DOĞU AKDENİZ’DE OLANLAR - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

DOĞU AKDENİZ’DE OLANLAR

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bir süredir Rum-Yunan ikilisi “Kıbrıs siyasi sorunu” oyununu AB’de oynuyor. Yeni ittifaklar oluşturuyor, Türkiye’ye yaptırım uygulansın diye çabalıyor.

Bütün olay her zaman yazıp söylediğimizce Ege denizinden dolayısıyla Yunan adalarından başlayıp  oradan Rodos Girit adaları üzerinden Kıbrıs’a uzanan ve tüm Doğu Akdeniz’i kapsayan alanda Yunan bayrağının dalgalanacağı bir deniz egemenliği oluşturmak! Düşünün ki bu arsızlık Türkiye’nin Güneyindeki 400 yüz kilometre uzunluğunda kıyı şeridine sahip oluşuna karşın yapılıyor! Zaten amacı da Türkiye’nin hem deniz alanını daraltarak hidrokarbon arayışlarını dumura uğratmak hem de KKTC ile Türkiye arasında Meis adasını da kullanarak tampon bölge oluşturmak.


Ben Kıbrıs sorununu da aşan Doğu Akdeniz’deki bu yeni oyunları dikkatle izliyorum. Belki ortada henüz  ne gaz vardır ne ördek ama maşallah Doğu Akdeniz’de Mısır’dan İsrail’e, Lübnan’dan Fransa’ya, İtalya’ya kadar cins cins Ülkeler yer almakta. Kimileri Rum’la ittifakından dolayı kimileri sondaj bahanelerinden dolayı kimileri de sansarlar gibi elde edilecek gazdan pay kapmak için oradalar!

VE hayret! İlle de ne Türkiye olsun ne KKTC!

Oysa çoktandır ve inadına Türkiye Doğu Akdeniz’de cirit atmaktadır. Hem sondaj gemileri hem de askeri gemileriyle! Üstelik deniz alanının bir ucunu da Libya ile buluşturma siyasetinde!

NE var ki Türkiye de boş durmuyor. Nitekim ittifaklar silsilesine Malta’yı ulayarak Doğu Akdeniz’deki varlığına bir perçin daha attı..

Geçen gün Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı ve Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın başkanlık ettiği bir üçlü toplantı gerçekleştirildi. Konu “Libya’da barış ve istikrarın sağlanmasına” yönelik iş ve güç birliği” yapmak. Malta içişleri Bakanı Camilleri’nin de katıldığı toplantıdan hem Hafter’e hem de destekçilerine yönelik sert tepkiler dillendirildi..

TABİ Fransa’nın Makron’unu da  atlamak istemiyorum.. Çünkü Erdoğan’ı boy aynasında bölgedeki siyasi rakibi olarak gören ve tüm siyasi gelişmelerin içinde tavuk ayağı gibi karıştıran bu “çocuk” huylu Makron’a eğer AB uyacak olsaydı, Türkiye’ye yaptırım uygulayacaktı! Nitekim yaptırımı gerçekleştirmek için yapmadığı şaklabanlık kalmadı ama Almanya’nın engeline takıldı! Tabi Makron’un Türkiye ile ne alacağı var ne vereceği ama tüm hedefi Türkiye’nin bölgedeki siyasi ve askeri egemenliğini kırıp “ben başardım” demek!

…TÜM bu gelişmeler elbette Kıbrıs siyasi sorununu çok yakından ilgilendiriyor. Ve gitgide Kıbrıs siyasi sorunu “çözümsüzlüğü ile tanınmamışlığını” kalıcılaştırıyor!

Bu nedenle diyoruz. “Türkiye Doğu Akdeniz’deki varlığını elbet koruyacaktır. Fakat artık KKTC’nin tanınması ve  çözüme giden yollarının da açılması gerekmektedir.  Yoksa sittin sene daha 20 Temmuz’lardan 20 Temmuz’lara “Kıbrıs’taki Türk halkının güvencesiyiz” demeye devam edilmekten öte gidemeyeceğiz! Tabi ki o güvence çok önemli ama 46 yıl sonra hâlâ çözümsüz ve korsan Devlet esamesinde kalmış olmak… Ne güzeldir ne de başarı!


KISACA TAKILDIĞIM: KİRADA OTURANLAR YANDI!

Koronavirüs korkuları KKTC’i sardığında bugün “başarılı oldu” dediğimiz “tedbirler” alındıydı.

Bunlardan biri de Sn. Başbakan Tatar’ın  bir televizyon konuşmasında “kiralık evlerde veya türlü çeşitli yerlerde oturanlara yönelik çağrısıydı. “Sakın ha diyordu Başbakan, tek bir kuruş kira vermeyin!”

Ve kiracılar bu Devlet çağrısına uyarak iki ay süreyle ya hiç kira vermediler yada yarı kira vererek vaziyetleri idare ettiler!

Fakat iki ay sonra hayat az biraz normale döndükten sonra  ev otel lojman gibi yerlerde kiracı olarak oturanlardan hem iki ay süresince ödenmeyen kiralar hem yarı kira ödeyenlerden diğer yarısı talep edilmeye başlandı. Buna karşın bazı kirada oturanlar  hâlâ yarı kira verirken bazıları hiç vermediklerinden bu kez mal “sahipleri” tarafından mahkemelere veriliyorlar.. Tabi  Sn. Tatar’ın sözü “kanun” olmadığından mahkemeler mal sahibi ile kiracı arasındaki mukavele neyse ona uygunluğunca karar veriyorlar! Dolayısıyla kirada oturanlar gecikme faizi de içinde ve masraflarıyla birlikte bu kez kat kat ödeme yapmak zorunda kalıyorlar!  Fakat bu konuda Sn. Tatar’dan ne çıt var ne tık! Yani? Sözüne kanıp kira vermeyen yurttaşları yaktı ki hem de ne yakma! Zannedersem Sn. Tatar bu sorunla ilgili çok hayırdua alıyor!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar