DR. OKAN DAĞLI’NIN YENİ YAYIMLANAN KİTABI: “GEÇMİŞTEN GELECEĞE MAĞUSA” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

DR. OKAN DAĞLI’NIN YENİ YAYIMLANAN KİTABI: “GEÇMİŞTEN GELECEĞE MAĞUSA”

Hep şöyle derdik: Geçmişlerden geleceklere “kuşaktan kuşağa uzanırken…” Bir bayrak koşusu gibi… Sürekli bir nesilden öteki nesle devredilen vatan… Kültürü, tarihi, sanatı, insanları, toprakları ile…
Mesela babam, amcam yahut şimdilerde rahmetle andığım insanlarımız Mağusa’yı dedemlerin kuşağından devraldılardı… İngiliz sömürge yönetimine karşı mücadeleleri, o mücadelelerini pekiştirip halkı motive etmek yollarındaki kültürel uğraşları ile… Ki sahnelenen tiyatrolarından kurulan futbol kulüplerine, insanların tümden birbirlerine kenetlendikleri ulusal günlerinden dini bayramlarda yaratılan sevgiler birlikteliklerine kadar…
Sonra “babamlar” kuşağı… Limanı ile daha bir değişen Mağusa… Daha canlı, daha bilenmiş, daha faal… Daha yüksek perdelerden çıkan sesler… Sendikalar, sendikalaşmalar… Çok daha coşkulu kutlanan ulusal bayramlar…
Ve bizim kuşak: Devraldığımızda artık Mağusa özgürdü. Lavlar püskürten bir krater gibiydi… Namık Kemal’in şiirleri ile bileniyor, Türkiye ile güçleniyordu… Türk bayrağı ile yüceliyor Namık Kemal Lisesi ile hayat buluyordu…
Biz böylesi bir Mağusa’yı devralırken onu biraz daha ilerilere taşımanın kan terine batıyorduk… Ta ki yorulup elimizdekilerle gönlümüzdekileri arkamızdan gelen “kuşaklara” devredene kadar…
İşte şimdilerde onların “Mağusa”sı vardır. Daha özgür, daha yücelerde, daha anlamlı, daha güzel…
Fakat o “daha, daha” diyerek yürünen yollar bitmiyor… Hep daha iyiye, daha güzele koşuyor insanlar… Kuşaklardan kuşaklara…
Nitekim artık yeni bir nesil, yeni bir Mağusa, yeni mücadele insanları vardır… Buna karşılık ağabeylerinden devraldıkları o geçmişleri, kendilerine bir kutsal emanet gibi devredenleri akde vefada unutmadan ve anarak…
O kadar ki “kitaplaştırarak, kalıcılığa, tarihe kazıyarak…”
İŞTE DR. OKAN DAĞLI’NIN KİTABI BUNLARDANDIR: Okan Dağlı da sözünü ettiğim o “yeni kuşak” insanlarımızdan. Doğup büyüdüğü, doktoru olduğu kentini, “surlar içini” seviyor… Kim sevmez ki vatanını… Ve “Geçmişten Geleceğe Mağusa” diyor…
Öncesinde türlü çeşitli fakat hemen hepsi de ciddi araştırma ve belgelere dayalı kitapları var. Parantez içinde yazayım. Doktorlar enteresan insanlardır. Mesleklerinin yanı sıra kendilerine değişik uğraş alanları açarlar… Müzikten ressamlığa, fotoğrafçılıktan edebiyata, politikadan spora kadar… Okan Dağlı öylesi doktorlarımızdan birisi. Kısaca rahat durmuyor! Ne kadar güzel diyorum…
Bu son kitabından önce Kıbrıs’ta “İki toplumlu Futbol” üzerine yaptığı bir araştırmayı kitaplaştırmış. Mağusa Suriçi’nin tarihine, yollarına sokaklarına koyduğu sevdayı, “Sokak Sokak Mağusa” kitabında harita ve krokileri ile kalıcılığa kaydetmiş, “işte Mağusam” demiş…
Ve şimdilerde, bir devrelerde Havadis Gazetesinin haftalık Poli Dergisi’nde çıkan Mağusa’nın insanları ve o tarihi kesit içindeki fotoğraflarıyla derleyip topladığı kitabını yayımlamış…
MAĞUSA İLE İLGİLİ YAYIMLAR: Dr. Okan Dağlı, Poli Dergisi’nde Mağusa ile ilgili yazılarını “popüler ve sözlü tarih üzerine yazılar” parantezinde sunuyor. Dağlı’nın kitabına değinmeden önce Mağusa ile ilgili yayımlanan kitaplara bakalım:
İlk aklıma gelen Rahmetlik Suphi Rıza’nın kitabıydı… Kitaptan çok bir “risale” gibiydi. Tarihi eserlerin fotoğraflarını ve tarihlerini anlatıyordu. 1950’ler döneminde büyük hayranlıkla okurdum bu kitabı.
Sonra Namık Kemal Lisesi tarih öğretmenim değerli hocamız Hüseyin Metin Bey’in Kıbrıs tarihi kitabı yayımlandıydı ki içinde Mağusa’dan anlatımlar vardı…
Bu arada bazı dergiler de yayımlandıydı… Mesela Namık Kemal Lisesi’nin dergileri o yıllarda edebiyat yönünden önemli sayılmalıydı…
Mesela benim de kurucusu olduğum Cambulat Radyosu’na bağlı Haberler Merkezi’nde Kıbrıs’ta ilk kez adına “mizah” denilecek bir dergi yayımlıyorduk ki galiba on iki sayı çıkarmayı başardıydık çünkü Teksir makinesinde çoğalttığımız sayfaları sonradan zımbalayıp dergi haline getiriyor, satışını öyle yapıyorduk…
Sonraları Matbaacı Arif usta ile “Mağusa” adlı bir gazete bile yayımlamıştım. Harfler elde diziliyordu. Sadece iki sayı çıktıydı, dört sayfalıktı!
Ve SAMTAY Vakfı: Sadece Mağusa ile ilgili değil, tüm Kıbrıs’ın tarihi, edebiyatıyla da ilgili belki sayıları 48’i bulan kitaplar yayımladıydı. Rahmetlik Suna Atun ile Bülent Fevzioğlu ve Ata Atun’un uğraşları, araştırmaları ile…
Son zamanlarda artık Mağusa’yı gerek yazılı gerekse fotoğrafları ile tanıtan türlü çeşitli yayımlar o kadar çoğaldı ki hepsini bir araya getirdiğinizde “işte Mağusa” diyebileceğiniz bir külliye oluşturursunuz… Nitekim önümüzdeki günlerde “Kıbrıs’taki Limanlardan” dolayısı ile Mağusa Limanı’ndan söz eden ve gerçekten müthiş bir araştırma ile çalışmanın sonucu olan Enver kaptanın “Kıbrıs’taki Limanlar” dolayısı ile kapsamındaki Mağusa Limanı’ndan söz edeceğiz… Şimdi yeniden Dr. Okan Dağlı’nın kitabına dönelim.
“GEÇMİŞTEN GELECEĞE MAĞUSA”: Dr. Dağlı’nın kitabı “Mağusa kentinin geçmişten bugüne geçirmiş olduğu safhaları dolayısıyla değişimlerle dönüşümleri; mekânlar, kişiler ve toplumsal olaylar üzerinden bir kent tarihini, yerel tarihi ve sözlü tarih çalışmalarını içermekte…”
Kitabın girişinde tarihinden söz etmekte. Fakat kitaba asıl damgasını vuran Mağusa’nın yakın tarihinde özellikle Suriçi Mağusa’sından gelip geçen fakat adları ve sanları ile halâ unutulmayan insanlarımız
Ki bunların içinde Rumlar da vardır Ermenilerle Maronit ve Araplar da… (Tabi Okan Dağlı’nın “bölünmüş Mağusa” olarak takdim ettiği yakın geçmişimiz içindeki bu ayrı dinlerin ayrı dillerin insanları ne Mağusa tarihinde “yabancılar” olarak ne “Türklerle-Rumların” bir arada yaşadıklarının ispatı olacak kadar yoğunluktaydılar. Ne de Türklerin şovenizmi yüzünden Surlar içini terk etmek zorunda kaldılardı… Neyse bu olayı gerçek tarihe bırakalım…)
Buna karşın Dağlı vatan şairi Namık Kemal’den başlayarak günümüze kadar gelen süreç içerisinde “kimler geldi kimler geçti” dedirten ve her çevrilen sayfada merak uyandırıcı akıcılıkla tempoda “Mağusa”yı anlatırken, insanlarından olaylarına, meydanlarından önemli günlerine kadar her bir şeyleri önümüze seriveriyor, bazılarını okurken hatıralarımızı canlandırıyor…
Anlattığı olayların bir kısmını yaşadığımızı anımsıyoruz… Mesela Yahudi işgali sorunda Filistin’den kaçıp gelen soydaşlarımız… Yahut Mağusa surlar içindeki sinemalarımız… Yahut hem eczacımız hem doktorumuz Andrea Garulla… Kirkor efendi… Tarihi cümbez ağacımız…
En güzeli o eski Mağusa’ya ait fotoğraflar… 1940’lardan kalma ninelerimiz, dedelerimiz, ailelerimiz… Yahut “çuf çuf” sesler çıkartırken savurduğu kara dumanları ile Mağusa Lefkoşa arasında gidip gelen trenimiz…
KISACA: Dr. Okan Dağlı’nın kitabı “okunası” bir kitap. Hem “Mağusa ne idi hem de nerelerden hangi olaylardan geçerek bugünlere geldi” sorularınıza cevap verecek bir kitap… Ki ben yanı başımda tutuyorum, çoktan okumaya, okurken “hey gidi Mağusa” demeye başladım bile…

(NOT: Dünkü yazımın başlığı “Neden Sevgiler Günü Olmasın”dı. Dalgınlıkla “sevgililer” yazmışım. Yazımda da aynı hatayı yapmışım ki anlam kayması olmuş çünkü ben “Uluslararası Sevgilerden” söz ediyordum… Özür dilerim…)


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar