Bu ne acele! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Bu ne acele!

Ahmet OkanAhmet Okan

“O zamanlar insanlar yavaş hareket ederlerdi. Salına salına meydanın bir tarafından karşı tarafına geçer, meydanın çevresindeki dükkanlara salına salına girer çıkar, hiç acele etmezlerdi. Bir gün 24 saatti ama sanki daha uzunmuş gibiydi. Acele etmeye gerek duyulmazdı çünkü gidilecek yer yoktu…”


Bu satırlar bir romandan alınmıştır ve bize dair yazılmamıştır.

Amerika’da 20’inci yüzyılın ortalarına doğru bir kasabaya dair yazılmıştır ancak bu satırlar içinde kendimizi bulmak mümkün…

Zaman zaman yaşadığımız memleketin eski dönemlerini anlatmaya çalıştığımızda, buna benzer şeyler yazdığımız oluyor.

Her yer böyleydi.

Zaman geçmek bilmez, saatler ilerlemezdi ve yapılacak çok şey yoktu.

Bir insanın birden fazla iş yapmasına hiç gerek yoktu o dönemler.

Geçinmek, kıt kanaat bile olsa kendi kendine yeterli bir hayatı sürdürmek mümkündü…

“Bir gün 24 saatti ama sanki daha uzunmuş gibiydi.”

Burada da böyleydi.

“Acele etmeye gerek duyulmazdı.”

Burada da öyleydi.

“Çünkü gidilecek yer yoktu.”

Burada da öyleydi.

“O zamanlar insanlar yavaş hareket ederlerdi”

Burada da yavaş hareket ederlerdi…

Diyeceğim, dünya hali böyleydi.

Dünyanın bir başka köşesinde bir meydanda salına salına yürüyen insanların aynısı Lefkoşa’da da vardı, Mağusa’da da vardı, Girne’de, Limasol’da, Baf’ta da vardı.

Namık Kemal Meydanı’nda insanlar salına salına yürür, dükkanlara salına salına girip çıkarlardı, aceleleri yoktu; yapacak işleri de.

Lefkoşa’da Sarayönü’nde ve Ayasofya Meydanı’nda ve Bandabuliya ve Arasta’da insanlar bir yerden bir yere gitmek için salına salına giderlerdi, hiç kimsenin acele ettiği yoktu…

Hayat romanlardaki gibiydi…

Daha doğrusu romanlar hayatı anlatıyordu…

Birçok kez atıfta bulunduğumuz gibi, Kıbrıs’a gelip giden gezginler kahve köşelerinde oturan yığınla insanı görünce, Kıbrıs ahalisini “tembel” olarak nitelerlerdi.

Öyle değildi.

Tembellikle ilgisi yoktu o yaşam tarzının.

Hayat böyleydi ve aynı “tembel” lik dünyanın başka yerlerinde de vardı çünkü oralarda da hayat böyleydi…

Sanki günümüzde çalışkanlık mı var?

Zaman hızla akıp gidiyor diye,

İnsanlar geçinebilmek için çift iş yapıyor diye,

24 saatlik zaman 2 saatmiş gibi geçiyor diye çalışkanlık mı var, yoksa eziyet mi?

Tarlalarda, ovalarda lale toplamaya zaman vardı.

İkindi çaylarının düzenlenmesine zaman vardı.

Birçok dükkana, mağazaya girip çıkmaya, bir köşede durup mahallebi yemeye, ya da ayran veya portakal suyu içmeye, aynı gün içinde bir kahvede dinlenmeye zaman vardı.

Aynı gün içinde bir dairede iş görmeye, oradan bir dosta uğramaya, sokaklardan geçerken komşularla çene çalmaya, postaneye gidip mektup atmaya, bisiklete atlayıp biraz daLefkoşa’yı turlamaya, uyarsa bir hisar üstüne çıkıp duvarlarından ayaklarınızı sarkıtıp geleni geçeni seyretmeye zaman vardı…

Bu acele niye anlamadım!

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar