Vatandaşı şu anda en çok rahatsız edecek söz seçim olmalı. Hem de bir erken seçim…
Düşünün son bir yılın içinde, biri genel, biri Lefkoşa Belediyesi için ara, biri de yerel seçim olmak üzere 3 seçim geçti. 4’üncüsü ise kapıda. Şunun şurasında sadece 9 ay kaldı.
Bunlara bir de partilerin kurultaylarını ekleyin…
Neden demeyin…
Eğer seçimler memlekette işlerin durmasına ne kadar sebep oluyorsa, kurultaylar da öyle.
Hatta parti içi kavgalar da buna ilave olmalı.
Bu hır gür içinde, bir hükümet var mı, ülkenin, vatandaşın yararına bir şey üretir mi, farkında bile değiliz.
Gündemi ya seçim nutukları belirliyor, ya partilerin içindeki kavgalar.
Yine de her şeye rağmen, ana muhalefet partisinin başkanı Özgürgün’ün, “Buyurun erken seçime” dediğini duyduğumda, ne yalan söyleyeyim, tüylerim diken diken oldu.
Siyaset, sadece ötekini eleştirerek iktidarı kapmak sanki.
İktidar kötü olsun, bana da fırsat doğsun.
Ne yazık ki hep böyle…
Gelenin, gidenden bir fark yarattığı yok. O nedenle de, giden, kendi yaptıklarını anında unutup, gelene veryansın edebiliyor. Nitekim, bir üç dört sene de buna dayanan insanlar, haydi sil baştan diğerini…
Ne muhalefet yapmayı beceriyoruz, ne iktidar olmayı.
Bugün Özgürgün’ün CTP-DP hükümeti için yaptığı suçlamalar kendi dönemlerinde yok muydu?
Hem de fazlasıyla.
İktidardan nasıl gittikleri ortada. Parçalandılar, bölündüler, parti başkanlarını hatta genel sekreterlerini bile seçtiremediler.
Niye? Yanlış yaptılar da ondan…
Peki o noktadan bugüne herhangi bir düzelme oldu mu? Ne gezer…
Baksanıza, UBP için hezimet derecesinde bir yerel seçim geçti. Neredeyse bir ay oluyor. Parti organları toplanamadı, bir değerlendirme yapamadı.
Hazır şu muhalefet döneminde partimize bir çeki düzen verelim, bunca yıl yapılan suçlamaları ortadan kaldıracak kadrolaşmaya gidelim, vesayetten kurtulalım, ülke için yeni projeler geliştirelim diyen yok.
Peki o halde nasıl olur da seçimden bahsedebilirsin ki..?
Vazgeçin Allah aşkına, şu sıcakların içinde bir de siz insanları deli etmeyin.
İlla da beyanat vermeniz gerekiyorsa, hiç olmazsa, halkı daha fazla çıldırtmayacak söylemler bulun.
Bu söylediklerim sadece UBP özelinde değil. Hiçbirinin, diğerinden farkı yok.
Devlet kimlere emanet
Sendikalar, işçileri için “Eşşek gibi çalışacaklar” diyen Orman Dairesi Müdürü’nü bu sözlerinden dolayı eleştirmişler. Bence en az bunun kadar önemli olan, üstüne bir lojman geçirmesi ve bunun tamirini de “eşşek gibi” çalıştırdığı devletin işçilerine yaptırması…
Aslına bakarsanız, Bakan’ına göre, Müdürü…
Bakan özel bir şirketten kıyak tatil yaparken, müdürü de burada iş bitiriyor.
Ha bu arada, Bakırcı’nın seyahatinin önemi düşürülmeye çalışılmakta. Dikkatlerimizden kaçmış değil. Seyahati ayarlayanların burada taşocağı işletenler olduğunu gözden kaçıramazsınız. Bu da tam anlamıyla bir rüşvettir. Hesabı da ona göre sorulmalı… Meclis’in soruşturma açması kaçınılmaz. Ha yapmazlarsa, bu da defterlerine unutulmaz bir not olarak düşülür. “Bir şeylerin bedeli olarak sustular” denir.
Her neyse, dönelim Orman Dairesi’ne… Bir web siteleri varmış baktım. Aman ne göreyim. Dairenin tanıtım bölümünde başlık, “Orman Genel Müdürlüğü… 4856 sayılı kanun kapsamında” falan diyerek devam edip gidiyor. Yani anlayacağınız, tam bir sayfa Türkiye Orman Genel Müdürlüğü’nü tanıtıyor. Hatta 160 yıllık uzun bir görev döneminden bile söz ediyor.
Devlet kimlere emanet…
Bunu da mı içinize sindireceksiniz? O lojmanı da mı elinden almayacaksınız?
Siz saygıdeğer hükümet, bunun için mi varsınız..?
YERİN KULAĞI VAR
İTELEMEDEN OLMUYOR:
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, hükümetin, CAS’taki sorunu çözme çabası içinde olduğuna işaret ederek, Hava-Sen’in Başbakanlık önündeki eylemini gereksiz bulduğunu söyledi. Siz ki sokakları, eylemleri en iyi bilenlerdensiniz. İşin diğer yanı ise, bu işler böyle çözülür. Onlar da biliyor, biraz gevşeseler sorun unutulup gidecek…
KARŞIMIZDA MUHATAP YOK:
İkinci Cumhurbaşkanı Talat, Türk tarafının çözüm için elinden geleni yapmasını isteyerek, çözümün öncülüğünün Türk tarafına düştüğünü söyledi. Sayın Talat çok iyi biliyor, Türk tarafı olarak yıllardan beridir elimizden geleni yapıyoruz yapmasına da, karşımızda adada çözüm isteyen muhatap bulamıyoruz…
KİLİSE KUMARHANE İŞLETECEK:
Ledra Palas Oteli, meğer kiliseninmiş. Kuzey’deki başka bazı oteller gibi. Şimdi Başpiskopos, Amerikalılara uzun vadeli kiralamaya çalışıyormuş. Amerikalılar da ara bölgede kumarhane işleteceklermiş. Nasıl ama kilise de sonunda kumara tav olmuş…
HEDEF 2000 TL AMA:
Ocak ayından beridir ayda 1560 TL olarak uygulanan asgari ücret için taraflar yeniden masaya oturdu. Sendikaların hedefi 2000 sınırını yakalamakken, işveren temsilcileri asgari ücrete yapılacak artışın işsizliği körükleyeceğini savunuyor. En sonunda taraflar 1700 TL’de anlaşacaklar sanırım…
BOŞUNA ZAMAN HARCAMAYIN:
Sendikalar “Göç Yasası” olarak bilinen yasanın yeniden düzenlenmesini talep etmişler. KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel toplantıda yaptığı konuşmada, “Gereği yapılmazsa gereğini yapacağız” demiş. Bence gereği neyse, hiç vakit kaybetmeden yapmaya başlasınlar. Başbakan’ın son Türkiye ziyaretinden sonra, sanırım bu yasaları bile arar olacağız. Onun için vakit kaybetmeden ne yapacaksanız, bir an önce yapmaya bakın…
BİZ ORAYA ONLAR BURAYA:
Bayram tatili nedeniyle büyük otellerimiz tamamen dolmuş diyorlar. Özellikle Türkiye’den hatırı sayılır turist ağırlamaya hazırlanıyoruz bu bayram. Bizimkiler ise ülke fazla kalabalıklaştığından mı nedir, gelenlerin yeri boş kalmasın diye, bayramı Türkiye’de kutlamaya hazırlanıyorlar. Onlar buraya biz oraya, üç-beş günlüğüne yer değiştiriyoruz…
ZİRVEDEKİLER
Halil İbrahim Akça: Bizim sorunumuz, proje üretememek. Sadece proje değil, her alanda üretim konusunda sıkıntımız var. Yaptığımız, var olanla, ya da hazır olanla idare etmek, birilerinin yapmasını beklemek. Önceki gün Büyükelçi bir açılışta vurguladı. Diyor ki: “KKTC'de eğitim, sağlık ve sosyal yardım konusunda da çok ciddi yatırım açığı var. Bu alanlarda da hazırlanacak kaliteli projeleri finanse etmeye hazırız”… Daha ne olsun. Kıpırdanın yahu biraz. Kaldırın başınızı o parti kuyularından, görevinizi yapın. Yapın artık…
DİPTEKİLER
Yerde Yatan Denktaş Heykeli: Keşke o fotoğrafı görmeseydim. Daha vefat edeli 2 yıl oldu. Anlarım, Başkanınız hayatını kaybetti, belediyeniz zorda, parkı yapamadınız ama bir Cumhurbaşkanı’na saygı nerede? O heykel o vaziyette yerlerde mi yatmalıydı. Ya yeni seçilen… “Heykeli vermem” diyor ama yerden kaldırmayı düşünmüyor. Kusura bakmasınlar, tüm Esentepe sakinleri bu ayıp hepinizin. Yazıklar olsun…
