Erdoğan’nın açıklaması - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Erdoğan’nın açıklaması

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Cumhurbaşkanı Erdoğan Azerbaycan dönüşü uçaktaki gazetecilerin sorularını cevaplandırırken  son günlerde Türkiye’nin KKTC’de hava ve deniz üsleri kuracağı haberlerine ilişkin soruya şu açıklamayı yaptı.

“KKTC’de üs diye bir sorunumuz yok. Niye? Bizim topraklarımızdan oraya ulaşmak dakikalarla konuşulacak bir olay. Ama Yunanistan’ın oraya öyle bir yakınlığı yok. Dolayısıyle bizim orada üs kurma ihtiyacımız yok… Bu açıdan ihtiyaç duyacak olursak üs de kurabiliriz. Oradaki varlığımız önemli. Araç gereç konusunda da güçlü olmak durumundayız. (Askeri…) Yok efendim neymiş asker sayımızı azaltmalıymışız. Kusura bakmasınlar. Biz orada asker sayımızı azaltmayacağız arttıracağız..”


Erdoğan devamla Annan planı referandumuna da değinerek Rum tarafının “hayır,” Türk tarafının “evet” demesine karşın (her zamanki serzenişi ile) Rumları AB’ye aldıklarını bizi dışta bıraktıklarını  tekrarladı..

ŞİMDİ “e ne var bu açıklamada” demek mümkün.

Bu soruyu cevaplamak için sadece Kıbrıs ve dış politikasını değil,  Erdoğan’ın Ortadoğu’daki önemli rolünü de dikkate almak gerekir. Şöyle ki sırf “muktedir Türkiye” imajı uğruna bir evangelis  papazı Amerika’ya iade etmeyerek, seksen milyonluk  Türkiye’yi  döviz krizine sokmayı göze alacak kadar!

BİR diğer konu da şudur: Erdoğan belki  uçaktaki samimi ortam nedeniyle olmalı Kıbrıs’la ilgili konuşmasında KKTC ile TC’i bütünleştirerek   hep “biz” dedi!

Nitekim “Gerekirse askerimizi arttırırız” yada üsler konusunda “gerekeni yaparım” derken, kararlılığını  ortaya koydu..

ÇIKARDIĞIM sonuç şudur: Tabi ki Erdoğan’ın bu son konuşmasından hissemize düşeni biz de alacağız.  Fakat Rum tarafı  bir defa değil; bundan sonra “Türkiye’siz bir Kıbrıs çözümü beklemenin  mümkün olmadığını, adadan askerin gitmeyeceğini” bin defa düşünmelidir..

Ve bilmelidir: Müzakere masasında her zaman Türkiye olacaktır..

Ha “bizimkiler” mi? Adadaki Türkiye’yi dışlamak için çok uğraştılar! Geriye kalan tek çareleri “isyan etmeleri!” Bakalım bir gün bunu da yapacaklar mı?                                                                           **********

KKTC’NİN TROYKASI!

Dün okullar açıldı. Üniversiteler de resmen tedrislerine başladıklarında 1974’den beridir uğraşa didine, yıka yapa oluşturduğumuz bir “trafik labirenti” içinde mangos olup kalırken, nasıl hareket “edemeyeceğimizi” hep beraber göreceğiz!

…Şimdilerde inşaat sektörü mayna etmiş olsa da  “çarpık yapılaşmayı” görmezden gelemeyiz..

Ve ekliyorum: Birbirlerini tamamlayan bu iki sorun “çevre pisliğini” de yanına alarak KKTC’nin troykası oldular! Üstelik artık geri dönüş de yok! Olan oldu!

 BUNA karşın şaşıyorum:  On altı üniversite sahibi olacak, en zor  günlerinde bile kendi ulusal hava yolunu kuracak, sahillere dizi dizi kumarhaneli lüks oteller konduracak… Bu toplum nasıl olur da  bu kadar pejmürde ve derbeder bir alt yapının, plansızlığın kurbanı olur?

“Devletin beceriksizliği ile özel sektörün becerisi” yargısına da varamıyorum çünkü devlet damgalı vakıf üniversitelerimiz de vardır, hava yollarımız da vardı.. Ve çarpık da olsalar yollarımız da vardır.. Öyleyse?

DEVLETİ kandırdılar!.. Bir zamanlar dilime pelesenk olmuşluğuyla  hep “mütegallibeden” söz ederdim. Devletin varlığına gasp ve kast edenlerden yani! Hani şu arazi kapatanlar.. Ganimet dönemlerinde deveyi hörgücüyle götürenler.. Devletin sanayi holdinglerinin  dibini bulana kadar soyup soğana çevirenler..  Kıyıları yağmalarlarken, dağları oyup yerle yeksan edenler… Fakat:

NE yapmışlarsa devletin kanunlarına, hükümetlerimize, siyasi partilerimize karşın yapmışlardır! Tabi “yapmaları” gerekenleri de  “yapmayarak!”

Devletin ensesinden şişinip palazlandılar ama karşılığında vergi de dahil hiçbir şeycikler vermediler! “Bir gün bu vatanı çocuklarımıza bırakacağız, bari derli toplu, bayındır refah istikrarlı bırakalım” diye düşünmediler!

Ki şimdilerin genç insanları, işte o dünün çocuklarıdır ki bu ülkenin  korkunç trafik keşmekeşi ile pislik deryası içinde yaşamak zorundadırlar!

…SİYASİ iktidar partileri yıllarca “mütegallibe” yetiştirdiler! Kimseyi rencide etmek hakkımız yok fakat hep devletten aldılar, tırnak kadarını vermediler!                        Bozuk düzeni değiştireceksek, önce, işte bu “devlet-mütegallibe” ilişkilerinden başlamak gerekecek! Erhürman hükümeti sıkıntıdadır ama toplumu neşterlemek, irinlerini akıtmak zamanı çoktan geldi geçiyor!                                **********

KISACA TAKILDIĞIM:        (DOMATES FACİASI!)        Üretici ne zaman haklıdır! En az kendisi kadar ürettiğini satın alan tüketicinin de imalatçının da çarşı pazarın da memnun olduğu zaman!

Yoksa ne  tek başına hayvancıyı memnun etmek yeterlidir ne tek başına üretici ile imalatçıyı.. Tüm çalışan, üreten kesimlerin memnuniyetidir “istikrar” dedikleri..

Nitekim her yıl olduğu gibi “domates” yine karşımızda ve yine sorun! Üreticiler TC’den ithal edilen domatese kızıyorlar!

Tüketiciler  ise  yerli ürün domatesin hem pahasından hem kalitesizliğinden şikâyetçi!

Bu domates filmi öteki bazı ürünleri de yanına alarak her yıl   tekrar oynatılıyor!             “Fakat kimse çıkıp da “e kardeşim ama  bu domatesler satın alınamayacak (sıcaklar vurmuş)  hastalıklı! Satın alınsa TC domatesine göre bile pahalı! Artı soğutucularda bekletiliyor, tezgâhlara çıkarıldıkları anda eriyip akıyorlar” diyemiyor!”

Hayır, ille de bu domates (!) zorla satılacak sattırılacak! İllallah gayrı!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar