“Bu hükümet acemi” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
KıbrısManşet

“Bu hükümet acemi”

cafer gürcafer

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, İnşaat Encümeni’nde yaşanan gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği, Londra’da yaşayan Kıbrıs Türk toplumu ile yapılan temaslara ilişkin çarpıcı değerlendirmeler yaptı, hükümete not verdi

 


“ASKERLİK SORUNU”: Gürcafer: Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerde nerdeyse beşinci jenerasyon artık potaya girme noktasındadır. Bu toplum bizden kopuyor. Bu insanları ana yurdundan koparan esas mesele, askerlik sorunu. Askerlik olayı bu insanların adaya gelmesi önünde büyük bir engel

“İSG KRİTERİ YOK”: Gürcafer: İş yasasına göre bütün binaların risk raporunun yapılması lazım ama devletin açtığı ihalelerde bu madde yoktur. Sözleşmelerde İSG kriterleri yoktur. Devlet önce kendi açtığı ihalelerde kriterleri koyacak ki herkes de buna uymak için çaba göstersin

“SİYASİ ACEMİLİK”: Gürcafer: Encümene başkan olarak ya da görevli olarak atanan arkadaşlarımızdan hiç biri bugüne kadar görev süresi dolana kadar görevden alınmadı. Hükümetin bu uyumlu ekipleri bozmalarını tamamen siyasi bir acemiliktir. Hükümet bu acemiliği KIB-TEK konusunda da yaptı

 

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Radyo Havadis ve Havadis Web TV ortak yayını Kulis programında Melek Arabacıoğlu’nun konuğu oldu. Gürcafer, , İnşaat Encümeni’nde, encümenin istifasının ardından yaşanan gelişmeler, iş sağlığı ve güvenliği, Londra’da yaşayan Kıbrıs Türk toplumu ile yapılan temaslara ilişkin Arabacıoğlu’nun sorularını yanıtladı.

Soru: Encümenin görevi nedir ve sektör için Encümen neden önemlidir?

Gürcafer:1998 yılında iki yasa çıkarıldı. 18-98 Sayılı Müteahhitler Birliği Yasası ve 19-98 Yapım işleri Kayıt ve Denetim Yasası ki bu Encümenin yasasıdır. İnşaat Encümeni o dönemde inşaat sektörünü denetleyen, sektörün gelişmesi için kararlar alan, birçok sorunu çözmek için düşünen, çaba harcayan bir mekanizma olması murat edilerek kurulan bir organdı. Bu yasa güneyde halen güncellenerek kullanılıyor. Bize dönersek, zamanında bu yasalar çıkarırlarken hedeflenen Encümenin inşaat sektöründeki en üst organ olması, tüm paydaşlardan oluşması, kendi bütçesinin olması, kayıt dışılığı engellemek için denetmeler yapması ve ruhsatsız projesiz yapıların önüne geçerek inşaat sektörünü disiplinize etmesi, sağlıklı gelişmesini sağlamaktı. 1998’den 2004 yılına kadar çok bilinen bir organ değildi. Annan Planı sonrasında yaşanan inşaat patlamasından sonra İnşaat Encümenliği’ne çok fazla görev yüklendi ve yönetim kurulu ihtiyacı karşılamak için personel alımına gitti. Bunu yaparken devletle birlikte yaptı. Yönetim kurulunda 3 bizden, 1 Mühendis Mimar Odaları Birliği’nden, 4 de devletten üye var. Devleti ikna etmek konusunda sürekli sıkıntı yaşadık. Prosedürler bizim önümüzde büyük engel oldu. O günden bu güne İnşaat Encümeni’nin yasasının değişmesi gerektiğini birçok kez dile getirdik. Encümen Yasası için talebimiz paydaşlar tarafından yönetilen ve reformları hızlı olarak hayata geçirecek bir organa dönüşmesiydi çünkü istediğimiz reformları devletin hantal yapısı ve yasadan dolayı yapamıyorduk.

Soru: İnşaat Encümeni Sn Mustafa Akartuna’nın görevden alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Birlik olarak tepkiniz ne olacak?

 

Gürcafer: Encümene başkan olarak ya da görevli olarak atanan arkadaşlarımızdan hiç biri bugüne kadar görev süresi dolana kadar görevden alınmadılar. Bu uyumlu ekibi bozmalarını ise tamamen siyasi bir acemilik olarak değerlendiriyorum. Bu siyasetin kaldıramayacağı kadar büyük bir acemiliktir. Bu acemiliği hükümet KIB-TEK konusunda da yaptı. Ahmet Hüdaoğlu’nu Mühendis Mimar Odaları Birliği başkanıyken CTP neredeyse kız ister gibi gidip yönetim kurulu başkanı olmasını istemiş sonrasında ise birçok insanın kafasında sorular yaratarak görevden alma yoluna gitmiştir. Encümen konusuna gelirsek orda da bir acemilik var. Sayın bakan bu konuda adım atmak için işin uzmanlarına danışmadı. Bizim kabul etmediğimiz edemeyeceğimiz insanlarla hareket ederek Encümen Başkanını görevden alma yoluna gitti. Bize bu konuda hiçbir bilgi verilmedi. Sayın başkan ve üyelerle görev süresi dolan arkadaşlarımızla ilgili yakaladığımız uyumun bozulmaması ve görevlerine devam etmelerinin sağlanması konusunda aldığımız kararımızı iletmek için başkan Mustafa Akartuna günlerce bakana ulaşmaya ve randevu almaya çalıştı. Sayın Akartuna ile gün içinde de haberleştik ve bana kendisinden istifasının istendiğini, görevden alındığının söylendiğini belirtti. Önce şaka sandım. Çünkü kimse bizimle böyle bir görüşme, konuşma yapmamıştı ama sonrasında müsteşarı aradığımda bana söylenen söz “sayın bakanın iradesidir” oldu.  Bu nasıl yapılabilirdi? Mühendis Mimar odaları Birliği’ni, Müteahhitler Birliği’ni, Taşeronlar Birliği’ni hatta organın içinden birkaç kişiyi de toplantıya çağırarak ‘be arkadaşlar biz Şehir Planlama Dairesi’nde bir yapılanmaya gidiyoruz, bu yapılanma Encümeni de etkileyeceği için sizleri de davet ettik. Kararımız budur. Atayacağımız budur’, derlerdi. Biz de onlara bu yeni atayacakları isimle ilgili bilmediklerini söyleyebilme şansı bulmuş olurduk ama bu yapılmadı. Sayın bakan Encümen başkanı olarak atamak istediği kişinin, Encümen havaalanını denetlemeye gittiğinde Encümen ve elemanlarını içeri almayan kişi olduğunu ve bağımsız olması gereken bir kurumun hem denetleyen hem de denetlenen bir konuma getirilemeyeceğini hala bilmiyor.

 

Soru: Birlik olarak bu süreçte bilgilendirilmemiş olmanız ve görevden alınma sonrasında sektör bu durumdan nasıl etkilenir?

 

Gürcafer: Bizim içimizde bir uyum olmaması sektörü çok olumsuz etkiler. Orada oturan insanların tek bir amaç için o koltuklarda oturması lazım. Bizim o masanın etrafında küçük küçük hesaplar yapan bakanına şirin görünmek için hareket eden insanların oturmasına kesinlikle müsaademiz yoktur. Bizim o masa etrafında bu memlekette bu sektörün ilerlemesi denetlenmesi gelişmesi ülke ekonomisine katkısının artırılması ve eksiklerin giderilmesi için fikirleri olan insanlara ihtiyacımız vardır. Ben bakana ya da hükümete ‘bunu ata ya da onu ata’ demiyorum ama bu insanlar bizimle birlikte çalışamaz diyorum. Binlerce teknik elemanınız var ve uyum diyorsanız o zaman uyumlaştırma görevinizi yerine getirin. Siz devleti temsil ediyorsunuz ama devlet sizin babanızın malı değildir.

Soru: Sn Akartuna’nın görevden alınması sonrası birlik başkanı olarak tepkimiz sert olur dediniz birlik olarak tepkiniz ne olacak?

Gürcafer: İnşaat Encümeni, bu yapıyla kesinlikle nisap sağlayıp toplanamaz. Biz İnşaat Müteahhitleri Birliği olarak kesinlikle bu toplantılara katılmama kararı aldık. İhtimal vermek istemiyorum ama devlet bir takım entrikalarla bu toplantılarda nisabın sağlayıp toplanabilirse o zaman biz de ‘pire ısırdı çık daha yukarı’ misali daha farklı eylemlere başvuracağız. Bize kimse bu bozuk yapıyı zorla kabul ettiremez. Encümenin temsil ettiği ve denetlediği tek sektör inşaattır. Biz de bu sektörün başındaki kişiyim. Bu sektörle ve sektörün geleceğiyle ilgili bizimle konuşmadan kimse tek başına karar alamaz.

Soru: Müteahhitler birliği olarak Sn Tufan Erhürman’ın İngiltere temaslarına katıldınız ve oradaki Kıbrıslı Türklerin ülkeye dönmesi konusunda görüşmeler yaptınız. Oradaki Kıbrıslı Türklerin talepleri nelerdi? Siz birlik olarak bu talepler konusunda nasıl bir yol haritası çizmeyi planlıyorsunuz?

Gürcafer: Çok uzun bir süredir birlik olarak bir tespitimiz vardır ki bunu da tüm hükümetlere yazılı sunduk.  Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerde nerdeyse beşinci jenerasyon artık potaya girme noktasındadır. Bu jenerasyonun söz sahibi olduğu bir dönemde artık ana yurda bağlılıktan söz edemezsiniz. Bu toplum bizden kopuyor. Bizim yaptığımız araştırmada ilk sırada askerlik sorunu çıktı. Bu askerlik olayı bu insanların ve gençlerin adaya gelmesi önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Çocukları gelmeyince aileler de gelemiyor. Hükümet hiç araştırdı mı acaba yazın bu ülkeye tatil için gelen ama askerlik sorunundan dolayı kuzeye geçmeyip güneyi tercih eden kaç Kıbrıslı Türk vardır? İnanın bu oran hiç de az değildir. Öncelikle kabul etmemiz gerekir ki Kıbrıs Türk toplumunun yok olmaması sadece bizim açımızdan değil, Türkiye’nin dış politikası açısından da çok önemlidir. Masaya her oturulduğunda bu nüfus konusu konuşulduğuna göre bizim bu nüfus yoğunluğuna siyaseten de ihtiyacımız olmaktadır. Biz eğer devletsek, hükümetsek bizim o insanlara karşı sorumluluğumuz vardır. O insanlar bizim ailemizdir. Kıbrıs Türk toplumu kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomiye sahip olursa o zaman olabildiğince siyasi özgürlüğüne sahip olur. Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin sahip olduğu sermaye ile burada bir şekilde kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratarak o insanlarla birlikte burada yaşayan insanları bir araya getirmiş ve o imkânlardan faydalanmış olursunuz. Yurt dışında yaşayan insanların ‘biz sizi çok seviyoruz, biz yine geleceğiz sizi seviyoruz’ sözlerine karnı toktur. Yapılması gereken bunu kurgulamak projeye dönüştürmek ve hayata geçirmektir. Somut adımlar atmak için bugünden itibaren çalışılması gerekir. Biz dört ekonomik örgüt olarak sayın başbakanla gittik ve temaslarda bulunduk. Giderken iki hedefimiz vardı. İlk hedefimiz Londra’daki Ticaret Odasını güçlendirmek ve orada yaşayan iş insanlarını tek çatı altında toplayarak ekonomik bir köprü oluşturmak, ikincisi ise bu ekonomik ilişkileri güçlendirerek oradaki sivil toplum temsilcileri ile protokoller imzalamak ve orda yaşadıkları toplumsal sorunları çözmeleri konusunda birlikte çalışmaktı. Örneğin askerlik konusunda ve burada mal edinmelerini sağlama konusunda girişimler yapılabilir ve konut edinmeleri sağlanabilir. Böylelikle kültürlerinden ve ülkelerinden kopmaları önlenebilir. Oradaki görüşmelerde yurt dışında yaşayan insanlarımızın en önemli ihtiyacı ve talebi ‘bizi de sizin vatandaşlarınız gibi görün ve sahip çıkın’dı.

Soru: İş Sağlığı ve Güvenliği konusuna çalıştaylar ve ilgili bakanlıklara gönderdiğiniz sonuç bildirgeleri oldu ama dikkate alınmadı. Şuan hangi noktadayız?

 Gürcafer: İş sağlığı ve güvenliği sorunu şimdi meydana gelmedi. Sektör gelişip inşaata talep arttıktan sonra görünür oldu. Hükümet sorunlarını yukardan aşağıya doğru sıralamalıdır ve önem derecesine göre yerleştirmeli, tedbir almalıdır. Ama bizim hükümetlerimizin önceliği hiçbir zaman İSG olmadı. Hükümetin önceliği yol yapma, minare yapma değil iş sağlığı ve güvenliği olmalıdır çünkü burada insanlar ölüyor. Burada kesintisiz çalışılmalıdır. Biz kendi bünyemizde iki çalıştay yaptık ve ikisinin de sonuç bildirgelerini hazırladık, gönderdik, hiçbir sonuç alamadık. Bizim işimizin yüzde 80’i mobilizasyondur. İskeleler, baretler, fileler, ağlar, bunlar hep bizim işimizin mobilizasyonudur. ‘Bu sektörü teşvik kapsamına almak için girişim başlatın ve bu insanlar da gidip gerekli eksikliklerini giderebilsin’ dedik ama maalesef ne teşvik sağlandı ne de yaptığımız çalışmalara önem verildi. İş Yasası’na göre bütün binaların risk raporunun yapılması lazımdır ama devletin açtığı ihalelerde bu madde yoktur. Sözleşmelerde İSG kriterleri yoktur. Sen devlet olarak önce kendi açtığın ihalelerde örnek olacak ve kriterleri koyacaksın ki herkes de buna uymak için çaba göstersin. İşveren ve İSG uzmanı arasındaki parasal ilişkiyi kesip gerekli denetimlerin doğru olarak yapılmasını sağlarsanız sektöre getireceğiniz sistemle sorunları büyük oranda aşmış olursunuz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar