BAŞINA NE GELECEĞİNDEN HABERSİZ… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

BAŞINA NE GELECEĞİNDEN HABERSİZ…

 

14 Şubat’tan kalma yorgunluğun uyuşukluğu ve erken uyanmanın mahmurluğu dağılıp gitti gördüğüm fotoğrafla.
“Halep harabeye döndü” diyor haberin başlığı.
Top mermileriyle duvarları yıkılmış binalar ve her santimetre karesinde mermi izleri bulunan evler.
Küçük bir çocuk yürüyor yıkıntılar arasında, yanan arabaların dumanları tütüyor.
Halep;
Doğu’nun kadim kalesi.
O muhteşem ordusuyla Anadolu’dan Hindistan’a kadar tüm Doğu’yu kasıp kavuran Büyük İskender bile girememişti Halep kalesine. Düz geçmek zorunda kalmıştı.
Halep;
Ticaretin ve hoşgörün beşiği.
Doğu’nun onca mutaassıplığına karşın çarşaflı kadınlarla makyajlı-fönlü kadınların beş çayında cafeleri doldurduğu yer.
Halep;
Her daim kendi kendini yaratan ve her şeye rağmen ayakta kalan anıt.


      ***

Şimdilerde “çok gezer” diye şikayet edilen sevgili Mete Tümerkan yapmıştı organizasyonu.
Hani seçimlerine katılıp-katılmayacağımız tartışılan Avrupa Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi dostluk grubunun Hatay’daki toplantısını vesile yapmıştık.
Avrupa’dan birçok milletvekili gelmişti. Aralarında 3 Rum milletvekili de vardı.
Gün boyu ağır cümlelerle keskin eleştiriler yapıp durmuştu Rumlar.
Egemen Bağış, kendisinden beklemediğim bir performansla ve sabırla yanıt vermişti eleştirilere.
Rum milletvekillerinden biri yolculuktan şikayet etmişti. “24 saattir yollardayız” demişti.
Larnaka’dan Atina’ya, oradan İstanbul’a, İstanbul’dan Hatay’a uçmuşlar.
Halbuki biz Ercan’da yarım saatlik bir yolculukla Hatay’a ulaşmıştık.
“Gelin birlikte dönelim” teklifimize ters bakışlarla yanıt vermişlerdi.
Anlayamamıştım bunu. Ercan’dan her ay yüzlerce Rum vatandaş uçuyor da onlar niye sorun ediyorlardı?
Neyse;
Egemen Bağış ile buluşmuş “izolasyonlar kaldırılmalıdır” politikasını uzun uzun konuşmuştuk.
Sonra bizim buralarda Erdoğan’a karşı olan tepkileri de. Şu besleme krizini.
“Erdoğan hazmedemedi” şeklinde bir manşetle yayımlamıştık söylediklerini de Egemen Bağış ile son konuşmamız olmuştu o başlık.
Erdoğan’a karşı zor durumda kaldığını düşünmüş ve sitem etmişti epeyce.
Sonra da teması kesmişti.
Neyse;
Bu Hatay organizasyonunun sürpriziydi Halep.
Avrupalı parlamenterlerle bir günlüğüne Halep’e gidecektik.
Ve ilk gördüğümüz anda aklımıza kazınacaktı bu büyülü şehir.

      ***
Halep kalesini gezmiştik.
Hani Büyük İskender’i bile dize getiren kaleyi.
Etrafı derin hendeklerle çevrili bir kartal yuvası gibi tüm şehre hakim kale.
Milattan Önce 312 yılında inşa edilen Medine Çarşısı’nda dolaşmıştık.
Medine Çarşısı Halep Çarşısı’ndan Bab Antakya’ya kadar uzanan bin 200 metre uzunluğunda antik bir çarşıdır. Kendi içinde 38 ayrı çarşıya ayrılarak 5 binden fazla iş yeri ile toplamda 14 kilometre uzunluğuna ulaşır.
Medine Çarşısı’nın kale kapısının yanındaki Paris Cafe’ye oturmuştuk.
Çarşaflı kadınlar vardı yanlarında küçük çocuklarla.
Uzunca geniş bir masada, az önce kuaförden çıktıkları belli olan, boyunlarında abartılı altın bendoları asılı kadınlar neşe içinde eğleniyorlardı.
Kapının önünde çözümsüzlüğün şahini CHP’li Onur Öymen, Rum milletvekilleriyle tartışıyordu, elini-kolunu sallaya sallaya.
Caddeden geçen arabalar sürekli boru çalıyordu birbirlerine.
Halep binlerce yıllık hayatında olağan günlerinden birini geçiriyordu.
Başına ne geleceğinden habersiz.

     ***
Gazetede gördüğüm o fotoğraf bu anılara götürdü beni.
İrkildim.
Savaşın yok edici dehşet yüzü karşısında…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar