Ekonomi sinyalleri iyi değil... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Ekonomi sinyalleri iyi değil…

Seçimdi, Anayasa’ydı derken, ekonomi birilerinin aklına geliyor mu diye merak etmekteydim. Sanki halkın tek sorunu bunlarmış gibi, hükümet de suni gündemlerin peşinde helak olmakta.

Maliye Bakanı Zeren Mungan önceki gün Meclis’te bütçenin 2013 sonu itibarıyla döviz artışı nedeniyle açık vermeye başladığını, açığın da büyümekte olduğunu söyledi.
Mungan diğer yandan gelirlerde artış olduğunu, ayrıca ekonominin kayıt altına alınması ile vergi gelirlerinin de artırılması yoluna gideceklerini söyledi.
Hep deriz ya, vergi sistemimiz adam gibi çalışsa, biz bize yeteriz. Ama iktidara kim gelirse gelsin, kaçağın batıdaki gibi yüzde 20’lere düşürülmesi bir türlü sağlanamıyor.
Dün yine Merkez Bankası’nın 2014’ün ilk raporunu yayınlandı. Onlar da bu dönem için yüzde 4 olarak tahmin edilen büyümenin, yüzde 2,3 olarak gerçekleştiğini açıkladılar. Bu da enflasyon demek. Yani bütçe açığı da var, büyüme de beklenenin neredeyse yarısı kadar. Bu trendin yılın ortasına kadar devam edeceği tahmin edilse de, bence bu iyimser bir tahmin.
Raporda ithalatın gerilediği belirtiliyor. İhracat da bir miktar artmış… Bu cari açık bakımından olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Ancak bence ithalat rakamlarının düşmesinin altında yatan neden, insanların tüketime olan taleplerinin azalması. Yani geçim sıkıntısı.
Raporda vurgulanan önemli bir diğer konu, mevduatlardaki artış. 2013 Aralık ayı itibarıyla 10,5 milyar TL olan toplam mevduat, 2014’ün ilk çeyreğinde 10,7 milyar TL olmuş. Büyük bir artış değil. Ancak döviz mevduat oranında yılsonuna kıyasla yüzde 5,4 oranındaki artış görülmüş. Bu arada KKTC 2014 bütçesinin 3,7 milyar olduğunu unutmamak lazım. Neredeyse mevduatların üçte biri kadar…
Her zaman sorguladığım bir konudur. Binlerce insan büyük rakamlarla bankalara borçluyken, halkın çoğunluğu zar zor geçinmekteyken, bu mevduat neyin nesidir? Geçmiş dönem Maliye Bakanı Ersin Tatar mevduatlardaki artışı refah seviyesinin artması olarak değerlendirir, beni de güldürürdü. Oysa bence çarkların zar zor döndüğü bu ülkede mevduatlarda artış varsa, bu gelir adaletsizliğindendir. Üretimi artıramıyorsunuz, bari paylaşımı adaletli yapın. O da yok…
Nasıl olsa bir af çıkar ya da iktidarda adamlarımız olur, vergiden yırtarız düşüncesiyle vergisini ödemeyen sermayedar, parasını mevduatta tutmaktadır.
Yine başa dönersek, bu rakamlar, ekonomideki kaçağın göstergesidir…
Ne olurdu hükümet tüm enerjisini bu konulara harcasaydı? Bunu başaran bir iktidar olsa, ben eminim kimse sırtını yere getiremezdi…


*****

DP-UG’yi anlamak mümkün değil…
Anayasa değişiklikleri konusunda partilerin farklı duruşlarına, hatta temelsiz itirazlarına da saygı duymak gerek. CTP’nin, “Hiç olmazsa üzerinde anlaştığımız maddeleri referanduma götürelim” yaklaşımını da, UBP’nin, “Evet Anayasa’yı değiştirelim ama iyice tartışıp daha sonra tümden bir değişiklik ile cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte referanduma götürelim” söylemini de politika olarak kabul etmek durumundayız…
Sadece DP-UG’nin bu değişiklikler konusundaki tavrına anlam vermekte biraz zorlanıyorum. CTP ile kurdukları koalisyon hükümetinin programında açık açık yazılmasına, komisyonda görev yapan iki üyenin değişiklikler için verdikleri “olumlu oya” rağmen, son anda bizim bazı maddelere itirazımız var, veya “dersimizi iyi çalışamadık” yollu açıklamalarına pirim vermek veya anlayışla karşılamak mümkün olmuyor…
Bir takım insanlar aylarca kafa yormuşlar, çalışmışlar ve sonunda çoğunluğun üzerinde uzlaşabileceği bir metin ortaya çıkarmışlar. Eksiklikler olabilir, bazı maddelere itirazınız da olabilir ama bunu ilk günden ortaya koyup, kendi düşüncelerinizin de orada olmasını sağlayabilirdiniz. Ama siz bunu yapmak yerine, komisyonda onay verdiğiniz maddelerin tartışmasını kamuoyu önüne taşıyarak, türbinlere oynamayı tercih ettiniz… Meclis’te görüşüleceği gün ise nisap sorunu yaratarak, olayı krize döndürmeyi marifet saydınız. Sonra da aradan bir gün geçmeden, sözde itirazlarınızı dile getirerek uzlaşı sağlamayı, ortağınıza da gözdağı vermeyi kendi adınıza kar saydınız…
UBP’nin, hatta TDP’nin bu konudaki itirazlarını, tavrını anlayabilirim ama hükümet ortağı olarak, hükümet programında da yer alan bir konuya neden ve hangi gerekçeyle itiraz ettiğinizi anlamamı, doğal karşılamamı beklemeyiniz.
Bunun bir tek izahı olabilir o da, hükümet pazarlıklarının yapıldığı dönemde koltuğu bir başka partiye kaptırmamak adına, CTP tarafından önünüze konan tüm şartları, sorgusuz sualsiz ve de incelemeden sırf hükümette yer almak adına imzaladığınızdır…

YERİN KULAĞI VAR
DÜĞÜMÜ TDP ÇÖZECEK:
Anayasa değişikliği konusunda hükümet değişiklik için gereken 34 sayısına sahip olmadığından, şimdi gözler TDP’ye çevrildi. 3 milletvekili ile Anayasa değişikliği konusunda kilit parti durumuna gelen TDP’den, en az 2 milletvekilinin olumlu oy kullanması gerekiyor. Mehmet Çakıcı’nın oyunun “evet” olacağını düşünürsek, Zeki Çeler veya Hüseyin Angolemli’den birisinin daha olumlu oy vermesi gerekecek…

ANAYASA İÇ SİYASETE MALZEME:
Anayasa’nın iç siyasete malzeme yapıldığı görüşümüzde yalnız olmadığımızı gördük. Ticaret Odası’ndan yapılan açıklamaya bakın; “Anayasa değişiklikleri ile ilgili çalışmaların politize edilerek başka pek çok konu gibi iç siyaset malzemesi haline getirildiğini gözlemlemekteyiz. Bugünkü tartışma ve çekişmelerin, anayasal değişikliklerinin özünden daha çok, siyasi partilerimizin kendi ihtiyaçlarından ve birbirleri ile olan ilişkilerinden kaynaklanan gerekçeler ile sürdürüldüğüne inanmamızı sağlayan olaylara tanık olmaktayız.” Kim ne derse desin, göstere göstere yapılıyor ve ne yazık ki, hiç birimiz önüne geçemiyoruz…

BIRAKIN VATANDAŞ KARAR VERSİN:
Toplum olarak, Anayasa değişikliği konusunda siyasi partilerin anlamsız tartışmalarına şahit oluyoruz. Hangi partinin, hangi maddeye, niye karşı olduğunu açıklamaktan aciz hallerini izliyoruz. Halbuki onların görevi, bu değişiklikleri temsil ettikleri vatandaşların önüne koymak olmalıdır. Kendisi için neyin iyi, neyin kötü olduğuna bırakın da toplum karar versin… Sivil toplum örgütlerinin bu yöndeki görüşleri dikkate alınmalı.

ÖNCE NİYET VE İRADE GEREK:
Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği, iş dünyası, esnaf ve özellikle inşaat sektörünün artık dayanacak gücü kalmadığını belirterek, tüm iş ve üretim alanlarını, inşaat sektörünü etkin bir şekilde denetleyip denetim altına alacak ve zabıta gibi çalışacak bir yapının oluşturulması halinde, kaçak ve kayıt dışı yaşamın kısa sürede bitebileceğini iddia etti. Katılıyorum ama öncelikle bunu yapmak için irade ve niyet gerekir. Ne yazık ki, yıllardır bizi yönetenlerde bu irade ve niyeti göremedik…

SÖZÜM REKABET KURULU’NA:
Bir firmanın Güney’den gaz getirmesine izin verilmiyormuş. Kendilerine “Başkaları Türkiye’den getiriyor, siz de getirin” denmiş. İşin içinde bir milletvekilinin siyasi baskısının olduğu iddiaları var. Bakanlığın izin vermemekte ısrarcı olduğu vurgulanıyor. Şaşırmadım, çünkü KKTC’de siyaset, halkın menfaatleri hariç, her şeye kadirdir. Benim sorum Rekabet Kurulu’na. Bu, tam da onları ilgilendiren bir konu. Bu yapılan Rekabet Yasası’na ne kadar uymaktadır ve Rekabet Kurulu bu konuda ne yapmayı düşünmektedir?..

ÖLME EŞEĞİM ÖLME:
Kıbrıs Barış Araştırmaları Enstitüsü, Kıbrıs sorununun olası çözümünün mali getirileriyle ilgili bir araştırma yapmış. Araştırmada, adada olası bir çözümle birlikte 20 yıl sonra, yani 2035 yılında ekonomide yaşanacak olumlu gelişmeler sıralanıyor. Tüm sektörlerde yaşanacak olumlu gelişmelerle, kişi başına düşen gelirin yaklaşık 12 bin Euro artıracağı ve ekonominin önümüzdeki 20 yıl için yıllık bazda, yüzde 2,8 oranında kalkınacağı öngörülüyor. Hani bir laf var, “ölme eşeğim ölme” diye. İnşallah sağ kalır da görürüz…

 

ZİRVEDEKİLER
Taner Erginel: “Bir tek maddeyi değiştirmek için halkoyuna başvurmaya maddi olanak yoktur. Anayasa’daki birkaç maddenin birlikte değiştirilmesi de sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü hangi maddelerin değişeceği konusunda görüş birliği sağlama olasılığı çok az veya hiç yoktur. Dolayısıyla ülkemiz, Anayasa maddeleri teorik olarak değişebilen fakat pratikte değişemeyen bir ülke olmuştur…”

DİPTEKİLER
GKRY’nin Cömertliği: Güney Kıbrıs Güven Yaratıcı Önlemler Paketi’ni genişletmiş. Sanırsınız ki, ambargo kalkıyor, izolasyon bitiyor, ya da Ercan dış dünyaya açılıyor. Meğer neymiş biliyor musunuz, Mağusa Limanı geliştirilecekmiş, Mağusa’ya iki toplumlu meydan yapılacakmış, Venedik Surları restore edilecekmiş. Teşekkürler, kalsın…

Foto Gündem… 

Yakın Doğu Üniversitesi’nde geçtiğimiz aylarda Ülkücü ve Doğu kökenli öğrenciler arasında çıkan kavgalar sonucu okul yönetimi tarafından okuldan uzaklaştırılan 8 Kürt öğrenci için arkadaşları eylem yaptıYakın Doğu Üniversitesi’nde geçtiğimiz aylarda Ülkücü ve Doğu kökenli öğrenciler arasında çıkan kavgalar sonucu okul yönetimi tarafından okuldan uzaklaştırılan 8 Kürt öğrenci için arkadaşları eylem yaptı

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar