Arjantin’de doğdu.
Avrupalı işçilerin Amerika’ya göçü ile başlar hikaye.
O dönemlerde kadın nüfusun azlığı, fahişeliğin artmasına neden olur.
Bu çerçevede erkekleri eğlendirmek için bu dans müziği yerel özellikle harmanlanır.
Aşk ve isyan temaları hakimdir müziğe.
Sokakta başlayan müzik, giderek barlara, kulüplere taşınır.
Böylece diğer sosyal tabakalar da bu müzikle tanışmış olur.
Tango sözcüğünün Afrika tamtamlarının tan-go seslerinden geldiği söylenir.
Uzun müddet ahlak dışı olarak bilinen Tango, daha sonraları dünyaya yayılır.
Çeşit çeşit türleri ortaya çıkar.
Çin tangosu bile var.
Aşk teması giderek şehvet özelliklerini de taşımaya başlar.
Erkekle kadının birlikte oynadıkları tango, iki karşı cinsin birbirlerine olan ihtiyaçlarının çığlığı gibidir.
Bu çığlık, insan vücudunun çeşitli figürlerle zenginleştirilmiş estetiği ile anlam kazanır.

Blues müzik de bir çığlıktır.
Acının çığlığı.
Afrikalıların cenaze törenlerinde seslendirdikleri müziktir bu.
Acıyla yoğrulmuş; hüzün tarlalarında söylenerek çoğalır.
Vakta ki, Afrikalı siyahiler köle olarak Amerika’ya getirilir, blues müzik de yaygınlaşmaya başlar.
Köleliğin kalkması ile şehirden şehre uzanan blues melodiler, birçok türe dönüşür.
Ama özü, ezilen insanların hüznüne dayanır.

Her şeyin bir hikayesi var.
Bir müziğin…
Bir dansın…
Hatta bir çığlığın…

Hikayesi olmayan biziz.
Bilinen hikayeleri de tüketiyoruz.
Çalma çırpma bir hayatla idare ediyoruz…

İyisi mi, dünyalı olduğumuzu hatırlayarak rahatlamak.
Flamenko var…
Tango var…
Blues var…


 

.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar