Emevi Camiinde namaz kılmak - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Emevi Camiinde namaz kılmak

Bekir AzgınBekir Azgın

“’Bir gece ansızın gelebiliriz’ dedik ve geldik” dedi, Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Gözümüz aydın. Nurtopu gibi bir savaşımız oldu. Ne kadar sürer, kaç paraya mal olur, belli değil. Bilinmiyor. Kabak TL’nin başında patlayabilir.


Savaş başladı diye insanların çoğu mutlu. Siyasal partilerin tümü savaşı destekliyor. Kürtlerin partisi olduğu varsayılan HDP hariç. Desteklemeyenler vatan hainliği ile suçlanıyorlar. Dikkat edin, savaşı destekleyenlerin ve başkalarını ihanetle suçlayanlarının hepsi de yüksek sesle, hatta bağırarak konuşuyor. Çok öfkeliler. Ne denli yüksek sesle konuşurlarsa o denli haklı olduklarını sanırlar. Halbuki haklı olanların bağırmaya ihtiyaç duymamaları gerekir.

Savaşları iktidarda olanlar çıkarır. Savaşı çıkaranların kendileri savaşmaz. Başkalarını savaştırırlar. Savaşanlar çoğunlukla garibanların çocukları olur. Savaş çıkaranların oğullarının veya damatlarının şehit olduğunu duydunuz mu? Bunlar savaşmaz ama bayraklara sarılmış tabutlar gelince nutuk atarlar. Orhan Veli’nin dediği gibi “Neler yapmadık şu vatan için; kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik”. Bu nutuk kahramanlarının 74 savaşının sıkışık anlarında nasıl sırra kadem bastıklarına ben bizzat şahit oldum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “ansızın gelebiliriz” dediğini hatırlıyor ama 5 Eylül 2012 günü Başbakan Erdoğan’ın ne dediğini nedense hatırlamıyor. O konuda hafıza kaybı var. O gün, kendine has uslubuyla şöyle demişti: “İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emmevi Camiinde namazımızı da kılacağız.”

O sıralar Dış İşleri bakanlığını yürütmekte olan Ahmet Davutoğlu’nun ünlü “Stratejik Derinlik” metoduna uygun hareket ediliyordu. İkili yanılmıyorsam süre de koymuşlardı: 6 ay. Belli ki metot fazla derin geldi ve işler sarpa sardı. Aradan kaç yıl geçti, hala Emevi Camiine ulaşılamadı.

Erdoğan hangi saikle namaz kılmak için Emevi Camiini seçmiş olabilir? Emevi Camii, camiden çok kiliseye benzer. Hem de tipik bir Bizans bazilikasına. Zaten orası bir Bizans bazilikasıydı. Adı da “Vaftizci Yahya’nın Kilisesi” idi. Müslüman Araplar, Şam’ı ele geçirince bazilikanın bitişiğine bir bina eklediler ve bir süre aynı çatının altında Hristiyanlar da Müslümanlar da ibadet ettiler. Zaman içinde Hristiyan nüfus azalınca aradaki duvar kaldırıldı ve bina camiye dönüştürüldü.

Cami hem Hristiyanlar, hem Şiiler hem de Sunniler için kutsaldır. İsa’yı vaftis ettiğine inanılan Vaftizci Yahya’nın mezarının orada olduğuna inanılıyor. Kerbelâ’da katledilen Peygamberin torunu Hüseyin’in kafasının orada gömülü olduğuna inanılır. Kudüs fatihi olan Kürt asıllı Selahattin Eyyubi’nin mezarı Emevi Camiin avlusunda bulunuyor.

Halen ayakta olan en eski cami olarak kabul ediliyor. Bu arada en büyük camidir de. Fatih İstanbul’u fethedince ilk Cuma namazını Ayasofya’da kılmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Şam’a ulaşabilirse aşağı yukarı her kesim için kutsal sayılan Emevi veya Ümeyye Ulu Camiinde namaz kılmak istemesinden doğal bir şey olamaz. Ne var ki şimdilik resmi adı Ayn’el Arab (Arap Gözü) olan Kürtçe adıyla Kobani’deki camilerden biriyle yetinmesi gerekecek.

Bir süre önce, yanılmıyorsam Birleşmiş Milletler’de Suriye, Kuzey Suriye’deki Kürt silâhlı gücünün terörist olduğunu ilân etmişti. Tıpkı Türkiye gibi. Şimdi, ikinci defa olarak, Türk askeri Suriye’ye girdi. Ama Ankara ile Şam birbirine konuşmuyor. Rusya veya İran aracılığıyla konuşuyorlar. Böyle bir garabet olabilir mi?

Kabul etmek gerekir ki Türkiye Suriye’ye Amerika’nın ve Rusya’nın izniyle girmiştir. Hareket alanı da kısıtlıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “fetih” nutukları hem yersiz hem de çirkindir. Ya fethedeceksin ya da Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılısın. İkisi bir arada olmaz.

Türkiye, dünyanın söylediklerini ya anlamıyor ya da anlamzlıktan geliyor. Gerekçe de hazır; “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur”. Suriye konusunda Türk tezine en yakın duran Putin Rusya’sıdır. Astana anlaşması, Soçi anlaşmaları, vs.

Ancak Ankara, Rusların söylediklerini de duymazlıktan geliyor. Hemen hemen her Suriye açıklamasında Ruslar iki nokta üzerinde duruyorlar: Birincisi, Suriye’nin toprak bütünlüğü tartışılmaz, teröristler saf dışı edilmelidir. Merkezi hükümetten izin almadan Suriye’ye giren askerler, ülkeyi terketmelidir.

Toprak bütünlüğü tartışılmıyorsa Suriye’den toprak fethedemezsin. Teröristin iyisi kötüsü yoktur. Merkezi hükümete yani önce Esad olan sonra Esed’e dönüşen Beşar Hafız El-Asad rejimine karşı olan herkes teröristtir ve temizlenmelidir.

Türkiye veya Amerika, Asad’dan izin aldılar mı? Kesinlikle hayır. Suriye’ye izinli giren askerler; Rus, İran ve Lübnan’dan gelen Hizbullah askerleridir. Ve izinsiz askerler ile teröristler ülkeden atılıncaya kadar bu savaş devam edeceğe benziyor.

Avrupalılar uzaktan gazel okumakla meşgullar. Tek bir dertleri var. Suriyeli göçmenler sınırlarına dayanmasınlar. Kendi yurttaşları olan IŞİDçilerin bile ülkelerine dönmelerine izin vermiyorlar.

Bu savaş, inşallah, bir an önce son bulur da büyük can kaybı olmaz. Savaş çirkin bir oyun.

Emevi Camiinde namaz kılmaya geline, o ancak Asad’ın izniyle olur. Bu iş askerle falan olmaz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar