Kamu Hizmeti Komisyonu yanlış döndü ama!.. - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Kamu Hizmeti Komisyonu yanlış döndü ama!..

Kamu Hizmeti Komisyonu büyük bir yanlış uygulamadan vazgeçti. Peki bugüne kadar açtığı yaralar ne olacak? Bireylere yaşatılan maddi ve manevi zararlar nasıl karşılanacak? Bir hukuk devletinde olsaydı durum nasıl olurdu? Diye insan düşünmeden edemiyor.
Adil Tarhan, YDÜ Türk Dili ve Edebiyatı 2003 mezunu. 2009 Atatürk Öğretmen Akademisi Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı’ndan mezun olup, sertifikasını almış. Kamu Hizmeti Komisyonu’nun 2009 ve 2010 Ağustos aylarında yaptığı Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği sınavlarına girdi. 2009 sınavında 48. (728 puan), 2010 yılında 12. (816 puan) oldu.
Esas film 17 Eylül 2011 sınavında başlıyor. Adil sınav sonucunda TDE öğretmenliğinde geçici listede 8. oldu. Bu sınavda ilk defa Kamu Hizmeti Komisyonu ‘Katkı Puanı’ uygulaması yapıyor. 2005 Öğretmenler Sınav Tüzüğü’nde ‘Katkı Puanı’ şu şekilde tanımlanmış: Yazılı Seçme Sınavında 600 ve üzeri puan almış olup doğrudan öğretmenlik mesleği ile ilgili bir fakülte veya bölümden mezun olan öğretmen adayının sınav notunun 0.075 ile çarpılması sonucunda elde edilen puandır.
Kamu Hizmeti Komisyonu Adil dışında diğer 7 adaya katkı puanını veriyor, bir tek Adil’e vermiyor. Eğer 8 aday da katkı puanı almasa Adil sıralamada 4. sırayı alacak ve 2011 yılından itibaren öğretmen olacaktı. Bugüne kadar 2 yıllık maaş ve özlük haklarını biriktirmiş olacaktı. Ancak bunun yerine hukuk süreci başlatmış, bunların üstüne bir de maddi manevi harcamaları ekledi.
Geçici listeye 5 günlük itiraz süresi de işler. İlk sekizde yer alan adaylara hatalı sorulardan dolayı, 8. sırada olan Adil ve 4. sırada yer alan diğer adaya 10 puan, geriye kalan adaylara da 20’şer puan eklenir. Bu nedenle yeni oluşan sıralamada Adil sekizden dokuzuncu sıraya düşer. Sınav sonucunda ilk 7 kişi alınır; sonrasında kadro artırımı nedeniyle 8. kişi de alınır. Dokuzuncu sıraya düşen Adil ise kadroya giremez.
Şimdi artık Kamu Hizmeti Komisyonu katkı puanı uygulamasını yapmaktan vazgeçti. Katkı Puanı’nın doğruluğu veya yerinde olup olmadığı konu dışı. Ancak bireylerde daha önceki uygulamalarda açtığı yaralar çok büyük. Bunlar nasıl telafi edilecek?
Adil’e komisyondan muhatabının kendileri olmadığı Talim Terbiye Dairesi olduğu, oraya dilekçe vermesi söylendi. Sonuçta katkı puanının yanlış uygulandığı da ortaya çıkar. Adil ve diğer adayların tamamı Fen Edebiyat Fakültesi mezunu. Burada bütün adaylar eşit. Ancak eşit kabul edilmedikleri nokta şu: diğer 7 aday öğretmenlik sertifikasını lisans döneminde, 8 sömestırlık alan derslerini alırken almışlar. Adil ise lisans dönemi bittikten sonra bir buçuk yıllık bir sürede almış; tek fark bu. Sonuçta herkes bir alandan mezun ve ellerinde buna ek, öğretmenlik meslek bilgisi ile ilgili bir sertifikaları var. Her şey eşit aslında.
Eşitlik şu şekilde bozulmuş: Adil’e verilen bilgiye göre diğer 7 aday fakülteye girerken öğretmen olma niyetindeymişler. Ancak Adil’in mezun olduğu dönemde okurken öğretmenlik mesleğiyle ilgili formasyon programı lisans dönemi sonrası verilmesi nedeniyle, istese bile dört yıllık lisan döneminde bu programı alamayacaktı.
Adil’in katıldığı Tezsiz Yüksek Lisans programı, lisans döneminde alınan sertifikadan daha nitelikli bir programdır. Lisans döneminde 10 derslik program, Tezsiz Yüksek Lisan programında 15 ve/veya 13 ders olarak verilmekte. Daha nitelikli olan sertifikaya katkı puanı yok, nitelik açısından düşük olana var; hükmü Karakuşi uygulaması gibi.
Kaldı ki devlette tutarlılık en önde gelen idari uygulama olmalı. Birincisi; Kamu Hizmeti Komisyonu bu adayı, katkı puanı maddesinde belirtilen ‘doğrudan öğretmenlik mesleği ile ilgili bölüm’den mezun değilseydi, niye TDE öğretmenliği sınavına kabul etti. Doğrudan öğretmenlik mesleği ile ilgili bölüm ve fakülteden değilse zaten sınava alınmamalıydı, yeri yok çünkü.
İkincisi ve devletteki tutarsızlığın en büyüğü de şu; Alan Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans Prorgamı’ndan mezun olup öğretmenliğe girmiş olan öğretmenlere bir barem içi artış yapıyor. Yani yüksek lisans (master) yapmış olanlarla  aynı uygulamaya tabi tutuyor. Bir yanda Tezsiz Yüksek Lisansı bu kadar değerli gören devlet, diğer yanda öğretmenliğe girişte değersiz olarak görmekte; büyük bir çelişki.
Adil’in de belirttiği gibi katkı puanı kimseye verilmemeliydi. Fen ve Edebiyat Fakültesi mezunları ‘uzman’lık olarak kabul edilmektedir. TC’deki yıllardır süren kavga da bu. Fen ve Edebiyat Fakültesi mezunları “Edebiyat”çıdır, “Tarih”çidir veya “Kimya”gerdir; öğretmen değiller. Onlar Tarih araştırmacısı, edebiyat yazarıdırlar; bu nedenle onlar için düzenlenen program çok daha farklıdır. Örneğin çok ağır ‘Osmanlıca’ dersleri var TC’de başlarını çok ağrıtan. Ama öğretmenlikte bu gibi araştırmaya dayalı dersler yok. Bu konuyu daha geniş tartışmaya bırakmakta fayda var, konu bu değil.
Dava sonucuna gelince: Adil 2014 sınavında 3. oldu. 17 Ocak’ta hukuk sistemi davasında meşru menfaati kalmadığını zaten atamasının yapılacağını, davayı kazansa bile 2011’deki hakkı doğsa bile tekrar atamasının yapılamayacağı telkininden sonra, Adil davasını geri çekmiş. Hukuk da tüketilmiş oldu. Çağdaş hukuku sistemi olan bir ülke olsa Adil’in kazanımları çok farklı olacaktı. Ama buralarda insanları saran “boş ver” olgusu her yeri hakimiyetine almış, sözün bittiği yer.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar