Rumların, AB ülkelerinden gelenlerin dışındaki turistlerin, Kuzey’e geçmesini, buradaki otellerde kalmasını yasaklayan kararı kendi basınlarında da tepki topladı…
Rum hükümeti, bizim bile bilmediğimiz tam 206 tane otelin listesini dağıttı.
Bunun üzerine, bizzat Rum vatandaşları, bunun tam anlamıyla bir insan hakları ihlali olduğunu sosyal medyada yazdılar, çizdiler.
Hafta sonu da, Güney’deki yabancıların en çok okudukları gazete olan Cyprus Mail, başyazısında Rum hükümetini yerden yere vurdu.
Başlığı “Kuzeye giden ziyaretçilere kısmi yasaklama, tutarsız” şeklindeydi…
Yazı, “Acaba hükümetimiz her ay rekor üstüne rekor kıran turist sayısıyla başedemediği için, turizm endüstrisini sabote etmek mi istiyor” ifadesiyle başlıyor. Ayrıca, bu yasaklamanın, “milliyetçi” seçmene şirin görünme amaçlı olabileceği de ima ediliyor ve “Bu uzak bir ihtimal gibi görünse de, başka mantıklı bir açıklaması yok” deniyor…
Olayın özeti yapılıyor, önce Lübnanlıların ve Sırpların uçaklara bindirilerek geri gönderildiği, iş İsraillilere gelince, İsrail Büyükelçiliğinin devreye girmesiyle uygulamanın 15 gün askıya alındığı belirtiliyor.
Sonra, en önemli vurgu geliyor…
Rum yönetimi bu yasağı sadece üçüncü ülke uyruklulara uyguluyor değil mi..?
Yani AB ülkelerinden gelen turistler için böyle bir yasak yok..?
Bu nasıl bir uygulama..?
Başyazıda bunun cevabı şöyle veriliyor:
“Bu son derece tutarsız, pervasızca ayırımcı politikayı, ‘ulusal çıkarlar’ adına sadece bizim dar görüşlü dışişleri bakanlığı memurları yapabilirdi… Şimdi üçüncü ülkelerden gelen turistler havaalanında polis tarafından nerede kalacakları konusunda sorgulanacaklar. Ve bir polis devletine tatil yapmaya geldiklerini düşünecekler”…
Hırs öylesine gözlerini bürümüş ki, kendilerine zarar vermeyi dahi göze almışlar…
Nitekim o muameleye maruz kalan İsraillilerin “kendimizi Auschwitz Kampında hissettik” sözünün bile tek başına nelere malolacağını pekala biliyorlar. Ama yine de denediler…
Cyprus Mail’in başyazısı, tek çarenin bu emirnamenin iptal edilmesi olduğunu söylüyor ve şöyle bitiyor;
“Bunun için yeniden seçilmek isteyen ve süper milliyetçi oyları almayı umut eden başkanın da cesur olması gerekiyor”…
Ne kadar mantıksız, tutarsız, hükmü karakuşi bir karar.
Böyle bir uygulamayı başlatan Anastasiadis’in bir anlaşmaya “evet” demesini bekleyen bizler de ne kadar saf…
Geçen gün yazdığım gibi, işi gücü bırakıp sadece bunun üstüne gitsek, topyekun bir strateji izlesek keşke…
Ama bunun da şartı var.
Sadece profesyonellik yetmez…
Tutarlı, inandırıcı politikalar…
Haklıyken, haksız duruma düşmeyecek stratejiler ve taktikler lazım…
Siz, size yapılanın ne kadar haksız olduğuna inanırsanız inanın, eğer tutarlıysa, haksız da olsa destek bulacaktır.
Siz, yaptığınız uygulamanın ne kadar doğru olduğuna inanırsanız inanın, eğer en ufak bir açığı varsa, kimse itibar etmeyecektir…
YERİN KULAĞI VAR
AH PAPANDREU AH:
Siyasetçiler her yerde, görevi bıraktıktan sonra akıl yoluna geliyorlar. İşte Yorgo Papandreu… Cumhurbaşkanı Akıncı’yı Sosyalist Enternasyonal Başkanlar Konseyi’nde konuşmaya davet etmesi üzerine, Rum partilerin saldırısına uğradı. Bunun üzerine de “Akıncı’yı davet ederek fikirlerini dinlemek ne zamandan beri suç oldu. Sizinki sadece, sahte milliyetçilerin timsah gözyaşları” dedi. Keşke başbakanlığı zamanında Talat-Hristofyas görüşmeleri sürerken de bu kadar mantıklı olabilseydi…
GEÇMİŞTE NEDEN EMSAL TEŞKİL ETMEDİ:
CTP, yüzlerce istisnai vatandaşlık verildiğini, bunlardan 58’i için emsal dava açtıklarını söylüyor. Daha önce de benzer şekilde, bazı kişilerin vatandaşlıkları düşürülmüştü. Ama o uygulama, Bakanlar Kurulu tarafından yapıldığı için emsal teşkil etmemişti. Bu sefer yargı karar verecek, aradaki fark bu… Geç olsun da güç olmasın…
SADECE BU BİLE YETER:
Türkiye siyasi iradesi, teknolojisi, emeği, parasıyla bir mucizeyi gerçekleştirip, suyu Kıbrıs’a taşırken, başarısız KKTC idaresi üstüne düşen binde birlik kısmı bile yerine getirmekten aciz. Ekmekçi dün döküm yayınladı. Suyun gitmediği yerler var. Sonra yeraltına kaçıp heba oluyor. Olağanüstü fiyatlarla tüketiciye ulaşıyor. Bir yıldır yap-işlet-devret ihalesi bile yapılamadı. Herhalde kime vereceklerine karar veremiyorlar. Tarım Bakanı, “tarlaya 3 yılda ulaşacak” diyor, sanki çok normalmiş gibi… Ben utanıyorum, utanması gerekenler hiç… Sadece bu bile bu ülkede siyasetin, ne kadar verimsiz, boş, hizmetten uzak ve başarısız olduğunu göstermeye yeter ama, kim görecek…
NİYE VAZGEÇMİŞTİNİZ:
Turizm Bakanlığı, dön dolaş yine charter seferlere karar vermiş. Geçmişte zaten uygulanan, teşvik de edilen uygulamadan niye vazgeçtiklerini de bir izah etseler… Ambargo orada dururken, Rum’un insafına güvenip yola mı çıkılırdı? Her şey günü birlik politikalarla yürütüldüğü için bir adım ileri gidemiyoruz. İşte yine mehter marşı. İki ileri, bir geri…
KEŞKE ZAMANINDA YAPSALARDI: CTP milletvekili asım Akansoy, yeni bir vatandaşlık yasası gerektiğini, aksi takdirde 40 bin kişinin vatandaş olacağını söylüyor. Akansoy, CTP’nin İçişleri Bakanı. Son on yılda defalarca hükümet kurdular ve her dönem bu konu gündemdeydi. Çalışma da yaptılar. Ama her nedense sonuç alamadılar. Keşke o zaman kararlı olup, peşini bırakmasaydılar. Şimdi bunları yaşamazdık.
ŞU SEÇİM NELERE KADİR: Hükümet, leb demeden leblebiyi anlıyor bugünlerde. Arpa üreticileri sokağa dökülmeden artışlı fiyatlar açıklandı… Arkasından, öğretmenlerin hazırlık ödeneklerinin tümünün birden ödeneceği duyuruldu. Sizin anlayacağınız, herkesin ağzına bal çalma dönemi başladı.
Cevizcinin çuvalından… Buyurun, yerseniz…
ZİRVEDEKİLER
Mete Hatay: “Kapsamlı çözüm yerine yıllardır adım adım çözümü önermekteyim. Bu tip süreç kendi yapıcı diyalektiğini oluşturmaya müsaittir. Atılacak adımlarda mütekabiliyet aramadan, daha çok işbirliği arayan bir süreçten söz ediyorum. İlle bir tarafın adım atmasına gerek duymadan yapılabilecek olan adımlardan söz ediyorum. Toplumsal gerginlikleri ancak atılacak adımlar pasifize edecektir, aksi taktirde bu başıboş ortamında, derinlerden bir yerden fırlamış bu felaket süvarileri, iki toplumu da germeye devam edecektir ve bunun kimseye faydası yoktur”…
DİPTEKİLER
Saffet Emre Tonguç : Hürriyet gazetesi yazarı Tonguç’un, internet üzerinden derlediği bilgilerle kaleme aldığı Kıbrıs yazısı yanlışlarla dolu. Attığı başlığın tuhaflığının üstüne, “genellikle başkentler en güzel şehir kabul edilmez ama kuralı bozan yerlerden biri” diyerek, Girne’yi, KKTC’nin başkenti ilan etmesi. Ve ne yazık ki bu ilk yanlışı da değil. Sizin anlayacağınız, arkadaş kaş yapayım derken göz çıkarmaya devam ediyor… Yapmasın daha iyi… Hem de Hürriyet gibi bir gazetede…
