Dünyanın neresinde olursanız olun. “Kıbrıs ve Türk toplumu” dediğinizde bulunduğunuz ortam ne olursa olsun yarattığınız çağrışım “Denktaş” adıdır.
…Bugün Rauf Raif Denktaş’ın yani toplum liderimizin ölüm yıldönümüdür. O da ilahi kanunun kaçınılmazlığında bundan yirmi altı yıl önce Allah’ın rahmetine kavuştuydu..
Fakat hani derler ya. “İnsanlar anıldıkça yaşarlar.” Tutun ki Denktaş Türklük dünyasının kalbinde sevgiler, saygılarla yaşatıldığı için anılmaktadır.. Allah kendisinden razı olsun.. O ve öncesi Dr. Küçük gibi liderlerimiz vardı ki bu adada Rum’un “enosisi” gerçekleştirmesini, bazen siyasi bazen bilfiil cephelerde çarpışarak önlediler.. Ve dünya aleme kabul ettirdiler ki Kıbrıs ayni zamanda bir Türk vatanıdır da.. ***** TABİ ki Denktaş çoktan beridir tarih kitaplarının, Kıbrıs Türk mücadele tarihinin, dünyadaki “liderlerin” ölmezliğinde aldı yerini.. Bir dünya lideri oldu ki hâlâ BM’lerde Kıbrıs’taki Türk halkının davasını savunan sesi yankılanmakta.. Türkiye Büyük Meclisinde yankılandığınca.. *****
BUGÜN hürmet ve saygı ile andığım Denktaş’ı; kurduğu devlete inandığım için savunduğum eğer lider olarak önümüze düşüp bize özgürlük ve egemenliğin hak yollarında bir Bozkurt gibi rehberlik yapmasaydı belki bugünlere asla ulaşamayacağımızın duygularında düşünüyorum.. *****
DERLER ki liderleri “insanlar ve koşullar yaratır..” Fakat diyorum, “insanları ve koşulları” da bazen Denktaş gibi liderler yaratır..
Denktaş Kıbrıs Türk halkının öylesi lideridir işte.. Ki “mazlum ve mağdur toplumlar” her zaman kendilerini çekip götürecek bir “lider” aralarlar. Ancak yetmez.. Halk, çalışkanlığı ve fedakârlığıyla kendini aşan “insanı” lider yapar.. Kıbrıs Türk halkı Denktaş’ı idolü yaptı.. Efsaneleştirdi..
*****
FAKAT Denktaş da sonuçta bir “politikacıydı!” Öyle de olması gerekirdi çünkü “yalnız” ve “desteksiz” lider olmaz! Dava insanları “davalarını” büyük kitlelerin desteklerini alarak sürdürürler. Ne kadar büyükse destek, lider de o kadar büyür.. Ne var ki politika arenasında yürünen yollar o yollardaki engeller çok netamelidir! Davası için yürüyenlerin muhalifidir. Bazen acımasız müfterisi bazen satılmış haindir..
Bu nedenle olmalı. Çok az kişi lider olarak ölür..
Denktaş için işte bunu çok söylemek isterim. “Lider olarak öldüğünü, Kıbrıs Türk halkının gönlünde lider olarak yaşadığını..”
*****
DENKTAŞ’I rahmetle anarken keşke diyorum kendisini daha iyi tanıyabilseydim.. Hatta karşısına bir “muhalif gazeteci” olarak çıkmak yerine önce empati kuracak tanışma konuşma ortamları hazırlayabilseydim..
Nitekim sonraları Denktaş’la çoktan olması gereken o “yakınlaşmada” buluştuktu..
Ben onu o beni yakından tanıdığımızda, bana hâlâ kuşkuyla yaklaştığını sezinliyordum.. Fakat biliyordum, liderler o büyük kalabalıkların arasında bile kendilerini yalnız hissederler. Bunu Rahmetli Denktaş’la bir iki samimi sohbetimizde yakaladıydım. O savaşçı insanın bir anda nasıl munis bir babaya dönüştüğünü, can sıkıntısıyla o tonton yüzünde nasıl çizgiler oluştuğunu gördümdü.. Evlat acısı çekmesi bir yana, “çocuklarımla hiç ilgilenemedim” demişti bir gün bana..
Anlıyordum. Halkın sevgilerinde büyüseler de liderler de “insandırlar!” Ki Denktaş “Başkanlık sistemini” oluşturma fırsatını kullanmayıp “ben parlamenter sisteme inanıyorum” dediği için KKTC’i kurarken halkına olan inancında çok sesliliği çakan parlamenter sistemi ikame etti.. Ve gün geldi bir gün o Meclis’te bir köşe yazımı da okudu…
*****
15 Ocak’ta da Rahmetlik Dr. Küçük’ün ölüm yıldönümüdür.. Denktaş, Dr. Küçük, Osman Örek bunlar üç dava arkadaşıydılar ki kendilerine Allahtan gani gani rahmet diliyorum.. İyi ki vardılar. İyi ki liderlerimiz oldulardı.
Bir kez daha Denktaş’ı rahmet ve sevgi ile anıyorum.