Dedikodusu yerinde - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Dedikodusu yerinde

Ahmet OkanAhmet Okan

“Kıbrıslılar sessiz ve ziyansız kişilerdir; konuksever ve yumuşak huylu olup özellikle keyiflerine düşkündürler. Ne var ki yaradılıştan tembel olup aylaklığa meyyaldirler. Vakitlerinin çoğunu kahvehanelerde geçirip adanın çeşitli yerlerine sık sık kurulan panayırları hiç kaçırmazlar. Yaşamlarında tutumlu ve mutedildirler. Kepekli ekmek, peynir, zeytin ve sebze köylünün günlük yiyeceğini oluşturur. Şarap bol ve ucuz olduğundan ayyaşlık az değildir. Yol kesmeler, soygunlar, cana kıymalar o denli azdır ki Kıbrıs’ta böyle şeyler adeta bilinmez. Ayni şekilde halk için kurulu düzene siyasal kışkırtma ya da muhalefet de bilinmez. Hıristiyanlar Yunanlılara oranla daha az sahtecidirler, lakin yine de ticaretteki hırslarıyla tanınmışlardır. Müslümanlar da Araplara oranla daha az fanatik ruh ve bağnazlık vardır. Köylerde kentlerde Hıristiyan komşularıyla uyum içinde yaşarlar. Ne var ki çoğunlukta oldukları Lefkoşa’da üstünlüklerini göstermek eğilimindedirler.”


Bu değerlendirme Haşmet Muzaffer Gürkan’ın “Kıbrıs Tarihinden Sayfalar” adlı eserinde alıntı yaptığı Philip Newman’ın “A Short History of Cyprus” (1940) adlı kitabında yer alır.

Aslında bu değerlendirme Kıbrıs’ta İngiliz Konsolos Yardımcı H. W. White’ın bir raporudur. (1862).

O dönemler İngilizler ahaliyi böyle görüyor, böyle değerlendiriyor ve haklarında bu şekilde değerlendirmede bulunuyorlardı.

Özetlersek:

Şaraba düşkün,

İyi huylu,

Düzene uyan; muhalefet etmeyen,

Cana mala kastetmeyen,

Birbiriyle iyi geçinen,

Kahvehanelerde vakit geçiren,

Panayırlarda eğlenen,

Bağnazlığı ve fanatikliği az…

O dönemlerden bu dönemlere kuşkusuz adanın konumunda çok şeyler değişikliğe uğramış, ada insanları birçok badireler atlatmış ve bugünkü durumuna gelmiştir.

Günümüzde aynı ahalinin bugünkü nesilleri hakkında bir değerlendirme yapılacaksa hangi özellikleri ön plana çıkar?

Yukarıdaki değerlendirmede eksik özellikler var kuşkusuz.

Dedikodu gibi.

İletişim araçlarının henüz gelişmediği dönemlerde haberler en çok bu yolla yayılırdı.

Dedikodu bir haberleşme aracı olunca, meseleye su katmak kolaylaşır; haberler dilden dile yayılırken içerik değişirdi.

Bunu en iyi bilen ve bu dedikodulardan nasibini alanlardan biri şair Namık Kemal’di.

Bilindiği gibi 1873 yılında adaya gelen şair, 3 yıl 2 ay Mağusa’da sürgünde kaldığı dönem hakkında birçok dedikodular yapılıyor ve bu da onun canını sıkıyordu.

Alkollü içkiye düşkün olan ve yakınlarından sürekli kendisine içki yollanmasını isteyen şairin güzel Akdeniz akşamlarında, yıldızların altında, denize nazır tabyalarda arkadaşları ile eğlenmesi ahalinin dilindeydi ve hakkında yakışıksız dedikodular yayılmaktaydı.

Şair bazı mektuplarında bu dedikodulara değinir ve bunların aslı olmadığını belirterek reddeder.

Ama bizim diyeceğimiz bu değil.

A mübarek!

Onca yıl Kıbrıs’ta kalmışsın,

Biraz denizinden tuzundan,

Biraz güneşinden sıcağından,

Biraz serininden, yasemininden, feslikanından, fulundan,

Biraz suyundan, balından, çöreğinden almışsın,

İnsan biraz da bulunduğu yeri yazardı be birader!

Neticede,

Kıbrıs yerlisi yukarıda sayılan bazı özelliklerini yitirmişse de,

Dedikodusu yerinde…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar