Eski yılı uğurlarken ülkemiz karışık, etrafımız karışık, dünyamız karmakarışık.
Bir süre önce Berlin’de yapılan toplantının arkası gelmedi. Gelip gelmeyeceği de belli değil. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ifadesine göre, BM Genel Sekreteri, KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra devreye girebilirmiş. Nereden bakarsan bak, en erken tarih, gelen sene yaz girişi gibi görünüyor.
Bu arada Rum tarafı, İsrail’den dört adet insansız hava aracı (İHA) satın aldı. Bunun üzerine bizimkiler karşı hamleyi yapıp Geçitkale Havaalanına Bayraktar TB2 tipi bir İHA kondurdular. Kısa sürede bunların sayısı beşe yükselecekmiş.
Rumlar bu oyuncakları pek sevdiler. Dört tane daha almayı planlıyorlar. Onlar Kıbrısa gelir gelmez Geçitkale’ye beş-altı tane daha İHA’nın konuşlanacağından emin olabilirsiniz. Kıbrıs’ta bu oyun böyle oynanır.
1990’larda Yunanistan Baf havaalanına birkaç tane askeri uçak konuşlandırdı. Hemen arkasından Geçitkale’ye F-16 savaş uçakları geldi. Yunan uçakları Kıbrıs’tan ayrılınca F-16’lar da adayı terketti.
Şimdilerde olmuyor ama esikilerde askeri tatbikatlar olurdu. Önce Rumlar yapardı sonra Türkler. Eğer Yunanistan eğitime katılmak üzere Girit’ten Kıbrıs’a birkaç tane savaş uçağı göndermişse Türk askeri tatbikatlarında o sayının iki misli Türk savaş uçağı Kıbrıs semalarını tarardı. Güç gösterilerinde mütekabiliyet esastır. Hem de fazlasıyla. Sağ yanağına vuranın hem sağ hem sol yanağına vuracaksın.
Türkiye ile Libya arasında yapılan kıta sahanlığı anlaşması, yeni krizlere neden oldu. İlerde de yeni sürtüşmelere neden olma ihtimali var. Bir yanda Türkiye öte yanda Yunanistan ile Kıbrıs Rumları bir alanda daha karşı karşıya geldiler. Anastasiyadis’in sürdürdüğü sorumsuz gaz politikaları sıcak çatışmaya yol açabilir.
Öte yandan, Türkiye’yi kınayan Avrupa Birliği (AB) kararı Türkleri kızdırdı, Rumları da ağlattı. Rumlar lâftan öte somut bir adım atmadığı için AB’den çok şikâyetçiler. Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail ya da Mısır ile üçlü anlaşmalar yapıyorlar ve bu iki ülkenin gelip Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesini (MEB) korumalarını beklerler. Kıbrıs’ın AB üyesi olması hasebiyle Avrupalıların gelip Türkiye ile savaşmalarını bekliyorlar. Halbuki gerçek odur ki kimse, kimsenin kara gözü kara kaşı için savaşa girmez.
Bu anlaşma BM’de onaylanırsa iki önemli sonuç doğuracak. Birincisi, Türkiye, Kıbrıs’ın kendi MEB’i saydığı bölgede gaz arama hakkını elde ettiğini savunacaktır. İkincisi de Rumların rüyası, gerçekleştirilmesi imkâsıza yakın olan Doğu Akdeniz gaz boru hattını inşa etmektir. Doğu Akdenizde çıkarılacak olan gazı, Kıbrıs-Girit- İtalya hattıyla Avrupa pazarına ulaştırmaktan söz ediyorlar. Hem derin sulardan geçeceği için zor, hem de olağanüstü pahalı bir proje. Kıbrıs ile Girit arasına Türkiye kara suları girince boru hattının döşenebilmesi için Türkiye’den izin almak gerekecek. Böyle bir isteğe karşılık Türkiye’nin vereceği yanıt malum.
Türk lirası gene hareketlendi. Bu mübarek para her hareketlendiğinde değer kaybediyor. Bir defa da hareketlensin de değer kazansın, olmaz. Bu işin uzmanı değilim ama hareketliliğin gerekçesi olarak benim aklıma iki neden geliyor: Biri, Cumhurbaşkanı ve Maliye Bakanı damadının ille de faizleri düşürme sevdaları. Faiz gereğinden çok düşürülünce tahtaravalli misali TL hareketleniyor. İkincisi, Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme fikri. Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) desteklediği Halife Haftar, başkent Trablus kapılarında. BAE’nin ödediği paralı Rus askerleri, her an başkenti ele geçirebilir. Kendini Kanuni sanan cumhurbaşkanı, bu politikalar sonucu bizi fakirleştiriyor.
Suriye bildiğiniz gibi. Kuzeyde Türkiye, YPG ile çatışırken Rus uçakları İdlib bölgesini bombalıyor. Beşar Esad stratejik Şam-Halep ana yolunu açmaya çalışıyor. Suriye’de sona yaklaşıldı gibi. Savaştan sonra yıkılan köyler va kentler nasıl inşa edilecek büyük bir soru işareti olarak duruyor.
İngilizlerin gözü aydın! Kendi oylarıyla Boris Johnson’a seçimleri kazandırdılar. Hem de büyük bir farkla. En geç Ocak sonunda isteklerine kavuşacak ve AB’den ayrılmış olacaklar. Ne var ki İrlandalılar ve İskoçlar bu ayrılığı hoş karşılamıyorlar. “Birleşik Kırallık” belli bir süre içinde “Bölünmüş Krallık”a dönüşebilir. Bu arada İngilizler başbakanlarından bol bol masal dinliyor olacaklar.
Jeremy Corbyn gidicidir, bağlasan durmaz. Her iki tarafı da idare edeyim derken iki tarafı da kaybetti. Bir önceki seçimlerde Theresa May’in başına gelenler bu defa onun başına geldi. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldu.
Amerikalıları masallarla uyutan Trump, cumhurbaşkanlığından azledilmesi için Temsilciler Meclisi’nde yapılan oylama sonucu, Amerika tarihinde bu kaderi paylaşan üçüncü cumhurbaşkanı oldu. Konu şimdi senatoya gidecek ve orada büyük bir ihtimalle aklanacak. Gelen seneki seçimlere de en güçlü aday olarak katılacak. Cahil, kaba ve kindar cumhurbaşkanı tipini Amerikalılar bayağı sevmişe benziyor. İngilizlere de örnek oluyorlar.
Dünyanın birçok yerinde demokrasiler çürüyüp dökülüyor. Bu gidişle, gelen sene bu seneyi aratacağa benziyor.
