CTP’deki parti içi mücadele başka neye hizmet edebilir? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

CTP’deki parti içi mücadele başka neye hizmet edebilir?

 

Çıkarı olan uzun vadeli düşünür.


Mecburdur.

Ankara kamu maliyemizin disiplinsizliğine kafayı taktı.

Her ay maaşların ödemesi gecikti gecikecek diye de bize hatırlatma da bulunuluyor.

Bunu UBP iktidar döneminde de yaptı. Şimdi de yapıyor. Sonunda da her ay bir iki gün gecikmeyle de olsa ödeniyor maaşlar ama. Türkiye kendinden o kadar emin ki umurunda değil bunun yarattığı tahribattan. İnadına bu şekilde devam edecek gibi bu durum.

“Ayaklarınızın üzerinde durmanız” lazım diye de ekleniyor her fırsatta.

Meselenin kamu maliyesi olduğunu düşünürseniz aldanırsınız.

Konu bunun ötesindedir Türkiye için.

Tedirginlik var. Belli bir süredir bu tedirginliğin verdiği sarkasım dolu beyanatlar da bundan.

Yeni nesille oluşan yabancılaşma var.

Türkiye de olduğu gibi çok alışkın oldukları “benim” diyeceği güçlü siyasi bir dayanağı yok adada AKP’nin. Türkiye’nin en ücra köşesinde particilik ruhunu yerleştirmeyi başardılar ama adada bu bir türlü başarılamadı.

Bunun arayışı var.

Önyargıyla ya da tanıdıkça oluşan güvensizlik var siyasetçi ve siyaset kurumlarımıza.
Bu yabancılaşma ve güvensizlik birbirini her gün besleye besleye ilerliyor.

Biz kendi yok olma derdimize düştük ama “parasıyla her gün rezil olan” ülke konumuna da Türkiye düştü dersek abartmış mı oluruz.

Adada günlük siyasete ciddi etki etse de uzun vadede belirleyici olmaya yetmiyor Türkiye’nin gücü.

Türkiye’deki iktidarın politikalarını savunmaya soyunanlar siyaseten geriye gidiyor.

En son örnek UBP, İrsen Küçük ve Turgay Avcı. Ondan önceki Eroğlu ve Talat yarışını da ekleyebilirsiniz.

Kamu maliyesi baskısıyla iktidardan götürmeye gücü yetiyor Türkiye’deki hükümetin ama ciddi çaba harcansa da iktidarda tutmaya ya da getirmeye gücü yetmiyor.

Uzun vadeli çıkarların korunması adına konu burada başlıyor Türkiye için.

Adadaki gelecekle ilgili belirsizlik yalnızca bizim için değil Türkiye için de tedirginlik kaynağı.

Bu tedirginliğin başka bir boyutu ve sebebi daha vardır.

Şu an göç ile şekillenen ve kendiliğinden kontrol altında olan demografik yapı var. Bundan dolayı adadaki genç nesil önemli sayılara ulaşamasa da ağırlıklı olarak gençlerin oluşturacağı Türkiye karşıtı bir hareket bence risktir. Birileri bunu gördüğü için olacak herhalde Tomo ithalatı konusu gündeme geldi. Yoksa hangi akla hizmetti bunun alımını gündeme getirmek.

Peki, tüm bunlar yalnızca kamu maliyemizle ilgili değilse başka ne ile ilgili olabilir?

Yaşanan gerilim Ankara’nın birlikte uzun yol yürüyebilecek ve adadaki çıkarlarının korunmasına destek olacak, yeri geldiğinde oluşacak olumsuzlukların önüne Türkiye’nin yüzünü eskitmeden geçecek yeni bir siyasi oluşuma ihtiyacından da kaynaklanmaktadır.
Gelinen noktada anlaşma olsun olmasın böyle bir oluşum stratejik bir konu başlığıdır Türkiye’nin adadaki çıkarları için.

Günü kurtaracak değil uzun yol yürüyebilecek kapasiteli lider kadrosuna ihtiyaç vardır.

Türkiye’nin kamu maliyemizi disipline etmek adına koyduğu sert ve taviz vermez yaklaşımı da ancak bu yeni siyasi oluşumu uzun yol yürüyecek konuma getirebilmek için değişecektir.

Şu anda toplumda oluşan bıkkınlığın ve ümitsizliğin önüne Türkiye istese geçemez mi?

Bence geçer. En azından adadaki ve medyadaki temsilcileri aracılığıyla tırmandırmak için her fırsatta beyanat vermeye devam etmez.

Ama bunu yapmanın ileriye yönelik çıkarlarını da sağlama alacak siyasi oluşum ve lider kadrosunu yapacak olanlarla olmasını beklemeyi yeğlemektedir.

Bunun için kamu maliyesi baskısıyla tam uyumlu olmayacak olan siyası alternatiflerin tüketilmesi beklenecektir.

Olayların gelişimi bunu desteklemektedir.

Türkiye’nin birlikte uzun yol yürüyeceğine inandığı ve Kıbrıs Türkünün geniş ölçüde kabullendiği yeni bir liderin ve karma bir oluşumun bulunması istenmektedir.

Bu yolda tüm siyasi kurumların ve siyasetteki aktif aktörlerin birçoğunun halkın gözünde sıfırlanması da göze alınmıştır.

UBP ekonomik paketin öngördüğü kamu maliyesi ile ilgili önlemleri ve özelleştirmeyi uygulamaya karşı çıkmayarak bunun siyasi bedelini ağır ödeyeceğini çaresizlikten kendisi görmedi diyelim. 

UBP’ye destek olduğunu düşündüğümüz Türkiye de mi bunu görememiştir?

Diğer partilerden de bir şekilde kopacak olanların kendilerini “arındırma” ve Türkiye ile barışma fırsatı verilerek bir siyasi oluşum oluşturulmaya çalışılacaktır.

UBP ve CTP başta olmak üzere diğer partilerin de tabanlarını farklı bir soluk almak için yeni bir payda oluşturmak arayışına sokma sürecidir bu.

Türkiye de son 30 yılda başarıyla iki defa hayata geçirilmiş “farklı eğilimleri” buluşturma mantığı uygulanmak istenmektedir.

Sabırla beklenecek olan bu sürecin demlenmesidir.

Türkiye’nin çıkarlarını koruyacak lider ihtiyacı ve kamu maliyemizin disipline edilmesi adına takınılan tutumun kesiştiği nokta ortaya çıkana kadar bu durum devam edecektir.

Türkiye’nin bu siyasetinin doğru mu yanlış mı olduğunu zaman gösterecektir.

Ama meselenin bana göre özü ve gelinmek istenen nokta budur.

CTP’nin her geçen gün sürüklendiği parti içi mücadeleyi bence bu çerçeve içinde değerlendirip bana yar olmayan partim başkasına da yar olmasın noktasında bir kez daha düşünmesi gereklidir. Bu yalnızca CTP’yi değil tüm siyaset kurumlarını ilgilendiren bir konu haline gelmiştir.

Konu sıradan bir parti içi demokrasi meselesi ve “tesviye” değil, içine en son olarak CTP’yi de alacak olan büyük bir “tasfiye” ile sonuçlanabilir.

Adada esas olarak böyle bir tasfiyeye ihtiyaç olduğunu düşünen bir kesimin olduğunu da gözardı etmeyelim.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar