Başbakan geçtiğimiz perşembe günü Meclis kürsüsünden, “teknik eleman aldık” diyerek savunma yaparken, CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk, bombayı patlattı…
Kıb-Tek’e alınanların, 2009’da UBP’nin işten attığı geçiciler olduğunu açıkladı.
Hani bir süre önce, “kim ne derse desin, bu insanları istihdam edeceğiz. Boynumuzun borcudur” dediklerini hatırlayınız…
Bir yazımda, CTP’nin bundan sonraki çelişkisinin ya da iç kavgasının ideolojik olacağını düşündüğümü yazmıştım. Bence bu istihdamlar tam bir kırılma noktasıdır…
Yıllar yılı hak, hukuk, eşitlik, adaletten bahseden CTP, iktidar gücünü eline geçirdikten sonra, adaleti, hukuku, eşitliği sadece kendi yandaşları için istediğini ortaya koydu…
“Devletin kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekme” diyerek suçladıkları eylemi, göstere göstere yaptılar.
Diyor ki Erk, “Bizim dönemimizde sınavlar şaibeli değildi… Sınav sonuçlarına göre kim başarılıysa o işe alındı”…
Peki soralım o zaman, o insanları alırken münhal ilan etmişler miydi..?
Tabii ki hayır…
Ortada “geçici memur alımı” konusunda bir ucube yasa var, o yasa da sadece göstermelik bir sınav öngörüyor, münhal açma şartı yok…
Hani CTP’nin “illa da durduracağız” dediği o 360 kişiyi alırken, İrsen Küçük’ün yaptığı neydi..?
Aynısı değil miydi..?
Personel Dairesi’nde göstermelik bir sınav, oldu bitti.
Dışarıda iktidar partisinden dayısı olmayanın o sınava girme hakkı yok.
Bunun neresinde adalet..?
Kutlay Erk, gelecek eleştirilere kulak asmayacaklarını, “kim ne derse desin” diyerek baştan savuşturmuştu zaten. Diğerleri de hükümeti eleştirenler için, “bırakın kendilerini gagalasınlar” demekteler. Ama basını bir tarafa bıraksınlar ve isterlerse, her dönem ısrarla CTP’ye oy verenlerin bu son icraatlarıyla ilgili olarak sosyal medyada yayınlanan yorumlarına baksınlar. İnsanlar isyan ediyorlar. İçlerine sindiremiyorlar. Hem de büyük bir hayal kırıklığı içerisinde…
Ben bizzat CTP’li milletvekilleri içinde de bu durumu içine sindiremeyen insanlar olduğunu tahmin ediyorum…
Uzun lafın kısası, CTP artık UBP ya da DP’yi, “statükoculukla” suçlayamaz. Artık bu noktadan sonra, kendisi de o statükonun bir parçasıdır…
Çok merak ettim, hala daha takip ettiklerini söyledikleri akıl defterinde, birilerinin haklarını çiğneyerek, kendi yandaşlarına fırsat yaratmak da var mıydı..?
Ya da, gelecek seçimleri garanti etmek adına popülizm yapmak var mıydı..?
CTP içerisinde yönetim kademelerinde olanların yarattığı statükoda sosyal adalet yoktur. Eşit fırsat yaratma yoktur.
En kötüsü, ben, bu yaptıklarını gördükten sonra, hala daha sözünü ettikleri o kamu reformundan, açıkçası korkuyorum…
YERİN KULAĞI VAR
TALAT’IN SINAVI:
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için start erken başladı. Adaylar bölgelerdeki vatandaş ziyaretlerini sürdürürken, parti içinde sıkıntı yaşayan CTP’de ise gözler Talat’a çevrildi. Talat’ın Sibel Siber için ciddi şekilde sahaya inmesiyle yarış farklı bir boyut kazanacak. Özellikle CTP başkanlığı için adı geçen Talat’ın eğer gerçekten böyle bir niyeti varsa, önündeki en büyük sınav, Nisan ayında yapılacak seçimler olacak. Orada alınacak bir başarı, Talat’ın işini daha da kolaylaştıracak…
HER ŞEY OY İÇİN:
Son günlerde bir harita kavgasıdır gidiyor. Hayali ve olmayan bir harita üzerinden tartışmak hoşumuza gitti. Halbuki amaç, birilerine korku salıp, istedikleri gibi yönetmek. Her seçim döneminde yaşadıklarımızın bir benzeri. Seçmene, “aman ha, oyunu kullanırken dikkat et ” mesajı verilmek isteniyor. Oy için neler yapılmadı ki bu ülkede. Harita devede kulak kalır. Hatırlayacaksınız, zamanında KKTC Meclisi’nin üzerine Yunan bayrağı bile çekilmişti…
ALIŞKANLIKLARDAN KURTULAMIYORUZ:
Bağımsız cumhurbaşkan adayı Kudret Özersay, “artık halk, değiştirme konusunda kendi gücünün, kudretinin farkındadır” dedi. Farkında olmasına farkında da, cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik yapılan kamuoyu yoklamalarından da anlıyoruz ki, o “eski alışkanlıklarından” bir türlü kurtulamıyorlar. Bir de onu becersek, ülkede herşey farklı olacak…
ADAM BİZİ ÇÖZMÜŞ:
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, “Kıbrıslılar küçük şeylerle uğraşıp büyük resmi, çözümün menfaatlerini kaçırıyor, ağacı görüyor, ormanı kaçırıyorlar” değerlendirmesinde bulunmuş. Eide’nin hakkını vermek lazım. Adam bizi erken çözmüş…
ARTIK ALIŞTIK:
Kazıyoruz, deliyoruz sonra olduğu gibi bırakıp, hiçbir şey olmamış gibi davranıyoruz. Bunun son örneğini Girne’de gördük. Girne limanındaki mendirek yolu resmen dökülüyor. Yetkililer sorunu çözmek yerine çareyi, bölgeye girişleri bariyerle kapatmakta buldu. Turizim kenti dediklerinde ağzı dolan siyasiler, ne yazık ki kente gerekli ilgiyi göstermiyorlar…
YARDIMLAR YİNE MEMUR MAAŞLARINA:
KKTC’nin 2015 Mali Yılı Bütçesi için 4 milyar 95 milyon TL öngörülüyor. Yeni bütçe için görüşme maratonu salı günü başlayacak ve 26 Kasım’da da bütçenin oylaması yapılacak. 2015 yılında, 616 milyon TL'lik TC Yardımı öngörüldüğünü ve bu yardımın 406 milyon TL'sinin de "Kamu Maliyesi’ne destek” mahiyetinde olacağı belirtildi. Yani bu yıl da yardımlar memur maaşlarına gidecek desenize. Bu tabloya rağmen, hala daha devlete istihdamlar sürüyor..
ZİRVEDEKİLER
Vatandaş: Sosyal medyada bir vatandaş bakın ne diyor; “Mevcut hükümet programının en can alıcı maddelerinden biri, geçmiş yönetimlerin yaratıp beslediği, ‘Üçlü Kararname Kapsamının Daraltılması’ iken, halen kendi kendilerine ‘müşavircilik yaratmaca’ oynayan ve çocuklarımızın geleceğini çalan bu veya benzeri düzenler hiç bitmeyecek mi? Hükümet aynı, partiler aynı fakat hemen hemen hergün gazeteyi açtığımda yeni bir atama, yeni bir görevden alma. Aptalsınız demenin en demokratik yolu bu herhalde!!!”…
DİPTEKİLER
Faiz Sucuoğlu: Cumhurbaşkanı Eroğlu ortada herhangi bir harita yok demesine rağmen UBP milletvekili Sucuoğlu hala, “Bir gazetede başlık gördüm; ‘Bu harita Eroğlu’nun haritasıdır’. Bu çok büyük bir iddiadır. Güney Kıbrıs’taki birkaç yetkili ile görüşüp, ‘bu harita yoktur’ diyorlar. Senin Cumhurbaşkanı’nın da sana ‘vardır’ diyor ve sen kendi cumhurbaşkanını yalancı duruma çıkarıyorsun” diyor. Allah akıl izan versin…
