ERDAL EREN’E SAYGIYLA - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

ERDAL EREN’E SAYGIYLA

Bedia Balses

“Hayat, ölüm yolunda bir düşten ibarettir”

Herkes hayatının bir döneminde Sezen dinlemiştir


Bazen “Gitme kal” diyerek gidişlerin ardındaki duyguları dillendirmiş, bazen de “sen ağlama” diyerek yüreğini gönüllü vermiştir sevdiğine.

“Kardelenler”e seslenmiş, “Ünzileler”e ağlamıştır.

“Yürek bir koca delik” diyerek aşkın dehlizlerinde “gitmek istedi gitti” diyen şarkılar söylemiştir…

Ben her dönem “Sezenci” olmuşumdur.

Aşkın ilk kıpırtıları yaşamıma düştüğü zamanlarda ise “son bakıştaki o gözler”in şarkısını dinlemişimdir okul sıralarında.

Nerdeyse ayni yaşlarda o şarkıya adanan gencin devrim mücadelesi verdiğinden, hayalini kurduğu bir dünya mücadelesinde yaşam hakkının elinden alındığından habersiz…

O günlerde bu şarkının anlamını, fotoğraflarda dondurulmuş kurşun gibi bakışların anlattıklarını bilmiyordum.

O acı yüzün, o iç çekişlerin sıradan bir aşk şarkısı olduğunu düşünüyordum…

Sonrada tanıştım Erdal Eren’le.

O son bakıştaki acının şarkısını bir çengelli iğnenin etime tuturulması gibi dinledim.

Her dinlediğimde bir dönemin, bir ülkenin geleceğine uzanan can damarının nasıl kesildiğini hissediyordum sanki…

Bütün sevgilileri ayıran, bütün aşkları katleden, bütün anne babaları çocuklarına veda ettiren bir acıyı döküyordu o son bakışın fotoğrafı artık o şarkıdan…

Bugün 13 Aralık, Erdal Eren’in idam edilmesinin 30. yıldönümü…

Henüz 17 yaşındayken idam edildi Erdal. Teoman’ın ona adanan şarkısında söylediği gibi “daha 17”ydi…

Ya da Aytuğ Akdoğan’ın yazdığı gibi “Ben hep 17 yaşındayım” diyordu o son bakıştaki gözleriyle.

Erdal Eren 12 Eylül Darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen ve asılarak idam edilen Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi bir Lise talebesiydi.

YDGD üyesi ve ODTÜ öğrencisi Sinan Suner’in öldürülmesini protesto etmek için düzenlenen gösteride 24 kişi ile birlikte gözaltına alındı.

Gösteri sırasında çıkan çatışmada bir eri öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı, yargılanarak idama mahkûm edildi.

Tam da ona adanan “büyüyünce 17’ne geldiğinde baban sana idamlar alacak” şarkısındaki gibi 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Cezaevi’nde infaz edildi.

Erdal, idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan’a, “avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18’den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını”söyledi.

Ağabeyi Erkan Eren, Erdal’ın Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu kaldığı dönemde gördüğü ağır işkencenin izlerine tanık olduğunu dile getirdi.

Erdal’ın idam edildiği tarihte yaşının 18’den küçük olduğunu belirten Erkan Eren, infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal’ın kimsesizler mezarına gömülmek istendiğini söyledi.

O son bakışın fotoğrafını gazeteci Savaş Ay çekti.

O günler için şöyle diyordu Ay: “O gün için tek görevim foto muhabirliğiydi. Gazetede, ne Erdal’ın ölümü ne de diğer gözlemlerimle ilgili tek satır yazabilme şansım yoktu, sadece fotoğraflarım basılmıştı gazeteye.”

Gazetede Erdal Eren’in fotoğrafını gören Sezen Aksu “son bakıştan” etkilenerek Aysel Gürel ile birlikte aklımızda kalan, içimize oturan o fotoğrafın sözlerini yazdı..

“bir söz bitişi gibi son buldu sevişler bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terkedilişler bir an duruşu gibi, ömrün gidişi gibi veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler aman aman yandım aman kurşun gibi izler son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda aman aman acı yüzler kurşun gibi izler son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda”

Erdal Eren’in abisi Erkan bundan birkaç yıllar önce “Devletten Özür” beklediklerini belirterek sessizliğini bozmuştu.

2010 referandum sürecinde Türkiye’de ise dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan AK Parti grubunda yaptığı konuşmada, referandumda neden evet denmesi gerektiğini anlatırken 12 Eylül döneminde genç yaşta sağcı, solcu ve İslamcı olarak adlandırılan gruplara mensup dört isim andı.

Bunlar: Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren ve Hüseyin Kurumahmutoğlu’ydu.

Konuşmasında Necdet Adalı için şair Nevzat Çelik’in yazdığı “Şafak Türküsü”nü okuyan Başbakan Erdoğan, bu dört gencin hikâyelerini anlatıp, hapisten ailelerine yazdıkları mektuplardan örnekler okurken gözyaşlarını tutamadı.

Bunun üzerine Erdal Eren’in abisi ise bu tavrı samimi bulmadığını ve referandumda “Hayır” diyeceğini açıklamıştı…

—-

Bugün 13 Aralık 2018.

Erdal Eren’in idam edilişinin ardınan 38 yıl geçti.

Aralık ayının o buz gibi soğuğu, son bakıştaki o gözlerin anlattıkları, idam edilen, dar ağacında sallandırılan hayallerin, geleceklerin, umutların katledilişinin yıldönümü.

Daha 17 yaşında olan ve idam edilmesi için yaşı büyütülen Erdal, Onat Kutlar dizelerini fısıldar gibi 12 Eylül dönemine gömülü nice genç fidanın son bakışını taşıyarak bakmaktadır şimdi o son fotoğraftan:

“Durmadan düşünüyorum, ne kadar çok öldük yaşamak için”

(13 Aralık 2018)

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar