En tehlikeli ortam belirsizlik… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

En tehlikeli ortam belirsizlik…

Geçtiğimiz perşembe akşamı Genç İş Adamları Derneği üyeleriyle birlikte olduk.
Ülke ekonomisinin kilidini ellerinde tutan genç girişimciler.
Bir kısmı aile işletmesini devralmış, bir kısmı kendi iş kurmuş. Ama ortak yönleri, hepsi de bir önceki nesilden farklı, dünyaya açık, vizyonu olan iş insanları olmaları.
Şikayetleri vatandaşın genelinden farklı değil. Sadece kaderci değiller. İyi eğitim almış, heyecanlı, azimli gençler olarak, ülke yönetiminde aynı heyecanı göremedikleri için isyandalar.
Seçime giderken, gelecek için umutla oy verdiklerini, Meclis’in yapısını gençleştirmek için titiz davrandıklarını, ancak beklentilerinin karşılanmadığını düşünüyorlar. En azından şimdilik.
Ülkenin içinde bulunduğu durumu hepsi aynı tek kelimeyle özetliyor; belirsizlik.
“Önümüzü göremiyoruz” diyorlar… 
Aslında bu tanımlama, ülke olarak yaşadığımız tüm olumsuzlukları da özetliyor.
Onların yaptığı sıralama, tabloyu ortaya çıkarıyor. Bizler basın olarak, onlar iş dünyası olarak görüşlerini sıraladılar. Hepsinde hemfikir olduk.
Bakın mesela; hükümetin kaderi belli mi? Değil. Daha dün seçim yaptık, şimdi hükümetin devrilme olasılığını konuşuyoruz. Her Allah’ın günü bir çekişmenin içinde olan ortaklar için daha 4 ay geçmeden ömür biçilmiş durumda. Birileri gözümüzün içine baka baka ellerini ovuşturuyor. Ancak hükümetin görevine devam edeceğine dair güven veren de yok. Başlı başına bir istikrarsızlık… Hem de herkes için…
Seçimler öncesinde, propagandalarını, ekonomik protokolün revize edileceği üzerine kurdular. Bugün oldu, ne olacağı belirsiz. Özelleştirme mi olacak, özerkleştirme mi, Türkiye’den kaynak aktarımı devam mı edecek, duracak mı. Ortada bir mutabakat zaptı olduğu söyleniyor ama ne olduğu belirsiz. Protokolün dışında bir ekonomik yol haritası var mı? Turizm için, reel sektör için işadamlarının vurguladığı gibi, sorunlardan çıkış için açık, net, pratik bir strateji var mı? Bilinmiyor. Bu da sonuçta sadece iş çevrelerini değil, tüm bireyleri etkileyecek bir durum. Ama belirsiz. Kimse net konuşmuyor.
Elektrik konusu ne olacak?  Kurum batmış durumda, zam yapıldığı halde kurtulmadığı biliniyor, geleceği ne olacak? Belirsiz. Belediyeler ha keza. Beş ay sonra yerel seçimler var, adayların isimleri konuşuluyor… Ama gelecek olan ne yapacak? Elinde sihirli değnek olan yok ki. Seçim sonuçları belki kazanan açısından geçici bir zafer olacak da, bölge halkı için ne olacak? Belirsiz…
Özel sektör elindeki yetişmiş elemanı bir gecede devlete kaptırmış, hükümetin bu konudaki tavrı  yine flu, yine gri, belirsiz…
Tarımda, sağlıkta, eğitimde sorunlar ciddi, hepsinin de sil baştan yapılanması gerekiyor. Ancak  icraatlar, sorunların geneline çare olamıyor, günü birlik…
Aslında bu sadece bugünkü iktidarın sorunu değil. Gelmiş geçmiş tüm hükümetler, mevcudu idame ettirmeye çalıştılar. Kimse öyle büyük işlere girip, yeniden yapılanmaya soyunmadı. Kimse radikal, köklü değişikliklere gitmeye cesaret etmedi. Öyle olunca da ne önümüzde bir yol haritası oldu, ne ufukta bir ışık. Kim canımızı yaktıysa onu gönderdik, başkasını getirdik, sistemsizlik, sistem olmaya devam etti… 
Ama olmadı, olmayacak da. İstikrarın olmadığı yerde, ortak bir hedefin olmadığı yerde umut da olmuyor. Umut olmayınca güven de olmuyor. Güven olmayınca yatırım olmuyor. Ekonomiyi yaşatacak olanlar umutsuzsa, halkın umutlu olması mümkün mü?
Tam bir kısır döngü…

YERİN KULAĞI VAR


KEŞKE 10 SENE ÖNCEYE DÖNEBİLSEK:
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “On sene önceki KKTC yok artık” demiş. Yüz de yüz katılıyorum. Bugün artık, 2003 ve önceki KKTC yok. O zamanlar ne bu kadar fakirdik, ne de böyle büyük krizler vardı. Sizi bilmem ama ben on sene önceki KKTC’yi özlüyorum…

AÇIK MESAJ:
Özgürgün inciler sıralamaya devam ediyor. “CTP ile asla koalisyon kurmayız” demiş. Partisinin tabanında kendine yönelik tepkiler malum. O nedenle söylediklerinin çok bir hükmü olmasa da, niyetini ortaya koyuyor. Niyet, UBP-DP koalisyonu. Yani UBP’nin başbakanlığında bir koalisyon, ardından da Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı. Anlaşılan Özgürgün sıkışınca bir yerlere mesaj göndermek zorunda kalmış…

DERS ALMADILAR:
Dışişleri Bakanı Özdil Nami, “2004’te özlediğimiz çözümü elde edemedik, Rum tarafının ‘hayır’ oyu yüzünden… O zamandan geçen 10 yıl her iki tarafa da yeni gerçekleri ortaya çıkardı, birçok yeni unsur artık gündemdedir” diyor. Herhalde olumsuz yönde demek istiyor. Ortak metin konusunda bile bu kadar ayak sürüyen Rum’lar son 10 yılda geleneksel uzlaşmazlıklarını iyiden iyiye açığa vurdular. Değişen bu…

ALAN RAZI VEREN RAZI:
Yeni ceza yasasında, kendi rızası ile para karşılığında fuhuş yapmak artık suç olmaktan çıkarılmış. Bundan böyle artık polis gece kulüplerini basıp, orada çalışan bayanları tutuklayamayacak. Çünkü ne yaparlarsa kendi rızalarıyla yaptıklarını söyleyecekler. Yani alan razı, satan razı, kim karışabilir ki..?

NE OLUYOR BİZE:
Kumyalı ve Erenköy gençleri ciddi ciddi kapışmışlar. Taş ve sopalarla birbirlerine girenlerin liseli  olması oldukça manidar. Eğitim sistemindeki bozulmaya, gelir adaletsizliği de eklenince, olacak olan buydu.

KRİZ Mİ DEDİNİZ:
Gün geçmiyor ki, ekonomik kriz konusunda bir haber, bir açıklama duymayalım. Toplum olarak “battık, bittik, iflas ettik” diye yakınmayı çok seviyoruz. Evet, ekonomik krizden etkilenen çok sayıda vatandaşımız var. Ancak hafta sonu gazetelerin magazin sayfalarına baktığımızda, binlerce gencin eğlence mekanlarını hınca hınç doldurduğunu görüyoruz. Demek oluyor ki aileler krizin etkilerini evlatlarına yansıtmamış. Tasarruf yerine, borçla, harçla, kredi kartlarıyla sanal bir aleme yuvarlanmaktayız. 

ZİRVEDEKİLER
Mehmet Çangar: Genç iş insanlarının söylediklerinden yukarıdaki yazımda bahsettim. Sadece gençler mi, yılların deneyimine sahip Mehmet Çangar da aynısını söylüyor, hem de çok  açık ve net; “Döviz artışı nedeniyle yüzde 30-35’lik bir devalüasyon olmuştur… Hükümetler, politik oyunlarla değil, gerek reçetelerle ekonomik hastalığa çare bulmalı…”.

DİPTEKİLER
Dövizin Önlenemez Yükselişi: Dövizdeki yükseliş aldı başını gidiyor. Hayatı dövize bağlı bizler de, elimiz kolumuz bağlı kaderimize razı olmuş bekliyoruz. Kendi parası olmayan, ekonomisi tamamen Türkiye’ye bağlı bir sistem içerisine hapsolan bizler, Ekonomi Bakanı’nın “döviz konusunda yapacaklarını” bekliyoruz. Sanki KKTC’nin bakanı değil de, Dünya Bankası’nın başkanı gibi…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar