Eğitim, spor ve fair-play - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazar, Nisan 28, 2024
EğitimKıbrısKöşe Yazarları

Eğitim, spor ve fair-play

Barış Uzunahmet

Eğitim ve öğretim faaliyetleri için spor çok önemli bir araç… Dünyada bunu çok iyi yapan ülkeler, kurumlar ve kişiler mevcuttur. Türk Dil Kurumu’na göre “dürüst oyun” diye ifade edilen, “fair play” de sporun temel felsefesi olmalıdır. Spor aracılığı ile yürütülen eğitim faaliyetlerinin de temel veya öncelikli amacı fair play olmalıdır. Kazanmak ve kaybetmekten önce sporcu, antrenör, yönetici ve taraftar önce bu fair play kavramını iyice öğrenmeli ve içselleştirmelidir.

Fair play her yaş grubunda veya her sporda önemlidir önemli olmasına da, çocuklarda ve gençlerde daha da önemlidir. Bu konuda okullara, eğitimcilere, antrenörlere ve yöneticilere büyük görevler düşmektedir. Zaten çocuklar küçük yaştan bu fair play konusunu özümserse işimiz daha kolay olacaktır.


Ülkede bu konuda durum nedir diye bir düşündüm. Benim anladığım kadarı ile birçok öğretim programında ve uygulamasında işin psiko-motor ve bilişsel tarafına önem veriliyor, fair-play olayını kapsayan duyuşsal alan gözardı ediliyor. Kazanma ve başarı odaklı anlayış küçücük çocuklara kadar inmiş. Hal böyle olunca da bu sistem içinde kazanamayan ve başarısız olan birçok çocuk spordan uzaklaşıyor. Sonra da çocuk bunu “hoşuma gitmedi” diyerek aslında gerçeklikle uzak bir gerekçe ile o spor dalından kopuyor.

Halbuki devletin görevi her çocuğa en az bir spor dalında faaliyet göstermesini sağlamaktır. Tabii ki buna tüm federasyonlar da dahildir. Herkes sporcu olmayabilir ancak herkes spor yapabilir. Spor felsefemiz bu olmalıdır. Bunun altyapısını da sağlayacak olan devletlerdir.

Fair play olayında dönecek olacak, bu fair play nedir diye bir bakmakta yarar vardır. Genel ifadeler ile dürüst, adil, kuralına uygun oyun denilebilir. Ancak bunu detaylandırdığımız zaman, sporcunun, antrenörün, yöneticinin kendi egosunu aşması, rakibin dezavantajlı durumunda yararlanmaması ve rakibin aslında oyunun önemli bir parçası olduğunu anlamasıdır. Yani rakip yoksa oyun da yoktur. Rakibe saygı fair play’in temelidir.

Centilmenlik, saygı, hoşgörü, sevgi, ayni duyguları paylaşma gibi bir insanda, bir sporcuda ve bir antrenörde bulunması gereken erdemlerdir ve bunlar doğuştan ortaya çıkmaz. Hepsi de eğitim aracılığı ile bireye kazandırılır.

Rekabetçi, kazanma odaklı yaklaşımlar spora yarardan çok zararı olmuştur. Fair Play ruhundan uzaklaşmamızın bireysel ve sosyal sebepleri vardır. Bireysel sebepleri arasında aşırı bencillik, empati kuramama, sorumsuzluk, rakibe saygının yitirilmesi sayılabilir. Bunların bir se sosyal sebepleri vardır. Bunlar arasında da spor ahlakı, etik, ilke ve değerlerin kaybolması, takım aidiyetinin yerini maddiyetin alması, fair play anlayışının sürekli suiistimal edilmesi sayılabilir.

Bizim gibi gelişmekte olan üçüncü dünya ülkelerinde devlet birçok konuda yetersiz kaldığı gibi spor politikası, felsefesi ve fair play konusunda da yetersiz kalmaktadır. Görev daha çok öğretmenlere, spor eğitmenlerine, antrenörlere ve spor yöneticilerine düşer.

Bu konudaki eğitim öğretim faaliyetleri çok küçük yaşlarda başlamalı ve çocuklar fair play konusunda edinmesi gereken davranışlar çocukluk dönemlerinde alması gerekmektedir.

Ülkede 10 farkla biten futbol maçları, 100 farkla biten basketbol maçları yaşanıyorsa ortada fair-play adına bir sıkıntı var demektir. Ne demiştik fair play için “rakibin dezavantajlı durumunda yararlanmamak” fair play’e uygun davranmaktır.

Unutmayalım kazanmak, kaybetmek, başarı ve başarısızlık gelip geçicidir. Aslolan centilmenlik ve fair playdır.

Tepki göster
Bayıldım
2
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar