BU ŞARTLARDA MÜZAKERELER BAŞLAR MI? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

BU ŞARTLARDA MÜZAKERELER BAŞLAR MI?

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

İspatının son örneği Doğu Akdeniz’de Rum tarafının Türk tarafını dikkate almadan sürdürdüğü doğal gaz sondajlarıdır..

ÖNCELERİ İsrail ve Mısır’la birlikte oluşturulan çalışmalara, şimdilerde Rum tarafı Exxson Mobil’i de katarak Amerika’yı da yanına çekti!


Ve yeni “olay” çözümü direkt etkileyen bir unsur oldu ki örneğin Türkiye’nin olası müdahalesiyle  Doğu Akdeniz’de yaşanacak arbedeye varıncaya kadar! Kaldı ki Türkiye’nin Yunanistan ile bir de Ege adaları sorunu vardır!

BU koşullar  nedeniyle taraflar zaten  sıkıntılı ve rahatsızlar, müzakereler için masaya otursalar ne yazacak?

Sorunu aradan çıkarmak için “özel çaba” da harcasalar sonunda Anastasiadis Sn. Akıncı’dan Türkiye’yi devreden çıkarmasını isteyecek.. Türkiye’siz bir Kıbrıs istediğince!

Hidrokarbon sorununu “çözülmesi gereken başlık olarak masaya taşısalar, bu kez iki toplum liderliğinin  değil, Türkiye ile Yunanistan’ın da müdahil olacağı  yeni bir konu başlığı açılacak! (Ki aslında kaçınılmaz vakıadır Grans Montana’da olduğu gibi “çözüm” tüm tarafların katılımıyla gerçekleşecektir eğer o aşamaya yeniden gelinirse…)

TABİ Ankara Rum’un 10. Parselde başlattığı yeni sondaj çalışmalarına sert çıkıyor ama “müdahalesi” mümkün değil çünkü sondajı yapan firma Amerikan! Zaten TC de “ben sondaja başlıyorum” dedi bölgeye indi!

Neyse filmi izlemeye devam…

***

DENETİMLER BAŞLARKEN: (HAYIRLI OLSUN.)

Yolsuzlukların üzerine yıllar önce gidilmesi gerekiyordu şimdi gidildi..                                           Gidildi ama geriye dönük bu sigaya çekme olayı Çaluda’nın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla başladı ve bitti! Bir süre “sonu gelecek mi” diye bekledik, tıs çıkmadı!

DERKEN geçen hafta sonunda  Tufan Erhürman Personel Dairesi tarafından 300 personelin denetlendiğini, 79 kişinin mesai saatlerine uymadıklarının tespit edildiğini açıkladı..

Cezai müeyyidesi de “para cezası” olarak  açıklandı!                                                                           Tabi şaştık! Çünkü yıllardır artık “uygulanmadığı” için “unutulduğu,” unutulduğu için “kadük” duruma düşen “denetim” sözcüğünü işitmemiz tam bir sürpriz oldu!

OYSA bu memlekette tüm “bozulmalar, yolsuzluklar, yozlaşmalar” kısaca “pisliklerle rezillikler” “denetimsizliklerden” kaynaklandı!

Fakat bu konuda asıl sorumlu olanlar yasaları çalıştırmayan gelip giden siyasi iktidarlardı!                                                             Nitekim “denetimler” yerine seçimlerde dört beş oy daha fazla almak uğruna “popülizmi” ikame ettiler!                                                               Her hükümet değişikliğiyle  “benim partilim” kayırmacılığıyla, muhalefetin adamı  dışlamacılığında  devlet daireleri siyasi partiler kulisleri haline getirildiler!

Kimi memurlar günü gün ederlerken,  “ben neden çalışayım” diyenlerin tutumları nedeniyle daireler tümden çalışamaz durumlara düşürüldüler!

Ve hiçbir zaman ne çalışanlar “ödüllendirildiler” ne çalışmayanlar “cezalandırıldılar!”

Hatta gün geldi “çalışanların” alınlarına lök gibi “eşek” damgasını basarlarken, çalışmayanlar muteber bile oldular!

KALDI ki “kamu görevlileri sorunu” sosyal dengeler ve “adalet”  yönünden de bozuk!  Hem çalışma hem de maaşlar yönünden!

Nitekim özel sektörde hiçbir çalışanın işe geç gelme lüksü olamaz, bir iki,  kendini kapı önünde bulur!

Oysa memurların tam saatinde mesaiye başlaması “aptallık” olarak telakki edilir!

Özel sektör çalışanı asgari ücreti bile alamaz! Tatilleri çok kısıtlı, koşulları çok ağır…

Memurları da yazmama gerek var mı? 13. maaşlarla taltif edilirler!

Kısaca “denetimlerin devamını” tüm çalışanlar için çalışma adaletinin bir gün  bu memlekette gerçekleşeceği umudundaydım, “birileri gelecek yapacak” diyordum, galiba başladı!

***

KISACA TAKILDIKLARIM

“YAHU” dedi bir üniversite öğretim görevlisi arkadaşım. “Önce dik üçgenin ne olduğunu öğretmeye çalışıyorum!”

Kimlere?  Bir üniversitedeki  öğrencilerine!

Yani hani deriz ya “devlet olduk ama olamadık!” “Üniversitelerimiz” de oldu ama “eğitimimiz” 3. ülkelerden de gelenlerin sayelerinde  hiç bir şey olamadı!

Kısaca ne Berova gidip Özyiğit geldiyse!         Ve anladık ki  Eğitim “gelip giden bakanların değil, bizatihi “hükümetlerin” sorunudur!

Öğretmenlerimizi tenzih ediyorum. “Çalışanı vardır çalışmayanı vardır” sorununa çomak sokmadan tutun ki gitgide hem “kemiyet” hem de “keyfiyet” yönünden okullarımız öğrencilerimize faydalı olamıyorlar çünkü öğrenciler bu okullar koşullarında yetişebilecek eğitim ve öğrenim ortamını  bulamıyorlar..

ÇOK kısaca “alt yapı sorunu” bu memleketin “ulusal sorunudur!”  Ki okullarda da yoktur hastanelerde de.. Devlet dairelerinde de yoktur sanayi bölgelerinde de! Yollarımızda da yoktur şehirlerimizin  planlamalarında da!..

Eğitimle başlamamın nedeni “altyapı sorunumuzu” (ki ille de  yol kaldırım olması şart değil, tüm devlet kurumlarının yapısal ve işlevsel kusurları da kapsamındadır) bozuktur, laçkadır!

Şimdi gözümün ucuyla Cemal Özyiğit’e bakıyorum.  Ne yapacaktı ne yapmaktadır bundan sonra neyi yapabilecektir?

Artık parası olanın çocuğunu paralı okullara, dış ülkelerdeki üniversitelere göndererek kurtarmaya çalıştığı bir  devletiz! Layığımızı da 3. Ülkelerden gelen öğrencilerle  buluyoruz!

YA TRAFİK? Yarına sarkıtacaktım ama az biraz değineyim dedim.. Bir süre önce Ulaştırma Bakanı Atakan’nın çağrısıyla oluşan TRAKAYAD (Trafik uzmanları öncülüğünde oluşturulan Trafik Güvenliği Danışman Grubu) istifa etti!  Nedeni çok enteresan. Son altı ayda projeler üreten bu gruba nazire, hükümet tam tersi uygulamalarda bulunmuş! Yani onlar gider  Mersine hükümet gider tersine!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar