‘Cambridge’ linin’ ikilemi ve hayal kırıklığım - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

‘Cambridge’ linin’ ikilemi ve hayal kırıklığım

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Kimi kastettiğimi anladınız.

 


KKTC’de yaşayan bildiğim bir tane Cambridge mezunu var.

 

O da çiçeği burnunda 5 aylık Başbakanımız Ersin Tatar.

 

Bir yıl önce yapılan UBP kongresindeki konuşmasında ‘’sorunlarımızın çözümünün anahtarı bendedir’’ dedi.

 

Kastettiği Kıbrıs sorunu değildi.

 

Ayni süreçte genel başkan seçilmeden önce Cumhurbaşkanlığına aday olmak istemediğini de kendisi söyledi.

 

Kısa bir süre sonra da Başbakan olduğunda yine Cumhurbaşkanlığına aday olmak istemiyorum ben icraatın başında sorunlarımızı çözmek istiyorum dedi.

 

Yine bahsettiği sorun Kıbrıs sorunu değildi.

 

Zoru mu vardı bunları söylerken.

 

Biri ona Cumhurbaşkanlığı adaylığını sormadan, o bu açıklamaları yaptı.

 

Seçim tarihi çok yakın olmasına rağmen bunları söyledi.

 

Er ya da geç sorulmasını bekleyip sorulduğunda da yuvarlak lafla geçiştirebilirdi bunu. Hala daha adaylığını Cumhurbaşkanı Akıncı bile açıklamadı.

 

 

Kimse de yadırgamazdı.

 

Öyle yapmadı. Aday olmayacağım dedi.

 

Kanaatimce iki sebepten dolayı bunu yaptı.

 

Birincisi kendini bu göreve hazır olmadığını düşündüğü için.

 

Haksız da değildi.

 

Hatırlanacaktır Ersin Tatar yeni genel başkan seçildikten hemen sonra o günkü Başbakan Erhürman ile Kıbrıs sorunu ile ilgili bir açık oturumda konuya hakimiyeti açısından düştüğü durumla kendisi de bir yerde rahat olmadığını bizzat teyit etti. Federasyon karşıtı görüşünün altını dolduramadı, karşı argümanlara doyurucu cevap veremedi.

 

Gerekli fiziğe ve tekniğe sahip çok iyi kafa golü atan bir futbolcunun ancak gerekli disiplin içinde belli bir süre çalışırsa iyi bir boksör olabileceğinin teyidiydi bir yerde yaşadığı.

 

Cumhurbaşkanlığı adaylığına sıcak bakmamasının tahminimce ikinci sebep de bir sonraki genel ve sonrasındaki 2025 başkanlık seçimlerine Başbakan olarak ‘’geldi, değiştirdi ve yaptı dedirtecek icraatlarının rüzgârı ile girmeyi planlamış olmasıydı.

 

Gerekçeleri bu değilse konu daha gündemde bile değilken Cumhurbaşkanlığı adaylığına niye sıcak bakmadığının sebeplerini bize açıklamasını beklemek haklı bir talep değil midir?

 

Fikir değişikliğindeki diğer olasılık da Cumhurbaşkanı olma hedefi ile kendini yıllardır bu göreve hazırlamış olan Özersay’a 4’lü koalisyonu bozdurmak için bunu havuç olarak kullanmış olmasıdır.

 

Bu olasılık da UBP’nin siyasette makam için her şeyi yapmak mubahtır çizgisinin devam ettiğinin teyididir. Ayni yorum bu sebepten dolayı hükümeti bozmuşsa Özersay için de geçerlidir.

 

Bu zihniyeti bir önceki seçimlerde kim olduğunu ikinci plana iterek en küçük parti etiketli birini seçerek oyladı bu toplum.

 

Tarihin tekerrür etmesi ayni yanılgıya düşüldüğünden dolayıdır.

 

Sırrı çözülemeyen kozmik bir olay değildir tarihin tekerrür etmesi.

 

Seçmen, kendinin hazır olmadığını ve istemediğini bir yıl öncesinden başlayarak 2-3 ay öncesine kadar çok net şekilde söylediği makama niye şimdi aday oldun sorusuna vereceği cevap inandırıcı olmayacaktır.

 

‘’Sen otel saksısı mısın partin seni hazır olmadığını söylediğin bir makama aday yaptı diye aday mı olacaksın’’ mealindeki sorulara bütün bir seçim sürecinde cevap vermek zorunda kalacaktır.

Tarafsız olması en önemli özelliklerinden biri olması gereken makamda daha en başından partisinin istekleri karşısında kendi inanmasa da partisinin lehine hareket edeceğini de teyit etmiş olacaktır.

 

Bir insan için en zor olan durumla kendini karşı karşıya bırakacaktır.

 

Partisinin talebi karşısında inanmadığını savunur durumda kalacaktır.

 

Halkın karşısına ona verilen göreve neredeyse başlayamadan diğerine geçme hevesinde bir görüntü çizmesi onu makam peşinde koşan biri olduğu algısını pekiştirmekten başka işe yaramayacaktır.

 

Bunu yapmakla da şu an üstünde taşımadığı, hatta diğer tüm siyasetçilere göre en avantajlı olduğu, ağır bir siyasi yükü de üstüne alacaktır.

 

İddia edildiği gibi aday olmayacağına dair şeref sözü verdiği için değil doğru sebeplerden dolayı adaylık ile ilgili kararını gözden geçirmelidir. Bir makamdan diğer bir üst mevkiye bir öncekinin hakkını vermeden kısa bir sürede geçme fırsatı gördüğü için değil topluma hangi konumda çok daha fazla katkım olur kriteri ile hareket etmelidir. Hız değil uzaklık içgüdüsü ile hareket etmelidir.

 

Bu seçim yol ayırımına geldiğimiz Kıbrıs sorununun çözümünde basmakalıp nutuk atmanın ötesinde neyin zor neyin de imkânsız olduğunun tartışılması ve karar verilmesi gereken seçimdir.

 

Verilecek olan mesaj kadar mesajı verecek olanın yetkinliği ve bilgi derinliği toplumun nereye yöneleceğine büyük etkisi vardır.

 

İnanın Kıbrıs ile ilgili olan yabancı ülkeler de kimin kazandığından ziyade görüş ve yetkinliğe bakacaktır.

 

Kıbrıs sorununun müzakeresi ve bir şekilde çözümü elbette önemlidir.

 

Ama Kıbrıs Türkünün Kıbrıs sorununun çözümünden bağımsız o kadar önemli sorunları vardır ki bunu da ancak dünyadaki yaşıtları arasından seçilerek Cambridge üniversitesine girme başarısı göstermiş, özel sektör tecrübesi olan bir kişinin çözme şansı olur diye ona hiçbir çıkar beklemeden bel bağlayıp inananlar oldu.

 

En nihayet biri geldi, yaptı ve bir şeyleri değiştirdi diyeceğimiz kapasiteye sahip teknokrat bir siyasetçi icraatın başına geçebilir diye ümitlendik.

 

Adanın dışında olsam da bunlardan bir tanesi de benim.

 

İnanıyorum ki UBP’li olmayanlar da onun aday olmasını ve sonra da UBP-HP koalisyon hükümetinin onun Başbakanlığında kurulmasını fikren bundan dolayı destekledi sıcak baktı.

 

Kuru kuruya bir umut değildi bu.

 

Siyasete değişim ve icraat odaklı birinin dahil olmasının tüm siyaset kurumlarına bulaşıcı bir etkisi er ya da geç olur diye ümitlendik.

 

Teknokrat, sonuç ve süreç odaklı biri bakanlar kurulunda ve bürokraside de onun temposuna iş yapış şekline uygun olacak insanları toplar, performans ve sonuç için talepkâr olur diye umutlandık.

 

Hatırlatmakta fayda var 2012 yılında onun aklında belki varken ama diline düşürmemişken ‘’UBP genel başkanlığını sonunda Ersin kazanır’’ diye ilk yazıyı yazan, geçen yıl kongre sürecindeyken Ersin UBP’nin genel başkanı seçilirse UBP-HP koalisyonunun önü açılır diye yazan yine ilk bendim.

 

O gün objektif olarak resme baktığımda gördüğüm ve inandıklarımı yazdım. Bugün de ayni noktadayım.

 

Bu ruh haliyle en son tahlilde Ersin Tatar’ın uzunca bir süre Başbakan olarak devam etmesini hem devlet hem partisi hem de kendisi için çok daha doğru olduğunu düşünüyorum.

 

Bir Cambridge mezunundan beklendiği üzere doğru sebeplere dayanarak partin ve kendin için değil toplum için en optimum kararı vermeni bekleyeceğim.

 

Bunu bilmeni istedim Ersin.

 

Siyasetteki yolun açık ve geniş olsun.

 

Hiçbir beklenti içinde olmadan dostça yeri geldiğinde seni desteklediğim gibi seni uyarmak istedim.

 

Kendi isteğinle mi yoksa şartların kontrol dışı gelişmesi ile mi girdiğin kapandan nasıl çıkarsın bilmiyorum.

 

Cambridge mezunu ben değil sensin.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar