Canlı canlı yandılar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
DünyaManşet

Canlı canlı yandılar

Havadis ekibi Yunan halkına yüz yılın en büyük acısını yaşatan Attiki’deki yangın bölgesini gezdi. Yangında ailelerini ve tüm varlıklarını kaybeden Yunanlılarla konuşan Havadis ekibi, felaketin nedenlerini de araştırdı

 

Havadis Özel Haber / Atina 


Öntaç Düzgün – Tahir Gazi

 

Geçtiğimiz 23 Temmuz’da Atina’nın banliyölerinden Attiki bölgesinde çıkan ve sonuçları ile dünyayı dehşete düşüren yangının geride bıraktıklarını gözlemlemek için yangından 13 gün sonra bölgeye bir ziyarette bulunduk. 15 bin dönümlük ormanlık bir alan içerisinde, her şeyin bir buçuk saate başlayıp sonlandığı bu felaketin dehşet verici sonuçlarına tanık olduk.

Gökyüzünden yağan ateşlerden kurtulmak için umutsuzca kaçışan ve bir villanın bahçesinde çaresiz kalıp kucaklaşarak topluca yanarak ölen 26 kişinin yandıkları villanın bahçesine girdik. Villanın ruhen ölmüş sahipleri ile tanıştık.

Ateşe ve cehennem sıcaklığına, İki aracın yan yana geçmekte zorlandığı daracık sokaklarda araçları içinde yakalanıp acı çekerek çığlıklar atarak feci şekilde yanarak ölen 22 kişinin yandığı sokakları gezdik.

Yüksek boylu villa duvarlarını aşamadıkları için hemen yanı başlarındaki denize ulaşamadan duvar dilberinde yanarak, boğularak ya da yüksek ısıdan can veren insanların ölüm nedeni olan yasadışı duvarların görüntülerini çektik. Onları nasıl bir ölümün alıp götürdüğünü hayal etmeye çalıştık

Her engeli aşarak deniz kenarına kadar gelebilen ancak 5-10 metrelik yükseklikten kayalara atlayamayarak oracıkta can verenler anısına bırakılan çiçekleri görüntüledik. Yaraları ile denize atlayabilen ancak derin ve dalgalı sularda uzun süre dayanamayarak boğulup ölenler anısına sahilde yürüdük.

Yaşadıklarını anlatırken hala daha  hıçkıra hıçkıra ağlayan, “bu felaketi bir şekilde hafızamdan çıkarıp atmam lazım yaşamım karardı” diyen insanlarla söyleşiler yaptık.

Havadis ekibi olarak, felaketin 13’ncü gününde Yunan medyasının deyimi ile bir “ulusal trajedi”ye, dünya basınının gördüğü şekliyle bir “Yunan tragedyası”na tanık olduk.

Klasik bir Yunan tragedyası

Atina yangınında yaşanan her şey, antik Yunan mitolojisinde yaşatılan trajediyi anımsatıyordu. Birbirleri ile kavgalı olan tanrılar ( merkezi yönetim-belediyeler), onların kavgalarından fırsat çıkarmaya çalışan daha küçük ölçekli güçler (Yunan orta sınıfı mensupları), işlenen suçlar ve günahlar (şehirleşmede yaşanan vahşi kuralsızlık) ve sonunda büyük tanrı Zeus’un acımasızca uyguladığı cezalar. (Doğanın kendi kurallarını hoyratça ihlal edenlere karşı çoğu zaman yaşattığı felaketler.)

Yangından sonra oluşturulan kriz masası yönetiminin bakandan sonraki sorumlusu Genel Sekreter Vasilis Bistigidis ile yaptığımız söyleşide bize, bu olayın bu denli büyümesindeki başlıca sorunun bölgenin bir şehir planlamasından yoksun olması olduğunu söyledi. “Herkes bildiği gibi yaptı ve sonuç böyle oldu” dedi.

*     *     *    *

Atina’nın bu bölgesi, bizde Girne Lapta arasındaki coğrafik özelliklere çok benzeyen bir bölge. Sahil ve yaklaşık 5-6 kilometre geride uzanan sıradağlar var. Alan, dağ eteklerinden sahile kadar çok sık, yüksek boylu, asırlık çam ağaçları ile kaplı.

*    *    *    *

Atina’dan, ailesi İstanbul göçmeni, eşi ise Kıbrıslı Omorfolu olan Dimitris Kallitsis ile  yola çıkıyoruz. Dimitris bize hem mihmandarlık yapacak hem de bölgesel yöneticiler ve özellikle kriz masası yetkilileri ile temaslar yapmamızı sağlayacak. İlk durağımızı Atina’dan yaklaşık 40 kilometre mesafede Marathonas (Maraton) Belediyesi bünyesinde oluşturulan kriz merkezinde yapıyoruz. Merkez, tarihi maraton koşusunun başlangıcı sayılan yerde kurulmuş.

Antik Yunan tarihçisi Homeros’a göre, M.Ö 490’da Atinalılar ile Persler arasında yapılan Maraton Savaşı’nda Atinalıların elde ettikleri üstün başarıyı Atina’ya duyurmak için Pheidippides isimli haberci bir asker, 42 kilomerelik mesafeyi hiç durmadan koşarak Atina’ya ulaşmış. Efsaneye göre, mesajı ilettikten sonra düşüp ölmüş. Yunanlılar, bu kahraman asker için geleneksel koşular düzenlemişler ve ilk kez 1896’da düzenlenen Atina Olimpiyat Oyunları’nda bu koşuya da yer verilerek ismine de Maraton koşusu denmiş.

Maraton kriz merkezinde yiyecek, içecek almaya çalışan ya da yangın sonucu uğradıkları kayıpları yetkililere aktarmak üzere toplanan insanlarla karşılaşıyoruz. Etrafta bağlı oldukları haber merkezlerine haber ve görüntü aktarmakla meşgul çok sayıda haberci var. Önceden yapılan bir akreditasyon sonucu merkezden bir görevli, bize katılabileceğini ve yangın bölgesini gezdirip bilgi verebileceğini söylüyor.

Hoyratça yaşanan zenginliğin bedeli…

Görevli bize kısa kısa bilgiler veriyor. Yaklaşık bir buçuk saat devam eden yangın, 15 kilometre kare alan içerisinde önünde bulduğu her şeyi yakıp küle döndürmüş. Görevli, yangın alanı içerisinde üç belediyenin sorumlulukları olduğunu söylüyor. Marathon, Bendelis ve Rafina belediyeleri.

İlk olarak yangının başlangıç noktası olan yere, denizden yaklaşık 5 kilometre geride tepeliklerin eteklerine çıkıyoruz. Yangın alanı yemyeşil çam ormanlarının arasında kara bir leke olarak hemen göze çarpıyor. Görevlinin verdiği bilgiye göre, 1980 yılına kadar bölgede herhangi bir yapılaşma yokmuş. Bu tarihten sonra, Atina’nın orta ve orta-üst gelir gruplarından insanlar bu bölgeyi sayfiye yeri olarak hedeflemeye başlamışlar. Aşağılara indikçe, orman alanı içine kondurulmuş lüks veya orta düzeyli bahçeli villalarla karşılaşıyoruz. Ancak hiçbir imar düzeni oluşturulmamış. Eskilerin tabiri ile sanki eşekler yürütülerek nereden geçmişlerse oraya yollar açılmış. Karşılaştığımız villaların tümü nerede ise yanmış. Buralara yangın araçlarının ulaşma ihtimali yok gibi görünüyor. Bu koşullarda ve yanmakta olan yüksek boylu ağaçlar arasında müdahale etmek çok zor. Mihmandarımız, villaların önlerine yangında kullanılmak üzere yerleştirilmek zorunda olunan su istasyonlarından birisine işaret ediyor. “ Her ev, yasa gereği bu yangın söndürme istasyonunu yapmak zorundadır.” Biraz daha yaklaşıyoruz, “ancak buradakinin maalesef su bağlantısı ve elektrik düzeneği yok” diyor. İtfaiye bunun gibi yüzlercesini hiç kullanamamış. Belediyelerin imar onayları verirken yolsuzluk yaptıklarına dair ilk işaretleri alıyoruz.

Atina yangınında en büyük kayıplar, plansız olarak gelişen Mati kasabasında yaşandı. Yanlış bir karar sonucu, şehirlerarası yoldan kasaba içine yönlendirilen binlerce kişi, denize paralel inşa edilen yüksek duvarlı villalardan denize nasıl ulaşabileceklerini araştırırlarken birçoğu yanarak öldü. Çok az sayıda olan ve ancak bir kişinin ilerleyebileceği daracık patikalardan denize ulaşmaya çalışanlar ise, villa bahçelerindeki çitlerin yanması ile oluşan ateş ve ısıyı aşamadı.

Yangının başlangıcı sırasında 5-6 bofor kuvvetinde sahile yönelik şiddetli bir rüzgar varmış. Yangınla birlikte oluşan hava hareketleri sonucu rüzgar şiddeti 12-13 bofora kadar yükselmiş ve oluşan hortumlar sonucu yangın azgın bir tepe yangınına dönüşmüş. Bu şiddetteki bir rüzgar karşısında yangın helikopterleri ve uçakları iş yapamaz duruma gelip devre dışı kalmışlar. Mihmandarımıza tam bu noktada Türkiye’nin yangın söndürme uçakları gönderme teklifinin neden reddedildiğini soruyoruz. Mihmandar, Türkiye’nin teklifinin ne olduğunu bilmediğini söylüyor ve ilave ediyor; “Öylesi büyük şiddette bir rüzgar vardı ki, deneme yapan bize ait birkaç uçak ve helikopter havada adeta dans eder gibiydiler. Üstelik yangın  kasaba içinde devam ettiği için havadan dökülmeye çalışılan su, aşağıda kaçışanlara zarar verebilir hale gelmişti. Zaten her şey bir buçuk saatte başladı ve bitti

Yol boyunca birkaç katlı binalardan bazıların sadece en üst katlarında olanlarının yandıklarına tanık oluyoruz. Tepelerde ilerleyen yangın ve çam kozalaklarının ateşleyici etkisi, ahşap çatılardan, kumaş ya da plastik güneşliklerden ateşin evlerin içine kadar girmesine neden olmuş.

İtfaiye ve polisten ölümcül hata

Mihmandarımıza göre Yunanlı polis ve itfaiye yetkililerinin yangın sırasında işledikleri birkaç ölümcül hata kayıpların bu denli büyük olmasında başlıca rolü oynamış.

Polis yüzlerce kişiyi ölüme yönlendiriyor….

Marathon kasabası ile Atina arasındaki yaklaşık 40 kilometrelik çift şeritli Marathon Caddesi’ne iniyoruz. Yunanlı yetkililer, başlangıçta birkaç yüz metre genişliğinde ilerleyen öncü yangını anayol üzerinde durdurabileceklerine inanarak buralarda önlemler almaya çalışmışlar. Ellerindeki araç gereçle yangının gelmesini beklemişler. Hiçbir ağaç kesimi yapmadan bu 30-35 metre genişliğindeki yolun yangını sonlandıracağına inanmışlar. Anayolda her iki taraftan gelen yoğun araçları geriye döndürmek yerine, herkesi, anayolla sahil arasında kalan 1-2 kilometrelik mesafe içerisindeki Mati kasabasına yönlendirmişler. İşte ne olmuşsa, bundan sonra olmuş. Mati, Yunanistan tarihinin en ölümcül yangınının yaşandığı arenaya dönüşmüş.

 

Devamı yarın…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar