Günlük hayatta bile, insanlar, beğenmedikleri bir hamle karşısında genellikle karşı bir hamle yaparlar.
Politik konularda da, politikacılar aynı etki-tepki kanununa göre hareket ederler.
Son günlerin öncelikli konularından biri, iki devletliliği savunan ve Maraş açılımını destekleyen Türk politikacıların Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik ve pasaportlarının iptal edilmesi olayıdır.
Kıbrıs sorunu devam ettikçe, çözüm istemeyen politikacıların ipleri germe siyasetleri ile Kıbrıslılar sık sık karşılaşacaklardır.
Kıbrıs sorununun çözümünün, gerek Kıbrıslıların tümüne, gerekse, Türkiye-Yunanistan ilişkilerine olumlu katkı yapacağı kesindir.
Türkiye ve Yunanistan turizmi, son yıllarda çok olumlu bir çizgiye getirilmiştir.
Yunanistan’dan gelen günü birlik yolcuların çoğu sınır ticareti ile ekmek kazanmaya yönelik uygulamalar içindedir.
Türkiyeli birçok insan ise tatillerini Yunanistan’da geçirmeyi tercih etmektedirler.
Kışkırtma,her iki topluma şimdiye kadar hiç birşey kazandırmamıştır.
Dar milliyetçi yaklaşımların , sadece bölünme taraflarlarının çıkarlarına hızmet ettiği açıktır.
Türkiye gerçekte, iki devletliliği, Rumların uzlaşmaya yanaşmayan politikalarına karşı, yeni bir baskı aracı olarak kullanmaktadır.
Aklı başında hiçbir insan, Kürt sorunu nedeniyle Türkiye’nin , devletlerin bölünerek yeni devletlere ulaşması politikasını ciddi olarak destekleyeceğine inanmamaktadır.
Rum tarafı, yönetimi Kıbrıs Türkleriyle paylaşmayı istemediği için, her dönemde çözümsüzlük politikasını esas alan bir siyaset izlemişti.
Gerek Annan Planı sürecinde, gerekse Montana sürecinde, Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye, çözüm yönünde politikaları savunurken, Rum tarafı daima çözümden kaçan taraf olmuştu.
Türkiye’nin iç politikası,bu dönemde milliyetçi bir çizgi izlenmesini gerektirdiği için,İki devletlilik ve Maraş açılımıyla, Kıbrıs’ta çözüm istemeyen politikaları gündeme getirmiştir.
Rumlar, bu durumdan faydalanarak, uzlaşmazlığı Türklerin sırtına yıkmaya çalışmaktadırlar.
Bu yetmezmiş gibi, onlar da gerilim politikasını sürdürerek, faturayı Kıbrıslı Türklere ve Türkiye’ye ödetmeye çalışmaktadırlar.
14 Kıbrıslı Türk’ün pasaportunu, gerekçe ne olursa olsun ,iptal etme çalışmaları da, Kıbrıs Türkleri arasında, Rum imajını bozan bir etki yapmaktadır.
Kıbrıs gibi küçük bir yerde, iki ayrı devleti kurmanın imkansızlığı ortadadır. Kuzey Kıbrıs politikacılarının birçoğu, 1974 tten beri bu hayale erişmek için çok çabalamış , ancak her girişimleri özellikle BM tarafından ret edilmiştir.
Kıbrıs Rumları da 1963 ten beri, Kıbrıs Cumhuriyetiden Kıbrıs Türklerini atmaya çalışmaktadırlar.
Ancak Rumların, Kıbrıs Türklerinin 1960 anayasasından kaynaklanan kurucu ortaklık haklarını, dünyaya rağmen gasp etmeleri kolay kolay olamamaktadır.
Pasaport ve kimlik hakları da sadece Rum Politikacıların alacakları günlük kararlarla yok edilemeyecek kadar önemlidir.
Kıbrıs Türklerinin 1960 anayasasından kaynaklanan haklarını savunmak, Rumların hayallerine erişmesini engelleyecek en önemli tepkidir.
