Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Gezici’ye Sorular - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Gezici’ye Sorular

Rafet Uçkan

I.

Seçim sonuçlarını tahmin etmeye dönük bir kamuoyu araştırması yaptığınız zaman, o araştırmada, o ülkedeki seçmenlerin temel motivasyonları üzerine düşünmüş olmanız gerekir. Bunun için hem araştırmayı yapacağınız yerin kendine özgü niteliklerine ilişkin bir fikrinizin olması, hem de oradaki genel siyasete dair aşinalığınızın bulunması lazımdır. Yani o seçmeni bir ölçüde tanıyor olmalısınız. Özellikle de kararsız seçmeni oransal olarak dağıtmanın hatalı olacağı durumlarda, bunun önemi daha da artar. “Kıbrıs’ın kuzeyinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, seçmen davranışını etkileyen temel unsurlar nelerdir?” sorusu, sonuçları tahmin etmek üzere yapacağınız araştırmanın da en kritik sorusudur. Temel başlıklarsa, seçmenlerin Kıbrıs sorununa yaklaşımı; federasyon, konfederasyon veya iki devletli çözüme dair tercihleri; Türkiye ile ilişkiler konusundaki tutumları; adayların geçmiş performanslarına dair değerlendirmeleri; yarışan adayların göreli pozisyonlarına dair fikirleri; siyasi parti üyelerinin kendi partilerinin adaylarına dair tavırları; hatta seçmenlerin kökeni gibi başlıklardır… En azından, Kıbrıs siyasetini içeriden gözlemleyen birinin belirleyeceği temel başlıklar bunlardır. Bu soruların her biriyle, oy davranışı arasında tek tek, kaçınılmaz olarak doğru orantılı bir ilişki gözlemlenemese bile, bu cevaplardan çıkan genel tablo ile yapılan tahmin arasında bir rabıta ya da makul bir paralellik beklemek gerekir. Örneğin bir ülkede seçmenin en önemli gördüğü sorun ile oy verme davranışı arasında güçlü bir ilişki olduğu düşünülüyorsa, o soruna dair adayların ne söylediğinin bir önemi vardır. Adayların hiçbiri, ilgili konuda tatmin edici olamıyor olabilir; ancak en azından, birinin diğerinden daha az veya daha çok “tatminkâr” olması beklenir… Çünkü oy vermek, neticede, “göreli olarak” bir tercih yapmak, deyim yerindeyse çoğu zaman ehven-i şeri seçmektir.


Bu yazı, Gezici’nin KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerine dönük olarak yaptığı son iki kamuoyu araştırmasındaki sorulara verilen cevaplarla, seçimin sonucuna dair ulaşılan veri arasındaki mesafe üzerine… Çünkü çıplak gözle görülür biçimde bir uyuşmazlık söz konusu. Üstelik sanılanın aksine Akıncı’nın “lehine” bir uyuşmazlık bu… Akıncı’dan yana saf tutulduğu için değil, muhtemelen araştırmaların gerçeklikle bağının tamamen kopmasını engellemeye çalışırken ortaya çıkan bir uyuşmazlık: Bu araştırmalar, belki de iyice şüphe uyandıracak şekilde, bize, Akıncı’nın çok daha az oy alacağını söylemeliydi. Öte yandan, eğer bu sorulara verilen cevapların oluşturduğu izlenim ile alınacak oylar arasında bir rabıta beklemek fazla bir beklentiye girmekse ve hatalıysa, araştırmaların neden bu meseleler etrafında kurgulandığını merak etmek son derece doğaldır.

II.

Bu yazıda iki araştırmayı esas alıyorum. Bunlardan biri, DHA haberine göre, 21-23 Ağustos 2020 tarihlerinde 4530 kişi ile yapılmış. Diğer araştırma ise 4486 kişiyle 5-7 Eylül 2020’de yapılmış. İki araştırma arasında 2 hafta var.

Öncelikle, 21-23 Ağustos’taki araştırmaya göre Akıncı’nın 5 senelik performansını (ki burada kastedilen Akıncı’nın Kıbrıs meselesinde gösterdiği performans) başarısız bulanların oranı %54,3. Bunu cebimizde tutalım. Yine bu araştırmaya göre, %77,1 yeni cumhurbaşkanının Türkiye ile iyi ilişkiler kurmasını istiyor/bekliyor. Akıncı’nın Türkiye ile ilişkileri bozduğunu ya da bu ilişkiye zarar verdiğini düşünenlerin oranı ise %58,3. Bunları da diğer cebimizde tutalım ve özetleyelim: Kıbrıslı Türk seçmenler, bu araştırmaya göre, Akıncı’nın siyasal profilinin oldukça başarısız olduğunu; seçmenlerin Kıbrıs sorununa ilişkin temel beklentisine Akıncı’nın cevap veremediğini; seçmenlerin çok ezici bir çoğunluğu Türkiye ile iyi ilişkileri savunurken Akıncı’nın bunun aksine Türkiye ile ilişkilerin bozulmasına yol açtığını söylüyor. Araştırmanın en temel iddiası bu.

Oysa bu temel iddia ile Gezici’nin açıkladığı oy oranları arasında paralellik yok. Bu iddiaya rağmen, her iki seçmenden biri, bu araştırmaya göre, yine Akıncı’ya oy veriyor. Bu kopukluk sayesindeyse bu araştırma aslında iki işlevi aynı anda yerine getiriyor: Türkiye kamuoyuna ve medyasına, KKTC’deki seçmenin Türkiye’ye ne kadar sadık olduğunu anlatırken, KKTC seçmenine Akıncı’nın kaybedeceğini (ama çok küçük bir farkla kaybedeceğini) söylüyor. Türkiye’de aslında AKP’yi, Kıbrıs’ın kuzeyinde ise Ersin Tatar’ı kazananlar listesine yazıyor. Murat edilen bu değilse ve eğer bu araştırmanın ulaştığı sonuç, diğer sorulara verilen cevaplarla uyuşmazlık göstermiyorsa, bu araştırmanın, seçmen davranışında bizim hiç tahmin edemediğimiz bir değişikliğin olduğunu iddia ediyor olması gerekir. Soru şu: Bu değişiklik nedir ve Kıbrıslı Türk seçmen neye göre oy vermektedir? O zaman da başka bir soru ortaya çıkıyor: Eğer, bizim bildiğimiz belirleyenler, birer belirleyen olmaktan çıktıysa ve bu işin sırrını Gezici biliyorsa, o halde Gezici neden araştırmasını bu sorular üzerine bina ediyor?

Başka bir konuya geçeyim… Kıbrıslı Rumlarla iyi ilişkiler kurulmasını isteyenlerin oranı, yine bu araştırmaya göre %10; fakat Kıbrıslı Rumlarla bir federasyon çatısı altında yaşamak isteyenlerin oranı %21,8. Yani seçmenlerin yaklaşık %12’si, Kıbrıslı Rumlarla iyi geçinmeye gerek olmasa da onlarla federasyon kurulması gerektiğini düşünüyor. Diğer taraftan, araştırmaya göre, seçmenlerin % 78,2’si iki devletli çözümden yana… Muazzam bir oran bu! Akıncı ise her yerde, iki devletli bir çözümün gerçekçi olmadığını, bunu dünyanın kabul etmeyeceğini, tek gerçekçi çözümün federasyon olduğunu söylüyor. Israrla! Ama Gezici’ye göre %78,2 iki devletli çözüm isterken, seçmenlerin %49,2’si iki devletli çözüm seçeneğini açıkça reddeden Akıncı’ya oy veriyor.  Eğer bu araştırmanın sonuçları seçimlere dönük bir manipülasyon yaratmaya matuf değilse, bu sonuca varabilmek nasıl mümkün oluyor? Hatta açıklanmaya muhtaç olan doğru soru şu: Yine bu araştırmaya göre, yeni cumhurbaşkanından bu sorunu çözmesini bekleyenlerin oranı % 62,9 iken, bu sonuç nasıl mümkün oluyor?

III.

Gelelim ikinci araştırmaya… Kıbrıs’ın kuzeyinde seçmenin Kıbrıs sorununun çözümüne dair fikrini değiştirmesi genelde kritik momentlerde olur. Örneğin büyük umutlar bağlanan bir görüşme bir kez daha başarısızlıkla sonuçlandığında… Buradaki iki araştırma arasında ise 2 hafta var ve Gezici’ye göre seçmenlerin yaklaşık %3’ü o arada Kıbrıs meselesine dair fikir değişikliğine gidiyor. İki devletli çözümü destekleyenlerin oranı birden %80,9’a çıkıyor. Federasyon isteyenlerin oranı ise %19,2’ye düşüyor. Yine ankete katılanların % 80.2’si yeni cumhurbaşkanının Türkiye ile iyi ilişkiler kurmasını istiyor. %85 ise Akıncı’nın Türkiye’yi eleştirmesini yanlış buluyor. Bu da müthiş bir oran! Oysa bundan iki hafta önce seçmenlerin % 58,3’ü Akıncı’nın Türkiye ile ilişkileri bozduğuna inanıyordu. %58 ile %85 arasındaki bu açıklık nereden kaynaklanıyor? Buna rağmen Akıncı’nın oy oranı %46,7 ve bu araştırmaya göre ankete katılanların %72,5‘i, Akıncı ile Türkiye’nin arasının “soğuk” olduğunu düşünüyor.

Akıncı’nın 5 yıllık performansına ilişkin verilen cevaplar arasında da 2 haftada ciddi bir fark var. 2 hafta içinde Akıncı’nın performansını başarısız bulanların sayısı tam 8 puan yükseliyor: %62,3. Peki ama neden? Bu iki haftada ne oldu? Bu soru da cevapsız kalıyor.

IV.

Bu araştırma manipülasyon yapma amacına mı dönük? Ben bunu bilemem; ama benim bildiğim, araştırmanın üzerine bina edildiği konularla, ortaya çıkan oy oranı arasında açıklanmaya muhtaç bir mesafe olduğu… Seçim sonuçları Gezici’nin iddia ettiği gibi sonuçlanabilir mi? Elbette sonuçlanabilir. Hatta böyle bir sonuç çok şaşırtıcı da olmayabilir. Ama bu araştırmalar, basına yansıdığı haliyle, haklılığı/meşruluğu ya da tarafsızlığı doğrudan doğruya seçim sonuçlarıyla ispat edilebilir türden araştırmalar değil. Bu araştırmalara dair net olan tek şey de bu.

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar