Toros: Çavuşoğlu popülizm yapıyor - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
ManşetRöportaj

Toros: Çavuşoğlu popülizm yapıyor

Havadis’e konuşan Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros hükümetin TÜK ile aldığı kararı sert sözlerle eleştirerek Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na yüklendi

POPÜLİZME HİZMET… Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros hükümetin Toprak Ürünleri Kurumu’na aktarılması için bazı ithal mallara koyduğu yüzde 3’lük fon uygulamasını “popülizme hizmet eden bir karar” olarak yorumladı, bu kararın iflas eden TÜK’ü kurtarmayacağını belirtti.

TEKELCİ… Havadis’e konuşan Toros hükümetin TÜK ile aldığı kararı sert sözlerle eleştirerek “TÜK asli görevi olan denetimin dışında, tekelci konumuyla yıllardır serbest piyasa kurallarını ihlal etmekte olan bir kurum olarak yönetilmektedir. Verimsizliği finansal tablolarında barizce ortada olan bu kurum, piyasada pahalılığa ve haksız rekabete öncülük ederek tüketicinin alım gücünü kısıtlamakta, özgür seçim hakkını da elinden almaktadır” dedi

Baykan Gürses ÖZDAĞ

Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros hükümetin Toprak Ürünleri Kurumu’na aktarılması için bazı ithal mallara koyduğu yüzde 3’lük fon uygulamasını “popülizme hizmy eden bir karar” olarak yorumladı, bu kararın iflas eden TÜK’ü kurtarmayacağını belirtti.

HAVADİS’e konuşan Toros hükümetin TÜK ile aldığı kararı sert sözlerle eleştirerek “TÜK asli görevi olan denetimin dışında, tekelci konumuyla yıllardır serbest piyasa kurallarını ihlal etmekte olan bir kurum olarak yönetilmektedir. Verimsizliği finansal tablolarında barizce ortada olan bu kurum, piyasada pahalılığa ve haksız rekabete öncülük ederek tüketicinin alım gücünü kısıtlamakta, özgür seçim hakkını da elinden almaktadır” dedi.

“Sadece popülizme hizmet eden bir siyasi karar alınarak birtakım gıda ürünlerine ithal izni aşamasında TÜK’na ödenmek üzere 3% fon getirilmiştir” diyen Toros “Bu fon uygulamasıyla, perakende satış fiyatlarının artacağı ve TÜK’ü kurtarma bedelinin tüketiciye yansıtılacak olmasını prensip olarak yanlış bulduğumuzu defalarca kamuoyu ile paylaştık. Bu ekonomik sakıncalarının yanısıra, böyle bir kararın yasaya aykırı olduğunu tesbit ederek geri alınması için mahkemeye başvurduk” şeklinde konuştu.

“Tepkimizin nedenlerini net bir şekilde anlatmış olmamıza rağmen, Tarım Bakanı yaptığı açıklamalarında konuyu saptırmış, ithalatçıyı tüketici nezdinde itibarsızlaştırmaya teşebbüs etmiş ve tepkimizi göz ardı etmiştir. Herkesin malumu olan ekonomik ve siyasi faktörler nedeniyle sürekli yükselişte olan maliyetleri bir yana, yoğun rekabet koşullarına rağmen tüketici alım gücünü azami seviyede korumayı hedefleyen işletmelerimiz, böyle bir suçlama karşısında tabii ki sessiz kalmayacaktır” diyerek Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nu eleştiren Toros işinsanlarının tüketiciler karşısında itibarsızlaştırmaya çalışılmasını kabul etmediklerini vurguladı.

“Gümrük birliği gereksinim”

Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşmasının mevcut siyasi ortamda resmen mümkün olmasa da, karşılıklı ticaretin serbest olmasının Kıbrıs Türk ekonomisinin kalkınması için önemli bir gereksinim olduğuna dikkati çeken Toros Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın AB gümrük birliği dahilinde olmalarını , devam eden Kıbrıs sorunu nedeniyle Kuzey Kıbrıs’ın tecrit konumunda bırakılmasının rekabet gücümüzü zayıflatmakta, kayıt dışı ticareti körüklemekte ve ekonomik büyümenin önünde engel teşkil etmekte olduğuna vurgu yaptı.

Kıbrıs müzakere süreci hakkında da konuşan Toros  “Süreci sürükleyen olarak bu Cumhurbaşkanımız Akıncı’nın bir başarısıdır” dedi, en büyük temennisinin Ekim ve Kasım ayları ile Kıbrıs sorununun çözümünde tarihi bir dönüm noktasına tanıklık etmek olduğuna işaret etti.


İşte Toros ile yaptığımız röportaj:

Soru:  Müzakere sürecinde gelinen aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Toros: Gelinen aşamada yakınlaşmaların yanısıra farklılıkların da aktarıldığı New York zirvesinde, liderler,  sürecin “son” aylarında BM Genel Sekreterinin katkılarının yoğunlaştırılmasını talep etti.  Ekim ayında devam edecek ve yıl sonuna kadar bir sonuca varılması hedeflenen bu süreç, Kıbrıs sorununun çözümünde tarafların karşılıklı güven, kararlılık ve iyi niyetli bir diyalog içinde olmalarının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya koyuyor. Durum böyleyken, taraflardan birinin istediklerini elde ettiği diğerinin ise etmediği izleniminin yaratılmasını sürecin bütünü açısından doğru bulmuyorum. Yapılan açıklamalarda bir sonuca varılacağı yönündeki umutların baki olduğu da teyit ediliyor. New York zirvesinde tarafların bir takvim telaffuz etmemiş olmalarına rağmen, daha önceden konulan hedefin doğal bir takvim olduğu kabul edildi. Süreci sürükleyen olarak bu Cumhurbaşkanımız Akıncı’nın bir başarısıdır. Ayrıca, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin AB Parlamentosu’nda dile getirdiği üzere Türkiye çözüm konusundaki kararlılığını ve desteğini net bir şekilde göstermeye devam etmektedir.  New York zirvesi, taraflar üzerinde gereksiz bir gerginlik yarattı. Bunun geride bırakılmasıyla, Ekim ayında çok daha verimli geçecek bir ortamın oluştuğunu düşünüyorum. Varılacak uzlaşılarla, Güvenlik başlığı altında 5’li zirve ve/veya “Camp David” tarzı bir toplantı düzenlenmesinin önünde bir engel bulunmuyor. Ekim ve Kasım ayları Kıbrıs sorununun çözümünde tarihi bir dönüm noktasına tanıklık etmesi en büyük temennimdir.

SORU: Müzakereler devam ederken ara çözümlerle Kıbrıs Türk ekonomisini güçlendirmek mümkün mü, neler yapılabilir?

TOROS: Bu süreç devam ederken, ekonomimizi güçlendirecek ve rekabet edebilirliğini iyileştirecek politikaların ivedilikle hayata geçmesi gerekmektedir. Ekonomiyi esir almış olan siyasetin, bir dönüşüm olarak nitelendirdiğim bu kritik süreçte, toplumsal menfaatlere öncelik vermesinin şart olduğunu değerlendirmekteyim. Bu çerçevede gerek Yapısal Dönüşüm Programı’ndaki reformların yapılmasını, gerekse AB uyum çalışmalarının hızlanmasını elzem olarak görüyorum

SORU: Zaman zaman dillendirilen Türkiye ile Gümrük Birliği konusu faydalı olur mu?

TOROS: Türkiye ile Gümrük Birliği anlaşması mevcut siyasi ortamda resmen mümkün olmasa da, karşılıklı ticaretin serbest olması Kıbrıs Türk ekonomisinin kalkınması için önemli bir gereksinimdir. Türkiye ve Güney Kıbrıs’ın AB gümrük birliği dahilinde olmaları, devam eden Kıbrıs sorunu nedeniyle Kuzey Kıbrıs’ın tecrit konumunda bırakılması, rekabet gücümüzü zayıflatmakta, kayıt dışı ticareti körüklemekte ve ekonomik büyümenin önünde engel teşkil etmektedir. Türkiye ile olan ticaretimizin gelişebilmesi için, öncelikle ihraç ürünlerimizin AB gümrük birliği standartlarına erişmesi için gerekli teknik ve mali desteğin sağlanmasıyla somut adımların atılması şartı bulunuyor. Bunun yanısıra, tercihli ticaretin kolaylaştırılması için Türkiye gümrüğünde ve limanlarında gerekli düzenlemelerin derhal hayata geçmeleri gerekmektedir. Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a yapılan tüm ticari mal ve hizmet satışlarının ihracat muamelesi görmeleri ve KDV’den muaf tutulmaları da gerekiyor

SORU: Hükümetin ekonomi politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

TOROS: Kıbrıs Türk ekonomisinin yaşadığı sorunların büyük ölçüde hazırlanan programların kararlılıkla ve bütünlüklü olarak uygulanmamasından kaynaklandığını her fırsatta dile getirmekteyiz. Kıbrıs Türk Ticaret Odası, 2016-2018 yıllarında uygulanmak amacıyla oluşturulan Yapısal Dönüşüm Programı’nı daha etkili bir şekilde takip etmek amacıyla bir İzleme Komitesi oluşturdu. İzleme komitesinin Eylül ayının ilk haftası itibarıyle yaptığı saptama, programın uygulanmasında sadece gecikmeler yaşanmadığını aynı zamanda ileriye dönük etkileri olacak yetersizlikler olduğunu da ortaya koydu. 2016-2018 Yapısal Dönüşüm Programı çerçevesinde Haziran-2016 ayında yapılması gerekenler aradan geçen süreye karşın hala gerçekleştirilmemiştir.

2016-2018 Yapısal Dönüşüm Programı’nda Temmuz ayında gerçekleştirilmesi gereken uygulama bulunmazken, Ağustos ayında eğitim sistemine ilişkin önemli uygulamalar yapılması, Eğitim Eylem Planı’nın yürürlüğe girmesi, Eğitim Bakanlığı’nda ihtiyaç duyulan kadroya geçilmesi ve mevcut öğretmenlerin buna göre görevlendirilmeleri gerekmekteydi. Kıbrıs Türk Ticaret Odası görevlilerinin saptamalarına göre, yeni ders yılı başlamadan önce yapılması gereken bu uygulamalar, yeni ders yılının başlamış olmasına rağmen yapılmadı.  Bu gecikmeyi, aslında bir aylık değil, bir yıllık gecikme olarak değerlendirilmek gerekmektedir.

Tarım alanındaki tartışma ve olumsuzluklara karşın, 2016-2018 Yapısal Dönüşüm Programı’nda tarım sektörü için öngörülen uygulamalarda da takvime uyulamadığı saptanmıştır.

Bütün bu çalışmaların hayatımızı ne denli yakından ilgilendirdiği herkesin malumu olmalıdır. Yapısal Dönüşüm Programı uygulama takvimine göre Eylül-2016 ayında gerçekleştirilmesi gereken bu faaliyetlerle ilgili bir icraat saptanamadı. Eylül ayında tatil günlerinin fazlalığı bu gecikmeye bir bahane olarak ileri sürülebilecek olması, hazırlanan takvimlere uyulmamasının böyle bahanelerle haklı gösterilmeye çalışılması elbette kabul edilemez.

SORU: TÜK ile fon uygulaması konusunda hükümetle karşılıklı birbirinizi kınadığınız açıklamalar yaptınız. Uygulama devam ediyor. Hükümet sizi pahalılık yapmakla suçlıyor. Piyasayı pahalı yapan siz misiniz? Hükümet neden böyle  bir suçlama içine girdi?

TOROS: TÜK asli görevi olan denetimin dışında, tekelci konumuyla yıllardır serbest piyasa kurallarını ihlal etmekte olan bir kurum olarak yönetilmektedir. Verimsizliği finansal tablolarında barizce ortada olan bu kurum, piyasada pahalılığa ve haksız rekabete öncülük ederek tüketicinin alım gücünü kısıtlamakta, özgür seçim hakkını da elinden almaktadır. Durum böyle iken, sadece popülizme hizmet eden bir siyasi karar alınarak birtakım gıda ürünlerine ithal izni aşamasında TÜK’na ödenmek üzere 3% fon getirilmiştir. Bu fon uygulamasıyla, perakende satış fiyatlarının artacağı ve TÜK’ü kurtarma bedelinin tüketiciye yansıtılacak olmasını prensip olarak yanlış bulduğumuzu defalarca kamuoyu ile paylaştık. Bu ekonomik sakıncalarının yanısıra, böyle bir kararın yasaya aykırı olduğunu tesbit ederek geri alınması için mahkemeye başvurduk.

 Tepkimizin nedenlerini net bir şekilde anlatmış olmamıza rağmen, Tarım Bakanı yaptığı açıklamalarında konuyu saptırmış, ithalatçıyı tüketici nezdinde itibarsızlaştırmaya teşebbüs etmiş ve tepkimizi göz ardı etmiştir. Herkesin malumu olan ekonomik ve siyasi faktörler nedeniyle sürekli yükselişte olan maliyetleri bir yana, yoğun rekabet koşullarına rağmen tüketici alım gücünü azami seviyede korumayı hedefleyen işletmelerimiz, böyle bir suçlama karşısında tabii ki sessiz kalmayacaktır.

Kuzey Kıbrıs’ın genelde pahalı olduğu algısı doğru değildir. Doğru olan, ithalat yasakları ve fonlarla müdahale edilen arz-talep dengeleridir; gerek toplumun, gerekse turistlerin asgari tüketici hakkı olan AB sağlık, hijyen ve güvenlik standartlarının hala daha göz ardı edilmesidir; AB kıstasları ile uyumlu çağdaş ve kapsamlı tarım politikalarının hala ihmal edilmesidir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar