BU KADİM ŞEHRİ NEYE BENZETTİK BÖYLE - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

BU KADİM ŞEHRİ NEYE BENZETTİK BÖYLE

Ahmet OkanAhmet Okan

Bu memlekette yüksek makam tutanlar, gelip geçen kim varsa, eminiz çok yer gezip görmüşlerdir.

Gezip görmüşler, memlekete geldiklerinde gördükleri yerleri muhabbet masalarında anlatmışlardır.


Eminiz her uyduğunda bir yerlere tatile çıkmışlardır, iş gezileri de ekstradan.

Pekin’den New York’a kadar,

Kualalumpur’dan, Rusya’ya, Hollanda’ya kadar.

Kim bilir Trans Rusya ile Sibirya’ya kadar uzananlar da vardır…

Amsterdam’da Dam Meydanı’nda turladınız, gördüklerinize inanamadınız, hayretiniz şaşkınlığa dönüştü, kendi memleketinizle, kendi şehrinizle karşılaştırmaya cesaret bile edemediniz. (Edilemez doğrusu).

Londra’da Trafalgar Meydanı’ndan kaç kez gelip geçtiniz, “budur” dediniz.

Yolunuz Roma’ya, Venedik’e düştüğünde St. Mark Meydanı’nda bir aşağı bir yukarı yürüdünüz.

Bir cafe’ye oturup bir meydan nasıl olurmuş gördünüz.

Bir lokantada el yapımı İtalyan makarnası yediniz.

Sevinçli ama şaşkındınız.

Kanallardan gelip giden vaperettolara baktınız, siz de güvertesine atlayıp turladınız.

Angelina Jolie’nin yaptıklarını siz de yaptınız!

Gondollarında sefa sürdünüz, Kanlıdere’yi düşünmekten bile korktunuz. (Korkulur doğrusu).

Piazza di Spagna’da İspanyol merdivenlerine oturdunuz dünyanın her halkından insanlarla birlikte.

Yanınızda oturan çekik gözlü insanlarla dost oldunuz.

(Kendi şehrinizin hangi merdivenlerinde oturdunuz?)

Prağ’da Eski Kent Meydanı aklınızı başınızdan alıp götürdü.

Böyle bir meydanı hayal etseniz bile düşünemezdiniz.

Meydandaki saat (14. Yy) her saatbaşı çaldığında içinden çıkan 12 havariler sizi selamlarken şaşkınlığınızı rehberinize sezdirmemek için elinizden geleni yaptınız. (Belki de aklınıza Lefkoşa’da mahkemeler binasının ana kapısının üstüne İngiliz döneminde kondurulan ama günümüzde çalışmayan saat gelmiştir!)

Her defa bir yerlere gittiğinizde her seferinde memleketinize döndünüz.

Kürkçü dükkanına!

Utanmıyor musunuz?

Sarayönü Meydanı’ndan geçerken yüzünüz kızarmıyor mu?

Girne Kapısı’nın ne hale geldiğini gördükçe gezip gördüğünüz yerler, meydanlar aklınıza gelmiyor mu?

Yüzünüz kızarmıyor mu?

Surların ve o surlardaki tabyaların çöplüğe dönen görüntüsü göğsünüzü mü kabartıyor?

Halbuki makamlarda oturuyor, kararlar alabiliyorsunuz.

Kiminiz vekildir, kiminiz bakan, kiminiz şehir yöneticisi ve daha birçok görev ve unvan.

Makam arabalarınız var, size ayrılmış ödenekler var, koltuklarınız ve geniş cafcaflı çalışma masalarınız var; klimalı makam odalarınızda dört mevsim bahar.

Biraz olsun,

Hani eskiler bir “nebze” derdi,

Bir nebze yüzünüz kızarmıyor mu?

Suçluluk hissi duymuyor musunuz yaşadığınız kente karşı?

Mazeretleriniz mi var?

Elinizden bir şey gelmiyor mu?

Bütçeniz mi yok, yoksa yüreğiniz mi yok?

Karar verici makamlara gelince çok mu zavallısınız?

Siz ancak görür de yapamaz mısınız?

Çöken bir duvarı onartamaz; üstüne Allah’ın kireç boyasını attıramaz mısınız?

Surlardan bir sarı taş düştüğünde yerine koydurtamaz mısınız?

Bir sokak sekisini be! Bir sokak sekisini tamir ettiremez misiniz?

O burçları temiz tutup yaşam alanları haline getirtemez misiniz?

Bu kadim şehri, ki Prağ’dan da eskidir, neye benzettik böyle.

Ne surlarında oturulur,

Ne meydanlarında gezilir…

 

 

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar