“Evlendiğinde görürdün alacağın gadını, şimdi da 1 dayikada evlenirler” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Röportaj

“Evlendiğinde görürdün alacağın gadını, şimdi da 1 dayikada evlenirler”

Ali Atamer: Her zaman da dediğimiz gibi sizin gibi değerli büyüklerimizin anlatacağı şeyler kıbrıs Türk sözlü tarihine katkı koyacaktır. Bu anlamda dilerseniz sohbetimize bu bölgenin en büyük özelliği olan ve bize özgü sini işi'nin yapılma aşamasını anlata bilir misiniz?
Ayşe Akçagil: Çam ağaçlarının üstünde yapracıkları toplardık. Onları demetlerdik elimize. Çam pürüsü derlerdi onlara. Öyle öyle alıştık. Gen ablamın verdiği galemlerinan yavaşcık yavaşcık yapardık. Bak sana ne deyim; Galemlig buğday var. Onu ekerdik boy sündüğü için. Onları bir bir çıkarır başlıklarını gırardık. Torbalara gorduk gendilerini. Öğüden makinada olur bu iş. Hem başlık hem demet atardık. Hep başlık atarsaydık daneler gırılırdı. Esas işimiz buyudu.


Ali Atamer: Ayşe neneciğim bildiğimiz kadarıyla bu bölgede sinema varmış.. Hatta Görneç köyü'nde de bir ara film gösterilmiş…
Nevzat Akçagil: Yekten Gönendere'de vardı.
Ayşe Akçagil: Bir ara bizde da gösterirlerdi. Ama olmadı. Düz beyaz duvarda gösterirlerdi bize filim. E baktık o gördüğümüz filimler gözümüzün önüne gelirdi. Giderdik testiyan su doldurmaya filimde gördüğümüz adamlar gözümüzün önüne gelir. Ondan sonra yekten Çatoz'a açıldıydı. Çok yorulurduk işden ama gene da sinemaya giderdik. Zenginlerin zahresi olur giderdin ırgatcılığa. 5 şiline 10 şiline yapardın. Burçak yolardık ineklere. Hayvan yemezsa burçağı tarlayı süremezdik. Çok yorulurduk o zaman ama genç dik diye filim görmeye da giderdik.
Ali Atamer: Nevzat dede Ayşe nenemiz bize hemen hemen her evin geçim kaynağı olan Sini İşi'ni anlattı. Erkeklerin uğraşı neyidi. Biraz bahseder misin?
Nevzat Akçagil. Be Ali Rum köylerine gider mannavcılık ederdim. Odunu keserdik dağdan.Biz payyura derdik onlara ya da çaltı odunları. Onu bağlardım ben. Biraz da çam kozalaklarından toplardım. Mekteb den çıkardık merkep'in üstüne galın çapıtlar onarırdık. 2 tane da yaş değnek eğerdik. Semer derdik onlara. Hayvanın beline gomaya. Alırdım eşeciği gider Maratonay'a satardım. Çatoz dan aşşağadır o yer. Ulukışla oldu adı şimdi. 1 şilin torbasını verirdim. 9 şilin 1 liraydı o zaman.
Ali Atamer: Nevzat dedeciğim Görneç'in en eski Türk köylerinden biri olduğunu biliyoruz. Hatta tarihi evleriyle, insanların yaşam biçimi ile Kıbrıs Kültürü'nün izlerini görüyoruz. Dedelerinden dinlediğin kadarıyla eski Görneç'i bize anlatır mısın?
Nevzat Akçagil: Burda bir farfarı tepesi var. Eski Görneç'ti orası. Burada keşiş varmış. Bizim Türkler gelirmiş burdan su alsın popaz gaylolmaz vermezmiş suyu. Bu popaz da Girne'den gelirmiş. Bu böyle devam etmiş bir süre. Bakmışlar olacak gibi değil döve döve popaz'ı 1500 guruşa o yeri zorunan sattırmışlar gendine. Geldiler farfara tepesinden yerleştiler bura. Bu anlattığım mesele hazır 1800'lü yılların sonuna deng gelir. Ondaki Türkler bura geldi gurdular köyü. Rumlarınan hiçbir zaman beraber yaşamadık. Vasıta bile yoğudu eşşeğinan giderdik gideceğimiz yere. Gece yarısından çıkardık yola ancak da varırdık öğlene. Te Lefkoşa'ya giderdik.Odun, çalı satmak için saatlerce yol giderdik.
Ayşe Akçagil: Hastalık olur araba nerde. Hayvana bineceydin da gideceydin Çatoz'a, Galavaç'a.
Ali Atamer: Konumuzu biraz değiştirecek olursak eskiden yapılan evlilikler ya büyüklerin isteğiyle yapılırmış yada kız ve oğlan ailesi'nin malı mülkü yabancıya gitmesin diye akraba evliliği olurmuş…
Ayşe Akçagil: Biz 2 deyze çocuklarıyık. Dayım uygun gördü verdiler. Ama evvelden gonuşma yoktu. Çeşmelerde su doldururkana gene gonuşmazdık. Eve gelir otururdu gene gonuşmazdık. Adetlerimiz öyleydi o zaman. Benim gaynanamınan nenem süt gardaş çocuklarıymış. Yavaş aileydiler diye verdiler beni. Vakıt mı bulurduk sokağa çıkalım ay oğlum. Düveninan zahre öğüdürdük, demetleri çözerdik. Onun altına daş koyardık uzun uzun. Hayvanlar goşardı döne döne saman olurdu. Altını üstüne çevirirler saman hali olur. Doğu batı dağdan poyraz esdiğinde savırırlardı. Gene savıracaydın. Saman aşşağa düşerdi. Çalı gorlardı önüne saman uçmazdı. Büyük delikli galbırlar vardı onlar çalganırdı. Herkes alır evine gordu zahresini. İşden güçten vakit mi varıdı alacağın oğlancığı göresin yada gonuşasın.
Ali Atamer: Peki Nevzat dedeciğim neden akraba evliliği'ne karşı çıkmadın?
Nevzat Akçagil: Böyükler istedikten sonra bize laf mı düşerdi oğlum. Büyüdük sonra napsan göynün düşer ister istemez birbirine. İsten değil mi bir yuva gurasın. Allahın emrine giden isteyesin çalan kapıyı oda istersa açardı kapıyı. Gonuşacakmışın, elini tutacan, veyahut toka edecen. Gattiyatınan yoğudu. Evlendiğinde görürdün alacağın gadını. Şimdi da 1 dayikada evlenirler.
Ali Atamer: Görücülük-dünürcülük faslı nasıl oldu?
Ayşe Akçagil: Amcanın annesi geldi istedi. 15 yaşındaydım. Dayım istemezdi yaşım küçüğüdü diye. Nenem dedi ''tepme bu kısmeti da eyidir bu çocuk''. 20 lira ağırlık bir çuval da yün verdiydi erkek tarafı yatak yapmaya. Benim göynüm düşdüydü. Öksüz olunca bir insan hayır deyemezdin. Başçılık eden çoktu. Evleneceğimizde mal meselesinde biraz münakaşa olduydu ama. Hallettik o durumları.
Ali Atamer: Görneç'de düğünler bir başka olurdu herhalde…
Ayşe Akçagil: Bizim döneme modern nikah çıktıydı. Mal kavgasına mahana deden gaçırttıydı beni. Ama gene gaynanam köy düğünü yaptı. Fakır düğün olduğu için 1 gün ettik düğünü. çalgıcı oğlan Rumu'du Tirmen köyünden. Bir da gadın vardı Türk döplek çalardı. Çarşaflıydı bu gadın. Erkekler gavede çalardı. Köy halkı toplanır, hısım akraba köylü aranırdı. Gavede yakarlardı kınayı güveyiye. gaveden da gelin evine gelirdi o kına. Nohut gavururlardı, peksemet yerlerdi. Şafak sökene gadar yer içerdik. Ertesi gün da gelirdin erkeğin evine. Güveyi da gaveden gelirdi ilahiynan. Köy halkı getirirdi güveyiyi eve. 1 rekat namaz gılar, büyüklerin eli öpülür ve gelinin yüzünü açardı güveyi. Son gün cuması da yapılırdı. Düğünün Ormancının garısı diktiydi bana gelinliği. Paramız olmadığı için resim çekemedik.
Nevzat Akçagil: Davul zurna çaldık. Ayşe'nin dayısı vardı Salih oyudu. Dolama dolamayı çalarlardı da oyuncular oynardı.



Ali Atamer: Görneç en eski Türk köyleri'nden biri olmasına rağmen, Köyde Rum ve Yunan askerleriyle kısa bir süre de olsa savaş ortamı olmuş…
Ayşe Akçagil: Bizim köy kenardaydı diye kötü şeyler çokluk yaşamadık. 24 gün Rum askerleriynan beraber galdık ve 3 tane şehit verdik. Bize dedilerdi Türk komanda askerleri gelecek bayrakların yanına gidin garşılayın diye. Biz da çoluk çocuk gittik asker garşılaycayık diye. Bir gittik baktık mevzilerden bayrakları indirilmiş bulduk. Dediler bize Türk askeri değil Yunan askeri gelir gaçın. Ayhadira'ya (Ergenekon) gaçtı gaçan. Biz köyde galanlar bir gece karagahta galdık. Dedenler da Ayahadira'ya gittiler. Gerçi Rumlar bize dokunmadılar. Ateşkes olduydu. Ekmek yoğururdum salar çıkarırdım fırına, yollardım Rum askerlerine yesinler. 24-25 gün ayrı galdıydık dedenle. Gaçamazdın gidemezdin göresin gendini. Duyarsaydı Rum askeri öldürürdü. Çok şükür halimize.
Nevzat Akçagil: Evlendik hanaylı eve şimdiki eve yerleştik. '53'de evlendik. '58'ler başladığında Rumlar bize dokunmazlardı. Rumlarla eyiydi aram. Ama EOKA çıktığında bozulduydu aramız. Gavga etmedik ama napsan etkilenirdi insan. Ama İngilizler urumları gayırırlardı. Bazı şahıslar vardı gider Rumun malını çalardı. Birbirlerine garşı parasızlıktan mı yoksa hükümetin bozulmasın dan mı nedir işler eyi değildi
Ali Atamer: Sevgili Akçagil çifti 58 yıllık koskoca bir ömrü geride bıraktınız. Acısıyla-tatlısıyla bugünlere geldiniz. Bu anlamda var mı söyleycekleriniz?
Ayşe Akçagil: Onu getir herif bunu getir herif. Neyidi olacağı. Ovadan yorgun gelirsak yapar gavemi da. Nesderim daha
Nevzat Akçagil: Bazı zamanlar ben yaparım gaveleri. Her yemeği da yaparım. Ben ondan daha iyi yaparım yemekleri sana söyleyim.
Ayşe Akçagil: Öyle şimdiki gibi serbestlik yoktu. El el ele dolaşamayık utanırdık alemden. O değneciğini alır eline ben da yanında giderdik. Dedeniz gelir ovadan içer gaveciğini, bir da uyku kestirir. Ben adamımdan hoşnutum. Orta yolu buluruk. Bazan gendi yanaşır, bazan ben yanaşırım. İşin sırrı da muhabbet. Gittin ovaya yoruldun godun ortaya zeytin ekmek. Mutluluk budur. Zıtlık etmeycen.. Ama esas mızır benim. İnadım biraz. Allah size da eyilik sağlık versin. Hade geçin içeri da goyum size piskotcuk hem kolacık da öyle aç aç olmaz gidesiniz şehere.
Nevzat Akçagil: İki gadev içseydim söyleyceydim size türkücük ama ayık kafaynan olmaz.
Ali Atamer: Bir yastıkta nice yıllara…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar